17 Eylül 2014 Çarşamba

HASSSSSS*TİR ORADAN!




Gerçekten çok acıklı, üzücü haberler var. Bu yüzden önce bir fıkrayla başlayalım. Biraz kendimize gelelim sonra devam edelim:
Bir gün bir tavşan ormanda neşeyle yürüyormuş. Derken karşısına tanımadığı bir mahlukat çıkmış.
- Nesin sen diye sormuş
- Ben katırım. Annem eşşek, babam ise bir attır demiş.
Tavşan “hmm… hayli enteresan” diyerek yoluna devam etmiş. Derken yine tanımadığı bir hayvana rastlamış.
Peki sen nesin?
- Ben bir kurt köpeğiyim. Annem köpek, babam ise kurttur.
Tavşan yine “enteresan” diyerek ilerlemiş. Ancak bu sefer karşısına ne idüğü belirsiz bir hayvan daha çıkmış.
- Sen de kimsin?
- Ben bir devekuşuyum.
- Hasss*tir ordan!
Birkaç gün önce şöyle bir haber vardı TV’de de çıktı:
Bursa’da bir yakınını ziyaret etmek için geldiği hastanenin camından karşıdaki inşaatta hiçbir güvenlik önlemi alınmadığını gören Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, müfettiş çağırıp çalışmayı durdurttu.
Çok ilginç… “Eyyy falan, eyyy filan” diyor ya hani sizin reis, dur ben de sana sizin reis gibi sesleneyim Eyyyy Faruk Çelik! Madem işçiyi bu kadar düşünüyorsun neden madenlerde “yaşamodası”nın gereksiz olduğunu savunuyorsun? Eyyyyy Faruk Çelik, sen uyurgezer misin? Bu manzarayı ilk defa mı görüyorsun? Bu zaten yollarda her gün gördüğün bir şey. Asansör kazasından sonra sarsılan itibarını kurtarmak için show yaptığını anlamayacak kadar aptal mı zannediyorsun insanları? Madem işçileri çok düşünüyorsun neden Soma ile ilgili verilen araştırma önergelerini reddettiniz, neden göz göre göre yüzlerce işçiyi ölüme gönderdiniz?
Şu sözleri söylerken Çelik hiç mi utanmadın: “Teftiş kurulunda arkadaşların yaptığı görüşmelerde, ‘Allah yazdıysa olur’ tarzında bir yaklaşım ortaya konmuş. Mutlaka Allah ne yazmışsa o olacak. Peki tedbir nerede? Siz tedbir almazsanız bunu bu kadar ucuz şekilde kadere havale etmek doğru değil.” Senin bu sözlerinde zerre kadar samimiyet olsa Erdoğan madenci ölümlerine “kader” dediğinde bunu bu kadar ucuz bir şekilde kadere havale ettiğinde çıkar bu lafları o zaman söylerdin! Devam edelim, Çelik başka türlü herzeler de söylüyor: “Herkesi sorumlu ve vicdanlı olmaya davet ediyorum. Buradan işçi kardeşlerime de sesleniyorum, ‘Böyle bir çalışma ortamında siz çalışma zorunluluğunda değilsiniz, çalışmama hakkınız var.” Atma be Faruk, din kardeşiyiz. Çalışmadıkları an kapının önüne konulurlar, bunu sen de biliyorsun ben de biliyorum. İşçiyi işten atmak senin sayende çocuk oyunu olmuş zaten. Ondan kolay ne var ki? İşveren ben güvenlik önlemi almadığım için işçi çalışmadı, diyerek feshetmez sözleşmeyi başka bir bahane yazar. Bunu sen de biliyorsun ben de biliyorum. Dreshaneler olsun sigortalı işçilerin çalıştığı başka işyerleri olsun bir sene dolunca işçiyi istifa ettiriyorlar, bir iki gün sonra tekrar işe alıyorlar. Neden? Kıdem tazminatı ödememek için. Bunları sen benden iyi biliyorsun be Faruk. Atma Faruk, din kardeşiyiz.
Müthiş vecize de buyurmuşsun sayın bakanımız: “Cüzdanlar düşünülüyor da, vicdanlar niye düşünülmüyor?” O zaman eğer gram, miskal, zerre samimiyet varsa şu sözlerinde istifa edersin. Yüzlerce kişinin ölümüne sebep olmuşsun sen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanısın yahu var mı daha ötesi? Bu iş katliamlarının bir numaralı sorumlususun? Ellerine kan bulaşmış kan! İşçilerin kanı akıyor ellerinden! Hani senin vicdanın Faruk!
Durup durup “Ben Yaşar Usta’nın oğluyum, ben Yaşar Usta’nın oğluyum” da deme. Bir gruba, bir topluluğa en büyük ihaneti yapanlar, onları sırtından vuranların çoğu da o grubun içinden çıkmıştır. Bunu ben demiyorum tarih diyor. Goebbels’e bir bakarsak karısı Yahudi (belki kendisi de öyle), simsiyah saçları var, esmer bir adam, bir ayağı aksıyor dediğim gibi Yahudi olması da ihtimal dahilinde ( hem de az buz bir ihtimal değil yoksa neden bir Yahudi ile evlensin ki ) daha ne olsun? Yani Hitler’e ve Nazilere göre tam öldürmelik. Buna rağmen Goebbels’in Hitler’in sağ kolu olduğunu bilmeyen yok. Şu halde senin Yaşar Usta’nın oğlu olman işçi sınıfının canına okuduğun gerçeğini değiştirmez ki. Tamam “atma” demiyorum, bunca yılın alışkanlığı kolay kolay değişmez at, at ama biraz ufak at be Faruk. Maazallah attığın şu kocaman herzeler yutmaya çalışan bir enayinin boğazında kalırsa nefessiz kalır ölür sonra. Peki sonra ne olur? Bak söyleyeyim o ölüm de senin üstüne kalır. Ufak at be Faruk, din kardeşiyiz.

Hiç yorum yok: