16 Temmuz 2012 Pazartesi

NE OLMASI LAZIM?

Bugün basından öğrendik ki: “Sivas Valiliği’nin şikâyeti üzerine bu yıl 19.’su gerçekleştirilen 2 Temmuz katliamı anma komitesi hakkında 2911 sayılı gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefetten soruşturma açıldı.” Bu insanlar Madımak’ta yakılan 35 canı anmak için ordaydı. Kısa bir süre önce Sivas’ta otel yakan katillerden bir kısmı serbest bırakılmış ve Erdoğan da eli kanlı katillerin salınmasını “Vatana millete hayırlı olsun” diyerek neşeyle karşılamıştı. Doğrusu bu ya Erdoğan’ın Alevi düşmanı olduğunu bilirdim. Seçim konuşmalarında sürekli Kılıçdaroğlu’nun Alevi oluşuna vurgu yapması; Alevilik’i yuhalatması; “Cemevi cümbüş evi ne izni” ve “Ali’yi sevmek Alevilik’se ben senden daha Alevi’yim.” incilerini icat etmesi zaten Erdoğan’ın sıkı bir Alevi düşmanı olduğunu gösteriyor. Amma ve lâkin böyle açıktan açığa, bu kadar pervasız bir şekilde Alevi düşmanlığı yapması beni de şaşırttı. Katiller salınıyor ve bir başbakan “hayırlı olsun” diyor. Tek kelimeyle Korkunç! Nedir bu kin? Nedendir bu düşmanlık Erdoğan, Aleviler ne yaptı sana? 
Gelelim yine anmaya. Bakın 2 Temmuz’da Madımak katliamını anmak için Sivas’a gidenlere neler yapılmış. Katliam bas bas bağırarak gelirken kılını bile kıpırdatmayan güvenlik güçleri katliamı anmak için insanlar gelince bir gün önceden kentin giriş ve çıkışlarında arama noktaları oluşturdu. Katliam yapılmadan evvel komşu şehirlerden otobüs otobüs katil sürüsü Sivas’a gelirken kılını kıpırdatmayan polis, anmaya gelen otobüsleri durdurup kimlik kontrolü yaptı. Pankartları kontrol etti, üst araması yaptı. Bitmedi polis ekipleri Madımak Oteli’nin bulunduğu sokağı demir bariyerlerle kapattı. Bir grup vatandaş barikatı aşmak isteyince polis cop ve gaz bombalarıyla saldırdı.
Eğer bu kadar önlem adeta “GELİYORUM” diyen katliam öncesi alınsaydı ve eğer bugün anma yapanlar değil de dün adam öldürmeye gelen it sürüsü otele yaklaştırılmasaydı 35 insan yok yere ölmeyecekti. Gel gör ki öldürenler serbestken ölenleri ananlar hakkında soruşturma açılıyor. Bu eziyet bu zulüm bir yerden patlayacak ya dur bakalım. Korkum Türkiye’nin de Suriye gibi olması.
Kısa bir süre önce CHP Milletvekili Hüseyin Aygün "Meclis çatısı altında cemevi kurulsun" talebini dile getirmişti. Oysa bu talep reddedildi. Kendilerinin nasılsa mescidi, camisi var yahu bale, opera sergilenen yerlere mescit zorunluluğu getirenler söz konusu Aleviler olunca ne kadar da utanmazlaşıyor.  Tüm halkın değil Sünnilerin meclisinin başkanı, çiçek midir kaktüs müdür hani şu Cemil Çiçek, sürpriz olmayacak bir şekilde cemevi talebini reddetti. Çiçek, ret yazısında "Diyanet İşleri Başkanlığı Aleviliği ayrı bir din değil tarih içinde ortaya çıkmış bir zenginlik olarak görmektedir" ifadelerine yer verdi ve "İslam dininde ibadet yerleri camilerdir" dedi. İyi de kardeşim herkes Aleviliği sizin gördüğünüz gibi görmek, sizin anladığınız gibi anlamak zorunda mı? Sonra sana Alevilik ayrı bir din midir ya da İslam’da ibadet yeri neresidir, diye soran oldu mu? Senden cemevi istendi bırak alakasız şeyler konuşmayı da dürüst ol çık de ki: Ben yıllardır Kürt vatandaşlar söz konusuyken inkar politikası izledim, aklımın başıma gelmesi için on yıllar süren bir savaşta 30 binden fazla insanın ölmesi gerekti. Şimdi sizi de yok sayıyorum siz de elinize silah alıp dağa çıkın bir 30 bin can daha gitsin o zaman size de cemevi açarız.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

BU ÜLKEDE FAKİR OLMAK CEZASI ÖLÜM OLAN BİR SUÇTUR!

