30 Temmuz 2016 Cumartesi

BANA NE SİZİN KAVGANIZDAN!




2013’te Gezi Parkı’ndaki açağlara saldırıp hiçbir şeyi halka sormadan yapan Erdoğan’ı halk protesto etmişti. Türkiye’nin her yanında milyonlarca insan AKP diktatörlüğüne karşı demokrasiye sahip çıkmak için sokaklara çıktığında bu insanlar “destan yazan kahramanlar” ya da “demokrasi için sokaklara dökülen halk”  değildi. Ya neydi? “Üç beş çapulcu”. Bırak 2013’ü daha geçen yıl yeşile saldırmak ağaçları kesmek için “Yeşil Yol” diye bir garabet çıkardınız, yaylaları talan etmeye giriştiniz. Halk bunu protesto edince bu sefer kalktı vali efendi halka “çapulcu” dedi. Çapulcu nedir? “Başkalarının malını mülkünü yağmalayan”dır. Daha doğrusu oydu, Türk Dil Kurumu kalktı Başbakan sürekli “çapulcu” tabirini kullanıyor diye “çapulcu” kelimesinin anlamını değiştirdi. Oysa çapulcu mal mülk yağmalayandır.

Gel gelelim 15 Temmuz gecesi bir darbe kalkışması oluyor ve bir grup insan sokağa dükülüyor. Şimdi İzmir’de sokağa dökülenlerin bir kısmı saat kulesinin anasını ağlatıyor. O güzelim eseri tahrip ediyor, yağmalıyor. Yani “çapulculuk” yapıyor. Buna rağmen 15 Temmuz’da sokağa çıkanlar neden çapulcu değil de kahraman oluyor? Gezi Parkı protestolarında ölenler için “Ölmüştür geçmiştir” diyorsunuz neden 15 Temmuz’da ölenler için “Ölmüştür geçmiştir” demiyorsunuz da “şehit” diyorsunuz, ağıt yakıyorsunuz? Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür. Hiç utanmıyor musunuz?

Askerî darbe olsa ne değişecekti ki? Bir kere Erdoğan kaç darbe yaptı bakalım, 7 Haziran seçimlerinden sonra AKP, CHP’ye ülkeyi yönetecek bir koalisyon yapmayı teklif etmiyor da seçim hükümeti kurulmasını teklif ediyor. Yani birileri AKP ile CHP’nin koalisyon yapmasını engelliyor, acaba kim? Bozdağ’ın AKP Tayyip’in partisidir, sözünü de hatırlatırım. Yani Erdoğan isteseydi bu koalisyon olacaktı. Davutoğlu hükümeti kuramadı, bu sefer Erdoğan kendisinden önceki cumhurbaşkanlarının yaptığı gibi görevi en çok oy alan ikinci partinin liderine vermedi. Ne yaptı? Ülkeyi tekrar seçime götürdü. Tekrar bi sürü masraf, eziyet… Hani “Ülkem kaybedeceğine partim seçimi kaybetsin”di? Erdoğan, biraz ülkeyi düşünseydi, az bir şey demokrat olsa ya da milli iradeye zerre kadar saygısı olsaydı hükümeti kurma görevini Kılıçdaroğlu’na verirdi. Bu kadarla da bitmedi seçimden bir iki ay sonra Davutoğlu’nu istifa ettirip yerine Yıldırım’ı atadı. Şimdi bu yaşananlar darbe değil mi? Sarayın kaçak olduğu mahkeme kararıyla tescil ediliyor da kalkıp “Gücünüz yetiyorsa yıkın!” diyerek hukuka, mahkeme kararına meydan okuyor. Allah aşkına zerre kadar demokrat olan birinin yapacağı iş mi bu? Bunları yapan biri nasıl da demokrasiden bahsediyor?

15 Temmuz’a kadar sokağa çıkıp demokrasi arayan herkese terörist gözüyle bakılıyor. Her demokratik eylem dayakla, gazla, jopla, TOMA’yla bastırılıyor ama bunu yapanlar, hiç utanıp sıkılmadan 15 Temmuz’da halkı sokaklara çağırıyor. Televizyonlardan çağırıyor, gazetelerden çağırıyor, nerdeyse yarım saatte bir cami hoparlörlerinden çağırıyor, cep telefonlarıına sms göndererek çağırıyor. Daha düne kadar kesinlikle yasakladığı şeyi insanlar yapsın diye kıyametleri koparıyor.

Sokaklara çıkan insanlara gelirsek… Bazılarına insan demeye dilim varmıyor. Haydi subaylara ne yaptığınıza bir şey demiyorum (gerçi darbeci de olsa işkence insanlık suçu ama) ben yine de subaylara yaptığınız için bir şey demiyorum ama erlerden ne istediniz? Polisin etkisiz hale getirdiği günahsız askerlerin üstünde tepindiler, linç edip bazılarını döverek öldürdüler, kemerleriyle askerleri dövdüler… Ve bu hayvanlıkları yapanlar ceza almadı. Üstüne bir de demokrasi havarisi oldular. Bırakın Allah aşkına, kavga eden iki grup var; ikisi birbirinden baskıcı, ikisi birbirinden diktatör. İstediğiniz kadar demokratlık taslayın iki tarafın da demokrasi konusunda ne bir kaygısı var ne demokrasinin ne olduğundan haberleri var. Gözümüzün önünde cereyan eden durum iki darbeci grup birbirini boğazlamaya kalkıyor adı da “demokrasi kavgası” oluyor. Buyrun birbirinizi yiyin ama bizi hegemonya kavganıza alet etmeyin.