10 Kasım 2013 Pazar

OH OLSUN!

Çok değil iki üç sene kadar oluyor. Kars’ta Mehmet Aksoy’un “İnsanlık Anıtı” heykeline Erdoğan “ucube” demiş ve heykelin yıkılmasını istediğini söylemişti. Elbette bir eseri beğenmeme hakkın var ama yıktırmak nedir arkadaş, haydi kendi cebinden yapsan neyse hem de halkın parasıyla yapıyorsun bunu. Heykel bildiğiniz gibi parça parça kesilip kaldırıldı bu da çok pahalıya maloldu. Parça parça kesilip kaldırılınca da adı “yıkım” olmadı. Yahu sen padişah mısın, sen beğenmediğin heykeli ne gibi bir hakla sırf kendin beğenmedin diye milletin tonla parasını kullanıp kaldırırsın? Neyse uzatıp konuyu dağıtmayayım da neden “kızlı erkekli ev” tartışmasında bu heykel konusunu açtığımı söyleyeyim. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay o günlerde görüntüyü kurtarma çabasıyla “Başbakan heykele ucube demedi, çevredeki gecekonduları kastetti” demiş, Erdoğan ise “Hayır, heykele ucube dedim” diyerek Günay’ı yalancı konumuna düşürmüştü. Arınç da bunun üzerine “Başbakan heykelle ilgili kendi görüşünü söylemiştir, ne demek istediği çok açık. Kültür Bakanı’nın yaptığı yanlıştı. Tabii o da kendince iyi bir şey yaptı... Allah bizi onun yerine koymasın” demişti. Şimdi önce bunu hatırlamakta fayda var. Biliyorsunuz AKP’nin Kızılcahamam kampında Erdoğan “Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakar Demokrat yapımıza bu ters. Vali Bey'e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacak" demişti. Bu haber Zaman gazetesinde yayımlanınca Arınç’a haberin doğru olup olmadığı soruldu. Arınç da "Gazetelere yansıdığı şekilde özel evlerde kalan öğrencilerin denetlenmesi gibi haberler gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. Dahası “düpedüz asparagas bir haber” dedi üstüne bir de “Özel kiralanmış evlerde kimler kalıyor, kimlerle birlikte kalıyor, ne yapıyorlar, ne yapmıyorlar bunlar bizim ilgi alanımız içerisinde değil. Bunu kesinlikle reddediyorum ve bu tip haberleri maksatlı buluyorum.'' dedi. Veeeeee BİNGOO!!!!! Arınç’ın bu sözlerinden sonra, salı günü yapılan AKP Grup Toplantısı’nda Erdoğan Arınç’ı yalanlayan bir konuşma yaptı ve: “Apartmanda yaşayan komşularından ihbarlar geliyor. Çünkü buralarda nelerin olduğu belli değil, karmakarışık, her şey olabiliyor. Ondan sonra anne-babalar ‘Devlet nerede’ diye feryat ediyor. Kusura bakmasınlar, bu yaşam tarzına müdahale değildir, yorumlayanlar varsa buyursunlar yorumlasınlar” dedi. Arınç da bunun üzerine çok bozuldu tabii ve bazı sözler sarf etti. Sitemleri şöyleydi: “Pek çok insan ‘Başbakan'ın beni hiçe saydığını’ ileri sürdü. Başbakan'ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Kendi düşünür(…) Ben çok şeyi temsil ediyorum. Benim yıpranmamam, hiçe sayılmamam lazım(…) Benim saçlarımı beyazlatan, belimi büken ne biliyor musunuz? Başbakan'ı 24 saat takip ederim ben. Onun da böyle bir görevi olmalı, Hükümet Sözcüsü’nü açmaza düşürmemeli. (…) Birilerinin kum torbası haline getirilmek istemem(…) Başbakan ile Hükümet Sözcüsü arasındaki çelişkinin sorumlusu ben değilim. Bu çelişkinin izah edilmesi dün, bugün, yarın kendisinden beklenir.” Bir de ağlasaydı tam olacaktı. Hani dakikada bir ağlıyor ya neyse bu sefer ağlamadı. Bazı gazeteciler bu olay üzerine hiç utanıp sıkılmadan Arınç’ın bu “onurlu çıkışı”ndan bahsettiğini ve dürüstlüğünden dem vurduğunu gördüm. Arınç aynı duruma düşen Günay için “Allah bizi o duruma düşürmesin” derken, kendisine soru soran bir gazeteciye çok rahat “Ulan şeyini şeyettiğimin şeyi!” diye söverken “Bir çiftçiye “Kes sesini! Yalancı! Bilmemnerden çıkar gibi konuşma!” derken, dokunulmazlık zırhının arkasına saklanıp ona buna söverken, neden Günay’ın, gazetecinin ve çiftçinin onurunu düşünmedi? Başkasının haysiyetine onuruna bu şekilde hoyratça saldırıp kendine laf söyletmemek olsa olsa bencilliktir, bunun adı ne zamandan beri onur oldu? __________________

