22 Temmuz 2017 Cumartesi

DİNDAR VE KİNDAR EĞİTİM




Kutlu Doğum Haftası diye bir saçmalık Türkiye’nin dışında hiçbir Müslüman ülkede yok. Zaten dinî günler ve bayramlar Miladî takvime göre değil Hicrî takvime göre yapılır. Kutlu Doğum Haftası’nın her sene nisana gelmesi saçmalık. Ama bu amaçlı bir davranış; amaç 23 Nisan yerine başka bir alternatif yaratmak, çocuklara 23 Nisan’ı unutturma amaçlı. Ayrıca bu yıl referandum nedeniyle pek çok Kutlu Doğum etkinliğinin geçen seneden çok daha geç Nisan’ın yarısı geçtikten sonra yapılması bazılarının aslında Kutlu Doğum’a ne kadar önem ve değer verdiğini gösteriyor. Mekke’nin ne zaman fethedildiği bilinmiyor bile, ne günü ne ayı biliniyor. Çıkıp 1 Ocak diye yalan söylüyorlar, neden? Yılbaşına alternatif bir kutlama uydurmak için. Önce Kutlu Doğum haftası  müfredata girdi, sonra 15 Temmuz müfredata girdi, şimdi de dindar ve kindar bir nesil için “cihat” müfredata giriyor. Dindarlık başkasına ders dayatmakla mı olur yoksa dindarlık TEOG’a ve LYS’ye din soruları ekleyerek mi olur, yoksa dindarlık Arapça dersini müfredata sokarark mı olur? Bunlar dindarlık değil göz boyamadır, samimiyetsizliktir. Dindar insan başkasına ders dayatmaz eğer gerçekten dindarsa kendisi dininin gereklerini yapar mesela kutu kutu paraları istiflemez, ev, yat, kat, gemicik almaz. Bir ev, bir araba alır gerisini ( ihtiyaç fazlasını ) fukaraya bağışlar, infak eder. Ama ( Türkiye’de öyle biri neyse ki yok ) birisi kalkar da tüyü bitmemiş yetimin, fakirin fukaranın parasıyla kendisine saray yaptırırsa o kişi dindar falan değildir, düpedüz firavundur. 1.400 yıl önce İslam’ın ikinci halifesi Ömer bakın ne diyor: “Halkının en fakir insanıyla eşit yaşamayan hükümdar zalimdir” diyor. Bunu da koyunsana müfredata. Hani Müslümandınız? Halkın büyük bir kısmı açlık sınırının altında yaşarken halkın parasıyla yaptırdığı saraylarda sefa süren hükümdar zalimdir, firavundur. Madem Müslümansınız bunu da anlatınsana çocuklara! Ama sizin derdiniz başka siz dindar değil biatçı, koyun bir nesil istiyorsunuz. Gelin size yardım edelim. İşte dindar ve kindar bir nesil için hazırladığımız bazı okuma fişleri:

Oya ip atla. Dur Oya, dur. İpi al gel. İpi Cem’e ver. Cem bak bu ip, tut ipi tut. Ne yaptın Cem çok ayıp! Elini orandan çek, çek elini çek. Hayır Cem, hayır pipi değil Cem. İpi dedim Cem. Cem ipi tut, Cem ipi ilmek yap. Yap Cenk yap. Cem Baran’ı bul, bul Cem bul. İlmeği boynuna geçir, geçir Cem geçir. Cem Baran’ı as, as Cem as. Cem Baran’ı öldür, kanıyla duş al Cem. Al duş al Cem.  

Ayşegül şort giyinme, giyinme Ayşegül giyinme. Ali bak, bu Ayşegül. Ali bak bacakları kaymak gibi değil mi, Ali onu taciz et. Üstüne onu döv. Ali sen masumsun. Ayşegül sen horospusun, Ayşegül horospu olma.  Ali onu sıkıştır, Ali ona tecavüz et, et Ali et. Hakim Amca Ali’yi serbest bırak, bırak Amca bırak.

