28 Ekim 2012 Pazar

AYVO, ZULUMO, CİNAYETO!


47 gün önce  pek çok KCK ve PKK hükümlüsünce “Anadilde eğitim ve savunma hakkı ile Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması” talebiyle açlık grevi başlatıldı. Bazılarının “İyi iyi, gebersinler canım… Ne kadarı ölürse o kadar iyi! Onlar zaten terörist.” Bakışıyla olay karşısında kafasını kuma gömmekte olduğunu görüyoruz. Ama terör ve şiddete başvuran PKK’nın yıllardır arkasında koca bir halk desteği varsa ve Türkiye’ye yıllardır kök söktürüyorsa önce oturup kafamızı iki elimizin arasına alalım ve bir düşünelim… Nedir bunca insanı PKK’nın peşinden koşturan?

Çözüm PKK’ya “terörist” Abdullah Öcalan’a “terörist başı” demek mi? Bu zaten yıllardır yapılıyor ve bunun akan kanı bir gram bile durdurmadığı ortada. Aslında burada PKK’nın, Öcalan’ın, T.C. nin ya da herhangi bir X kişisi veya kurumunun suçlu olup olmadığını, kimin daha suçlu kimin masum olduğunu vs. tartışmak çok yersiz olur. Ha yeri gelir bunlar da tartışılır ammena ama şu an konuşulması gereken bu açlık grevlerinin nasıl durdurulabileceğidir. Bu topraklar açlık grevleri ve ölüm oruçları karşısında duyarsız kalmaya alışkın insanlarla dolu zaten. Bunu 1996’da da gördük, 2000’de de gördük. Tekrar görmek istemezdik ama maalesef 12 yıl sonra bugün yine görüyoruz. 600 insan kendi hayatına son vermeyi artık göze almış. Gerçi 30 yılı aşkın bir süredir ölmeyi ve öldürmeyi göze alan on binlerce kişi de yok muydu?

Yahu insaf! Yazıktır, günahtır, ayıptır… Etmeyin eylemeyin bir Başbakan’ın çıkıp da “Talepler görüşülecek, mtabakat sağlayacağız.” demesi bu kadar mı zor? İnsanların amadilini konuşmak istemesi kadar doğal ne olabilir ki? Neden Başbakan da, Adalet Bakanı da, İçişleri Bakanı da kafasını kuma gömüyor. Medyanın neden olayı görmezden geldiğini ise sormayacağım çünkü sebebi belli iktidarın hışmına uğramaktan korkuyorlar. Birileri istediği kadar gözlerini kapatsın gerçekler değişmiyor. İslamcılar “Gönüller Sultanı Mevlana”dan misallerle konuşmayı severler onlara Mevlana’nın bir sözünü hatırlatayım: “Kör, güneşi görmüyorsa güneş yok demek midir?” Kalkıp da kör numarası yaparak kimi kandıracağınızı zannediyorsunuz? Uludere’de 34 kişinin ölümüyle ilgili olarak bir şey demişti hani Arınç “Bombalama emrini kim verdiyse Allah belasını versin.” Uludere’de ölenlerden birinin yakını da buna: “Onları saklayanların, koruyanların da Allah belasını versin.” Diye cevap verdi. Sanırım onları kimin hâlâ koruyup kolladığı yeterince açık. Bir cinayet işleniyor 34 kişi öldürülüyor ve bir devlet bakanı aynı zamanda başbakan yardımcısı ortaya çıkıyor olayı aydınlatmak yerine beddua edip geçiyor. Üstelik bu kişi bir hukukçu. Ne güzel! Uludere’yi bombalatanın Allah belasını versin, Deniz Feneri hırsızlarının Allah belasını versin, arsızın Allah belasını versin, hırsızın Allah belasını versin, katilin Allah belasını versin hepsini Allah’a şikayet et hiçbiri hakkında işlem yapılmasın. Ama Sayın sulu göz bir şehit cenazesinde “Arınç dışarı!” diye bağıranları Allah’a değil mahkemeye şikayet ettiniz. İş başkasının haklarını savunmaya gelince Arınç sadece beddua etmenin yeterli olacağını düşünebiliyor.

2000’de DHKPC’li mahkumlar eylem yaparken önce görmezden gelindi sonra hapishanelere kanlı bir baskın yapılıp 30 tutuklu öldürüldü ve 237 tutuklu yaralandı. Ölüm orucunu günlerdir sürdüren onlarca insansa sakat bırakılmaya mahkum edildi. Aynı iğrenç oyunu bugün de tezgâhlamak niyetindesiniz ama bu sefer işiniz zor. Halk tepkili, insanlar yeni ölümler istemiyor çünkü artık ölümleri seyretmekten bıktık! Bir “Hayata Dönüş” katliamı daha istemiyor bu insanlar.  Yıl 2012   ve bu sefer her şey 12 yıl önceki kadar kolay olmaz kolay kolay da unutulmaz. Yazıktır, günahtır, ayıptır. Yüzlerce kişi canını ortaya koyduysa bu boş yere değildir. Seyit Rıza’nın sözleriyle noktalamak istiyorum: Evladi Kervelayme, be gunayime, ayvo, zulumo, cinayeto. (Evlad-i Kerbelayiz, gunahsiziz, ayiptir, zulumdur, cinayettir.)