 “Bugün bile bir başarı vardır. Bu bir ekip işidir. Vatandaşlarımızın sıkıntılarını ekiple çözüyoruz. Yaptığımız projelerimizin arkasındayız.” Bu sözlerin sahibi zat-ı muhterem Samsun’da 11 kişinin hayatını kaybettiği Canik İlçesi’nin AKP’li Belediye Başkanı Osman Genç. Evet yanlış okumadınız AKP’li Genç 11 kişinin ölmesinin adını “facia” değil de “BAŞARI” koymuş.
TOKİ resmen denetim dışı bir şekilde canının istediği yere ev yapıyor. Yahu hangi akla hizmettir gidip de dere yatağına ev yapmak? Aceba o insanları afet mi öldürdü yoksa dere yatağına bile bile TOKİ’yi diken AKP iktidarı mı bunu yaptı? Rant amaçlı çıkar amaçlı çalışmalar insanların yaşamının korunmasıyla ilgilenmez. Daha yüksek bedelde oturulabilir bir yerde arazi alıp TOKİ’yi burada yapmak yerine rant için, kâr için insanlar bile isteye resmen katledildi. Dere yatağına ev yapıp bunu insanlara satmak cinayet değilse nedir? AKP destekçilerine sesleniyorum. Yahu yazıktır, yahu günahtır, yahu ayıptır… Dün Uludere’de 34 can… bugün Samsun’da 11 can… En ufak bir protestoda bir itirazda dayak, işkence, eziyet… AKP’nin neyini sevebiliyorsunuz hâlâ? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Hiç mi uykunuz kaçmıyor?
         Kürtajı cinayet olarak gören Erdoğan’a soruyorum “Çarşamba’daki facianın adı nedir?” Bu yapılan CİNAYET değil midir? Bu TOKİ’nin ilk marifeti mi peki? Hayır! Basından yaptığım bâzı alıntılara bakalım:
“Batman'da Kasım 2006'da meydana gelen sel felaketinden sonra evleri kullanılamaz hale gelen vatandaşlar için Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yaptırılan bin 202 afet konutlarından bazıları yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış binalarda kısmi çökmeler meydana gelmişti. 2008 yılında Başbakan tarafından teslim edilen konutlar aradan sadece bir yıl geçtikten sonra kısmi olarak çökmeye başlamıştı. Bu gelişmenin ardından Batmanlılar evlerin yıkılacağı gerekçesiyle konutları terk etmişti.”
“İnşaat Mühendisleri Odası, Haziran 2009’da bir basın açıklaması ile birlikte yayınladığı “TOKİ Değerlendirme Raporu”nda sosyal konutların kalitesinden bahsederken, AKP ve TOKİ’nin sosyal konutların niteliği ile ilgili eleştirileri duymazlıktan geldiğini belirterek, özellikle İstanbul’da yoksullara kalitesiz ev satıldığını ve üzerinden iki sene geçmemesine rağmen bu konutların çürümeye, dökülmeye başladığı vurguladı.”
“Tunceli, Atatürk Mahallesi’nde ise yapımına 2005 yılında başlanan 2006 yılında da teslimi yapılan TOKİ’ye ait 80 adet konutun sakinleri, aradan kısa bir zaman geçmesine rağmen çatıların akıtması, zemin katları su basması, sıvalarının dökülmesi gibi şikayetler ile basın açıklaması yapmış ve durumu yetkili makamlara duyurmaya çalışmışlardı.”
Peki ölümler bununla mı sınırlı? Hayır! 17 Mayıs 2010'da Zonguldak’ta 30 maden işçisi öldü. Bu iş kazası falan değil resmen toplu katliam. Kürtajı cinayet olarak gören Erdoğan ne yaptı? Ölümler için “kader” dedi. Oysa çok basit önlemlerle çok cüzi masraflarla bu ölümlerin önüne geçilebilirdi.  TTK, kendisinin yapması gereken hazırlık işini taşeron firmaya vermişti işçi parasından kâr etmek için. Buna kader denip geçilir mi, iktidar biraz sorumlu olmalı, diyenleri de “kaza ve kadere inanmayan” kâfirler olarak ilan etti Erdoğan. Yine dine oynadı. Zaten bu memleket böyle dine oynayan kazanıyor.
Çok değil daha bir ay bile olmadı. 23 Haziran’da Eskişehir’de 75. Yıl Mahallesi'ndeki Oto Sanayiciler Sitesi'nde çalışan bir işçi hayatını kaybetti. Birkaç gün sonra 29 Haziran’da Konya'nın Akşehir İlçesinde kanalizasyon çalışması yapan işçi toprak yığınının altında kalarak hayatını kaybetti. Bir gün sonra (30 Haziran) Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde özel bir maden ocağında meydana gelen iş kazasında bir kişi hayatını kaybetti. Haziran ayı bilançosu iş kazalarında tam 59 ölü. Ortalama her gün iki kişi ölmüş.
Temmuzda da ölümler devam ediyor. Daha 5 gün önce Kocaeli'de Tüpraş İzmit rafineri sahasında çalışan bir işçi elektrik akımına kapılması sonucu hayatını kaybetti. Ve bugün, evet yanlış duymadınız bugün: Milas’ta İş Kazası: 1 Ölü.
İftira mı atıyorum? 4 Haziran’da Bakan Faruk Çelik CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün iş kazalarıyla ilgili soru önergesine verdiği yanıtta, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre 2002 yılından 2011’e kadar geçen süre içinde meydana gelen iş kazalarında 10 bin 804 kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi.
Bunlar o AK pak partinin ak pak tertemiz bakanının verdiği rakanmlar! Facebook’ta boktan püsürden yazılar, bağlantılar paylaşılıyor. Bu yazıyı paylaşıp paylaşmamayı yazar sizin vicdanınıza bırakıyor.