Abdurrahman bak bu tarikat. Tarikatçı amcalar bakın bu Abdüş, onu dindar ve kindar yapın. Abdüş tarikata gir, gir Abdüş gir. Tarikatçı şıhlar, siz de bana bakın, bakın şıhlar bakın. Öbür tarikat ağzımıza mıçtı, siz ağzımıza mıçmayın. Yoksa sizin için de bizi kandırdı, deriz; sizi de hain ilan ederiz. Ederiz ha ederiz. 

Fatoş gel, gel buraya gel. At o doğum kontrol hapını. At Fatoş at. Selami haydi beline kuvvet. Selami dur naaptın, Selami dışarı boşalma, Fatoş’un içine boşal. Selami ve Fatoş Müslüman doğum kontrolü yapmaz. Yapmaz Selami, yapmaz Fatoş. Doğur Fatoş, doğur… En az üç tane çocuk doğur; üç de yetmez Fatoş. Yetmez Fatoş yetmez, beşer onar doğur, fare gibi üreyin. Fare Fatoş fare. (Gerçi bu fiş artı 18 oldu ama o kadar da kusur olsun canım)

Sansar Vakfı gelin alın bunları, bunlar gariban çocuklar siz tecavüz edin, ben sizi savunurum. Daima arkanızdayım, korkmayın. Ne siz de benim arkamda mısınız? Yok sakın haa siz gelin şöyle önümde durun, amman diyim arkama geçmeyin.

4 Temmuz 2017 Salı

DÜNYA’NIN EN BÜYÜK TIMARHANESİ




Dünyanın en büyük tımarhanesi burası. Tam 814.578 km² lik bir alana yayılmış devasa bir tımarhane. Tımarhanede bugün yine tuhaf şeyler oluyor. Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu’nun belki de şu ana kadar yaptığı en güzel şeyi eleştirirken bakınız ne dedi: “FETÖ'nün ayakta alkışladığı bu yürüyüşün adımları milletin adımları değildir. Bu bir adalet yürüyüşü değildir, bu bir gaflet yürüyüşüdür.”  FETÖ bu yürüyüşü ayakta alkışlar mı alkışlamaz mı orasını bilemem; işin o kısmı CHP’nin ya da Kılıçdaroğlu’nun sorunu değil kim alkışlıyorsa onun sorunudur. FETÖ kimi alkışlıyor bilemem ama kimin FETÖ’yü alkışladığını çok iyi bilirim. Eğer Yıldırım eleştirinde zerre kadar samimi isen FETÖ’nün alkışladıklarına değil dön de FETÖ’yü alkışlayanlara bak. Mesela lideriniz Erdoğan’a, mesela adalet bakanınız Bozdağ’a bak haa bir de unutmadan arada dönüp aynaya da baksan fena olmaz.

Başbakan Yıldırım’a sanırım sıcaklar dokunmuş ve aşırı derecede bir unutkanlık hasıl olmuş. Üzülmeye gerek yok ben şimdi unuttuklarını bir bir hatırlatayım. Bir kere o örgütün adı FETÖ değil MUHETÖ’dür. Yıllar yılı Gülen’e Muhterem Hoca Efendi demediniz mi; şimdi onun her yere yerleştirdiğiniz kadrolarına FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü) demeye utanmıyor musunuz? MUHETÖ (Muhterem Hoca Efendi Terör Örgütü) diyin de biraz tutarlı olun bari. Onun ne sizi ne de başkasını kandırmadığını hepimiz biliyoruz. 1999’da ortaya çıkan görüntülerde Gülen (Sizin deyiminizle “Muhterem Hoca Efendi”) her yerde kadrolaşıp devleti ele geçirme planından bahsediyordu ki zaten o görüntüler ortaya çıkınca ABD’ye kaçmak zorunda kaldı. Yine 1999 yılında şubat ayında Fethullah Gülen’in yandaşları Özbekistan’da başarısız bir darbe girişiminde bulundu. Yani darbeci olduğunu da tüm dünya biliyordu ve siz de çok iyi biliyordunuz, görmüştünüz. Bütün foya meydana çıktığında yıl kaç? 1999… Peki siz ne zaman kavga etmeye başladınız 2013. Arada kaç yıl var? 14 yıl… 14 yıldır siz bu Türkiye’yi ele geçirmeye çalıştığı bilinen, darbeci olduğu da alemce bilinen adamın elini eteğini öptünüz. Sürekli adından övgüyle bahsettiniz, her yaptığını ayakta alkışladınız. Can ciğer kuzu sarmasıydınız ama 2013’te gücü paylaşamadınız ve kavgaya tutuştunuz hepsi bu. 