5 Kasım 2013 Salı

APIŞ ARAMDAKİ BİT (ŞEYİMİN KAHYASI) 18+

Bu aralar bir bit tebelleş olmuş apış arama affedersiniz. Boyuna şeyimin keyfine karışıp duruyor. Geçenlerde bir komedi filmi izliyordum, kahkahalarla güldüm; hani yani nasıl komedi filmi izleyince gülüyorsam erotik bir şey izleyince de ona göre tepki veriyor vücudum. Efennim filmlerde erotik sahneleri izlerken erkeklerin penisi büyür, sertleşir; kadınların vajinası ise ıslanır bu böyledir. Gayet de normaldir. Üzerinize afiyet geçenlerde bir erotik film izleyeyim de gözüm gönlüm açılsın dedim. Efennim ayıptır söylemesi penisim hareketlendiği an donumun içinden bir bağırtı geldi: “Höööyt, kapat lan o filmi! Ben senin adına düşündüm yasakladım zaten bu siteyi! Kapat!” Bir iki aldırış etmemeye çalıştım ama bit susmuyordu: “Laan ulan kappat şu filmi, yasak!” Şeyimin dibinde bana bağırıp duruyordu. Çaresiz kapattım film de yarım kaldı. Ertesi günü, kalktım okula gittim bir kız arkadaşla sohbet ederken gene o bacak arasında yaşayan organizma bağırdı: “Laaan, lan namussuzlar! Utanmıyor musunuz kız erkek aynı bankta oturmaya kesin siz birbirinizi becermek istiyorsunuz!” Arkadaş da ben de öfkeden kıpkırmızı kesildik. “Sanane yahu karışma, öyle bir şey yok hem olsa da ikimiz de reşitiz seni ilgilendirmez!” dedim. Ama bit bağırtıya devam etti: “Ben sizin yaşam tarzınıza karışmıyorum sadece birbirinizi s.kmenizi istemiyorum!” “Yahu neden, neden bize hayatı zehrediyorsun alt tarafı apış aramda yaşayan bir organizmasın sana ne oluyor?” dedim. Bizim bit kudurdu: “Ben sizi tanımıyor muyum laan sizin ne sitişken olduğunuzu bilmiyor muyuuum?” Arkadaş daha fazla dayanamadı kalkıp gitti. Yine bitin istediği olmuştu… Geçende bu arkadaşın da kasığında kaşıntı olmuş, aynı bit onun da şeyine tebelleş olmuş. Tam mini eteğini giyecekken bit bağırmış: “Bırak onu bıraaaak! Bu bizim değerlerimize aykırı! Giyip de milletin s.kini mi kaldıracaksın?” Önce aldırış etmeyip giyinmek istemiş ama bit başlamış bacak arasında bas bas bağırmaya: “Laan horospu musun seen, bacaana bakarlar s.kleri kalkar laaan!” Çaresiz o da giyememiş eteğini. Sormuş bacak arasındaki bite: “Neden bize karışıyorsun, neden?” demiş. Bacak arasındaki bu organizma da: “Anneniz babanız feryat ediyor, ben onlara acıyorum.” demiş. Ama arkadaş, benden akıllı bite bakın ne demiş: “Anaların babaların feryadını bu kadar önemsiyorsan Abdullah Cömert’in, Ethem Sarısülük’ün, Ahmet Atakan’ın anasının babasının feryadını niye duymuyorsun? Ya Uludere’de öldürülenler onlar da bir ana babanın çocuğu değil mi? Onların da ailesinin ciğeri yanmadı mı?” ama bit pes etmiyor: “Orospuuu, pis orospuuu giyilmeyecek bu etek, işte o kadar!” Bu bitten nefret ediyorum, sadece bunları yaptığı için değil bana bu yazıyı yazdırdığı için de.