14 Mart 2012 Çarşamba

“FILIBUSTER”, LİMON VE DEMOKRASİ

Mecliste gerginlik üzerine herkes bir şeyler konuşuyor. Muhalefet iktidarı, iktidar muhalefeti suçluyor. Gerçi çocuklarımızın eğitimi sayısal üstünlüğüne bakıp istediği gibi at oynatabileceğini sananların eline kaldıysa vay ki vay! Şimdi kanunun içeriğine ve getirip götüreceklerine bakmadan nasıl çıkarıldığına bir bakalım.

Öncelikle bu kanun milyonlarca insanın hayatını etkileyecek bir şey yani oturup da öyle pat akşamdan sabaha hazırlanacak bir şey değil. Uzun süre üzerinde çalışılması gereken bir şey. Öyle de olmuştur tabii ama AKP bunu seçime giderken söylemedi. Sonra pat diye ortaya attı. Eleştirel yaklaşan, tavsiyelerde bulunan herkese kin kustu. Hatta Kılıçdaroğlu’nun “Gelin bu reformu beraber hazırlayalım.” Teklifine bile kulak tıkayarak “Ben yaptım, oldu.” mantığıyla hareket etti. Halktan, demokrasiden, özgürlükten bahsedenler hiç kimseden hiçbir kurum ve kuruluştan onay almadan ben istedim olacak, işte o kadar, dedi. Son kavgada AKP’li vekiller önceden gelip komisyonun yapılacağı yeri işgal etti. CHP’li komisyon üyelerini içeriye almamaya çalıştı. İçeri girmek isteyene orman kanunlarını uygulayıp sayısal üstünlüğüne de güvenerek tekme tokat saldırdı. Ondan sonra içeri girmeyi güç bela başarabilen muhalefet grup başkanvekilleri konuşturulmadı. İşte böyle bir ortamda milyonları etkileyecek kararlar alındı.

Batılı ülkelerde iktidar başkasına danışmadan, uzlaşma sağlamadan bir karar çıkarmak isterse muhalefet ne yapar? Çeşitli şekillerde kanunun çıkmasına engel olmak için kürsüyü işgal eder, konuşma sürelerini uzatır. İlk bakışta bu uzlaşmazlık çıkarmak gibi görünse de asıl amaç uzlaşmadır. Bu şekilde hem durumu protesto ederler hem de Demokratik bir baskı oluşturarak zorbalık yapan iktidarı konsensusa zorlarlar. İngilizcesi “filibuster” olan bu eylem en çok ABD’de yaşanıyor. Senato’da “filibuster” rekoru, 1957’de 24 saat 18 dakika boyunca konuşarak kürsüyü işgal eden Senatör Strom Thurmond’a ait. Sıkı durun 2008’de Cumhuriyetçiler 139 kez filibuster metoduna başvurmuş. Yani anamuhalefetin iktidarı uzlaşmaya zorlaması için filibuster yapması normal. Ama CHP’li bir vekil 12 yıl kesintisiz eğitimi protesto amacıyla 12 saat konuşmaya kalkınca AKP’li komisyon başkanı önce adamın tuvalete gitmesine izin vermiyor, sonra adam altına yapmasın diye güç bela ikna ediliyor. Üstüne tutup filibusteri engellemek için konuşanın karşısında limon yiyor. Daha sonra bütün bunlar yetmezmiş gibi bir sonraki komisyonda erkenden komisyonun yapılacağı yere giden komisyon üyesi bile olmayan onlarca AKP’li odayı işgal ediyor muhalefetten komisyon üyelerinin içeri girmesini engelliyorlar ve kadın erkek demeden önlerine gelen muhalife saldırıyorlar. Ne kadar hoş, ne demokrasi ne demokrasi! Al sana ileri demokrasi. Her konuşmasında Demokrasi vurgusu yapan AKP adeta Faşizmi Demokrasi diye pazarlamaya kalkıyor. Toplumumuz Demokrasi'nin ne olduğunu bilmiyor bunu bir ara açıklamak, enine boyuna tartışmak istiyorum ama önce demokrasinin ne olmadığını söylemek gerek. Demokrasi en çok oyu alanın diktatörlük kurması değildir. Pekiyi nedir demokrasi? Bu artık başka bir yazının konusudur.