İlginç bir şekilde Yıldırım “Biz 20 bin kilometre yol yaptık” da demiş. Gerçi aynı başbakan “Dört milyar fidan diktik” gibi uçuk kaçık açıklamalar yaparken artık 20 bin kilometre yol da inandırıcı gelmiyor ya… Diyelim ki 20 bin kilometre yol yaptın yahu o yolları senin hanımın bileziklerini bozdurup mu yaptın? Vatandaştan çıkmadı mı parası, kimin parasıyla kime ağalık yapıyorsunuz siz? Hem Allah aşkına yol yapmakla köprü yapmakla övünülür mü? Yahu tabii ki bir iktidar yol yapacak köprü yapacak. Arada vatandaşlarına iş sahası açacak, atanamayan öğretmen diye bir saçmalık yaratmayacak, onlarca işsiz üniversite mezununun intihar etmesi karşısında bir şeyler yapacak… Değil mi yani? Yaptığınız yollar karın doyurmuyor maalesef. Kıçına bir don almaktan aciz, karnı gurul gurul guruldayan aç birine git yanında korumaların yokken “Ben 20 bin kilometre yol yaptım” de acaba tepkisi ne olur çok merak ediyorum. Ayrıca yolu köprüyü düzgün de yapsanız içim yanmayacak. Osmangazi Köprüsü'nde günlük 40 bin araç geçiş garantisi verdiniz, gel gör ki mart ve nisan aylarında günlük ortalama 14 bin araç geçiş yaptı. Osmangazi Köprüsü için yılın ilk 4 ayı için Hazine'nin işletmeci firmaya ödeyeceği tutarın ise 585 milyon 200 bin TL. Böyle giderse zarar köprünün maliyetinin bile üstüne çıkacak. Yani köprüyü kullanan kullanmayan herkes çalışıp didinip bu firmalara para ödüyor. Daha neyin kafası bu, milleti soyup soğana çevirmekle mi övünüyorsunuz?

Avrupa’da hükümetler işsiz vatandaşlarına maaş bağlayıp onları açlığa sefalete mankum etmiyorken siz çıkardığınız torba yasalarla işsiz vatandaşlarınızı haraca bağladınız. Hem iş olanağı yaratma, vatandaşına iş verme hem de sonra kalk bir de üstüne sen işsizsin o zaman ayda şu kadar SGK primi öde diyip kendi beceriksizliğin nedeniyle vatandaşına ceza ver. Bunu akıl, izan, insaf kabul eder mi? Bütün bu saçmalıklar bir yana Yıldırım altın vuruşu şu sözlerle yapıyor: “Gel bu sevdadan vazgeç, adaletin aranacağı yer yollar değildir, meclistir mahkemelerdir.” Yahu el insaf! Geçen sene insanları adalet için demokrasi için yola çağıran, yollara döken siz değil miydiniz? Allah aklımıza mukayet olsun. Bu tımarhanede daha ne acayiplikler ne garabetler göreceğiz bilemiyorum. İnşallah akıl sağlığımıza bir halel gelmez.