12 Haziran 2009 Cuma

TEVRAT'TA YARADILIŞ VE CENNET'TEN KOVULMA

Tevrat’ta Yaradılış kitabında Tanrı altı günde yeri göğü, hayvanları ve insanları yaratıyor. Yedinci güne geldiğinde de bakalım ne oluyor:

Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi. (Yar.2: 2) Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi.( Yar.2: 3)

Dinlenen bir tanrı var karşımızda dinlendiğine göre yorulmuş olmalı. Yorulan bir tanrı, bayağı ilginç. Yorulmak kaslarımızda laktik asit biriktiğinde hissettiğimiz bir şey tanrının da bizim gibi eti kemiği kasları var galiba.

RAB Tanrı Adem'i topraktan Yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu. RAB Tanrı doğuda, Aden'de bir bahçe dikti. Yarattığı Adem'i oraya koydu. Bahçede iyi meyve veren türlü türlü güzel ağaç yetiştirdi. Bahçenin ortasında yaşam ağacıyla iyiyle kötüyü bilme ağacı vardı. (Yar.2: 7-9)

Demek ki Cennet Dünya’da doğuda. Bugünkü teknoloji uçak, okyanusları aşan devasa gemiler, tren telefon yok tabii. Dünyanın her yeri karış karış bilinmiyor. Evrenin başka yeri ve galaksiler de bilinmiyor. Tüm evren dünya. Dünyanın nüfusu az insanlar belli yerlerde toplanmış ve Cennet de Dünya’da insanların ulaşamadığı bir yerde.

Aden'den bir ırmak doğuyor, bahçeyi sulayıp orada dört kola ayrılıyordu. İlk ırmağın adı Pişon'dur. Altın kaynakları olan Havila sınırları boyunca akar. Orada iyi altın, reçine ve oniks bulunur. (Yar.2: 10-12)

Allah Cennet’te neden altın kaynakları yaratıyor? Bunları kim çıkarıp işleyecek daha da önemlisi paranın ve ticaretin olmadığı bir yerde altın ne işe yarar?

RAB Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem'i oraya koydu. Ona, "Bahçede istediğin ağacın meyvesini yiyebilirsin" diye buyurdu, "Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün (Yar.2: 15-17)

Pekiyi Adem bu ağaçtan yemeyecekse Tanrı bu ağacı neden yarattı da Cennet’in ortasına dikti kendisi mi yiyordu bu da bilinmez. İnsanı sınıyor ya da sınamak için diye bir cevap da verilemez buna çünkü böyle bir amaç Tevrat’ta yok.

Daha sonra Tanrı Adem uyurken ona “yardımcı” olsun diye onun kaburga kemiğinden bir kadın yaratıyor. Sonra bir gün yılan kadına yaklaşıyor ve yasak ağaç için “Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız." (Yar.3: 5) diyor. Kadın ağacın güzel, meyvesinin yemek için uygun ve bilgelik kazanmak için çekici olduğunu gördü. Meyveyi koparıp yedi. Yanındaki kocasına verdi, o da yedi. İkisinin de gözleri açıldı. Çıplak olduklarını anladılar. Bu yüzden incir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar. (Yar.3: 6-7)

Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı'nın sesini duydular. O'ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler. RAB Tanrı Adem'e, "Neredesin?" diye seslendi(Yar 3:8-9)

Tanrı elini kolunu sallayarak insan gibi dolaşıyor ve ağaçların arkasına saklanan Adem’i göremeyip “neredesin” diye soruyor. Ne kadar ilginç bu Tanrı’nın bizim bakkal Rıza Efendi’den ne farkı var? Üstelik devamına bakın:

Adem, "Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim" dedi. RAB Tanrı, "Çıplak olduğunu sana kim söyledi?" diye sordu, "Sana meyvesini yeme dediğim ağaçtan mı yedin?" (Yar.3: 10-11)

Tanrı o sırada yanlarında olmadığı için bunu bilemiyor ve Adem’e soruyor. Sonrası malum Adem suçu Havva’ya Havva’da yılana yıkmaya çalışıyor. Tanrı da kafası bozulunca üçüne de soyuyla sopuyla ceza kesiyor. Yılanın ayaklarını alıyor Adem’i ekmeğini alınteriyle kazanmak ile Havva’yı kocasının hükmü altında yaşamak ve acı çekerek doğurmakla cezalandırıyor. Af maf yok direk atılıyorlar. Yılan Cennet’e girip de Adem’le Havva’yı bir güzel kerizlerken uyuyan Tanrı bu olaydan sonra uyanıyor ve yasak ağaç için bir tedbir alıyor.

Böylece RAB Tanrı, yaratılmış olduğu toprağı işlemek üzere Adem'i Aden bahçesinden çıkardı. Onu kovdu. Yaşam ağacının yolunu denetlemek için de Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi. (Yar.3: 23-24)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

her zamanki gibi yazıların dört dörtlük manitu

başarılar dilerim

Emre dedi ki...

Tesekkurler....
Basarılarının devamını dılerım...