19 Kasım 2011 Cumartesi

NEREDESİN EY ÖZGÜRLÜK!

Özgürlük güzel şey, hoş şey… Gerçi son yıllarda unuttuk biz bunu, unutturdular özgür olmayı. Geçen yıl 25 Temmuz’da Kemal Duran adlı bir vatandaş Erdoğan’ın içinde olduğu otobüse doğru koşarak ‘Sayın Başbakan özgürlük’ diye bağırmıştı. Adam sırf bu yüzden tutuklanıp 24 gün hapis yattı. 24 gün sonra hakim karşısına çıktı. Ne gereği var “Sayın Başbakan özgürlük” diyen birini tutuklu yargılamanın? Bu resmen cezalandırma. Mahkemesiz, yargısız tek suçu özgürlük istemek olan birini cezalandırıyorlar. İyi de bu olay aklıma nerden geldi? Neden şimdi geçen sene olan bir olayı dillendiriyorum? Açıklayacağım…

9 Kasım’da Van’da 21.23'te meydana gelen Richter ölçeğine göre 5.6 büyüklüğündeki depremde Van kent merkezindeki Bayram Oteli çökmüştü ve otelin enkazında, çeşitli illerden ulaşan ekipler arama- kurtarma çalışmaları yapıyordu.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile beraberlerindeki Van Valisi Münir Karaloğlu, saat 11.00 sıralarında çalışmaları incelemek üzere Bayram Oteli enkazının önüne geldi. Bu sırada 300 kadar depremzede, bakanların yanındaki Vali Karaloğlu'nu görünce ‘Vali istifa!’ diye bağırdı. Bunun üzerine bakanlar Akdağ ile Yıldız, depremzedelerin yanına giderek onlarla görüşmek istedi. Kalabalıktaki öfkeli kişiler, ‘Vali Karaloğlu 'Deprem bitti, yıkılmayan evlerinize girebilirsiniz.’ Demişti. Vali dediği için binalara girenler, yaşamlarını kaybetti.’ dedi. Kalabalık tepkisini sürdürünce bakanlar bölgeden ayrıldı.

Bakanlar ayrıldıktan sonra protestoya devam eden kalabalığa polis vahşice saldırdı, depremzedeler hem biber gazı hem de cop yedi. Hangi insaf, hangi vicdan, hangi insanlık onaylar böyle bir şeyi? Kimin insafı, kimin vicdanı, kimin namusu onaylayabilir depremzedelere atılan bu dayağı? Kırmadılar, dökmediler, yıkmadılar… En doğal haklarını protestolarını dile getirdiler. Dayak yediler, gaz yediler, yerlerde sürüklendiler… Arama kurtarma çalışmaları yapılırken enkazın yanında atılan bu dayak sırasında yayılan biber gazından kurtarma ekipleri de etkilendi ve bu nedenle saniyeler bile önemliyken arama kurtarma çalışmalarına ara verildi. Allah bilir belki de o sırada enkaz altındaki bir iki kişi ölmüştür de. Ölsünler canım ne önemi var, önemli olan protestocuları susturmak. Erdoğan şimdi gayet rahat bir şekilde yüzü bile kızarmadan bu durumu tenkit edenlere ‘provakatör’ diyor ve onları insanların acısından rant elde etmekle suçluyor. Yahu rant elde etmek isteyen iktidara yaltaklanır kalkıp da böyle despot bir hükümete karşı çıkmaz. Bir milletvekilini hiç hakaret etmediği halde Deniz Feneri yolsuzluğunu konuşmak istediği için tartaklayarak kürsüden indirmediniz mi? Sizin gibi despotlara kafa tutmanın ne gibi bir rantı olabilir? Olsa olsa yaltaklanma rant getirir.

Ha bu arada kim halkın acısından rant sağlıyor söyleyelim mi? Hani Türkiye 24 şehit haberiyle çalkalanırken tam da o sırada Deniz Feneri sanıklarını tahliye ettirenler var ya sakın onlar halkın acısından rant sağlıyor olmasın? Sövseniz de dövseniz de susmayacağız, susturamayacaksınız! SUSMAYACAĞIZ!!!