1 Mart 2012 Perşembe

NEDEN DİNİ TARTIŞIYORUM?

Birilerinin gökte oturan bir hayalete inanması, eğilip kalkması, onun yüceliğinden dem vurması beni rahatsız etmez. Olay bununla bitse umrumda bile değil. Peki neden burdayım? Bu hayaletin yazdığı iddia edilen kitapta dünyanın en sadist en sapık insanının bile aklına hayaline sığmayacak slasher tarzı istismar filmlerinde bile raslanmayacak inanılmaz işkence sahneleri var. Filmlerde adamın burnu kanasa +18 diye uyarı koyanlar Kuran'ı ve Cehennem işkencelerini minicik çocuklara anlatıp körpe beyinlerin ruh sağlığını bozuyorlar. Quentin Tarantino'nun filmlerinden daha sadistik, Hostel serisinden daha kanlı, Elm Sokağı'nda kâbustan daha korkunç bir kitap Kuran. Stephen King'in romanları neymiş ki al Kuran oku daha korkunç. Bu sitede mi başka yerde mi tam hatırlayamıyorum imzası "Kâfirler için yaşasın Cehennem" olan bir sapık vardı. Hatta buraya üye olan biri "ateistibnelerisikmek" diye nick alıp ana avrat dümdüz gitmişti. Bloguma gelen bir yorum "Senin inanmadığın Allahını s..., ananı, avradını, sülaleni s..." diye başlıyordu. Öbür dünyanın Cehennem işkenceleri ve beyin yıkamalarıyla bu dünyayı Cehennem'e çeviriyorlar ama farkında değiller. Cennet vaatleriyle süslü hadis ve ayetlere gelirsek onlar da resmen +18 memeleri yeni tomurcuklanan sübyanlardan inci gibi oğlanlara kadar, hatta hatta bir kişiye 72 bakire vaat eden sapık sapkın içkili grup seks alemleri Tinto Brass'ın erotik filmlerini sollar. Ereksiyon sorunun mu var? Aç da oku viagra niyetine. Niyetim incitmek değil, niyetim kırmak değil, niyetim üzmek değil ama bıktım artık vebalı, hasta, sapık... muamelesi görmekten. Peki neden hasta muamelesi, sapık muamelesi görüyoruz? Çünkü Kuran bizim sapık, hasta, zavallı olduğumuzu söylüyor. Bizim "aşağılık maskara maymunlar" olduğumuzdan dem vuruyor. Oysa Kuran denen kitap öyle işkencelerle süslü ki ancak bir sapığın hem de dünyadaki gelmiş geçmiş en büyük sapığın elinden çıkmış olabilir ne Ichi the Killer ne Cannibal Holocaust ne de Halloween insanı Kuran kadar dehşete düşürebilir. Olağanüstü bir kitap, her sayfası ayrı mucize, ayrı dehşet, ayrı vahşet... Ama bunlar önemli değil çünkü sizi ateşlere atacak olan Allah sizi çooooook seviyor. Pekii neden sizi ızgara yapıyor söyleyeyim mi zamanında saçma sapan bir yemin etmiş:Eğer dileseydik, herkese hidayetini verirdik. Fakat benim, “Andolsun, cehennemi hem cinlerden hem de insanlardan dolduracağım” sözüm gerçekleşecektir.(SECDE Suresi 13. Ayet)

Pekii ortada fol ok yumurta yok neden böyle zırva bir yemin etmiş? Onun da açıklamasını sorarsanız ona da bir cevap var:Yoksa daha önce Mûsâ’nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya çekmek mi istiyorsunuz? Her kim imanı küfre değişirse, o artık doğru yoldan sapmış olur. (BAKARA Suresi 108. Ayet)

Sorma, sorgulama; koyun gibi itaat et. İslam bu, din budur! Yazık değil mi insnalara, yazık değil mi yollarda tacize tecavüze uğrayan zihinsel özürlülere, yazık değil mi boş yere yaşanan bir hayata! Eğer daha güzel bir dünyaya engel olmasa, eğer insanlara bireycilik ve bencillik aşılamasa, eğer sınıf savaşımının önündeki en büyük engel olmasa bana ne dinden. Biri göklerde dolaşan bir hayalete inanmış, hah çok da tın!