23 Mayıs 2011 Pazartesi

“DURMAK YOK, YOLA DEVAM!”

Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün yayımladığı “Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması”nda 178 ülke içinde 138. sıraya geriledi. 139. sırada yani Türkiye’nin hemen ardında hangi ülke var biliyor musunuz? Etiyopya! Ne bekliyorduk ki? Türkiye artık Kuzey Kore, İran, Burma gibi baskıcı totaliter bir rejime doğru gidiyor. AKP iktidarının basın, özgür düşünce ve muhalif sesler üzerinde estirdiği terörün boyutları artık gerçekten korkutucu. Gazetecilere yönelik davalar, tutuklamalar, tehditler son sürat giderken hatta Başbakan’ı eleştiren sıradan insanlar bile ceza alırken ne bekliyorduk? Başbakan geçerken sırf “Sayın Başbakan, özgürlük!” dediği için bir vatandaşımız bir ay hapis yatıyorsa ne bekleyebiliriz ki? 13 yaşında bir çocuk Başbakan’ın seçim otobüsüne bağırdı diye Başbakan’ın emriyle korumalar çocuğu yaka paça Devletlü Başbakanımızın huzuruna getirip Başbakan da çocuğun ensesine tırnaklarını geçirirken ne bekleyebiliriz ki? Daha basılmamış yayımlanmamış bir kitabın yazarı (Ahmet Şık) neyle suçlandığı bile belli olmayarak hapse giriyorsa ne beklenir, ne umulur?

AKP’nin despotluklarını ve anti- demokratik uygulamalarını saymaya kalksak sayfalar yetmez. Adı ilginç bir şekilde Akparti olan ama uygulamaları hiç de ak olmayan AKP iktidarı döneminde bir kara uygulamayla daha karşı karşıyayız: “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu'nca (BTK) hazırlanan "İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar" 22 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe girecek. Bu uygulamayla kullanıcılar BTK’ nin belirlediği 4 internet filtresinden birini seçmek zorunda bırakılacak. Filtreyi aşmak suç sayılacak. Filtre kıstasları ise tamamen BTK tarafından belirlenecek. Bu uygulama dünyada Çin, Küba, İran gibi internetin "tutuklu" olduğu ülkelerde kullanılıyor.” KAYNAK: CNNTÜRK

İnsanların internet üzerinde hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına BTK’nin karar vermesi ne kadar demokrasidir acaba? Bir internet kullanıcısının bağlandığı web sitesi bir başka kişiyi neden rahatsız ediyor? Bir kurumun başındaki kişi eğer istemiyorsa “X sitesi”ne girmez ama benim X sitesine girmeme ne hakla engel olur? Hiç kimse haddini aşıp da bir internet abonesine: “Şu siteye gir, bu siteye girme.” diyemez. Kimsenin insanlara “salak” muamelesi yapmak hakkı ve haddi değildir. Bir yolunu bulup filtreyi aşmak da “suç” sayılacak üstelik. Yani canınızın istediği bir siteye girdiniz diye polis kapınızı çalabilecek. Bu denli tuhaf bir durum; artık düşüncelerimize, kafamızın içinden geçenlere, zevk ve beğenilerimize karışacak kadar işin cılkını çıkardılar. AKP iktidarı Türkiye’de tek tip insan yaratmanın peşinde. Bizse milyonlarca “kişiliksiz, hödük, aptal” olarak sadece onların istedikleri sitelere girebileceğiz.

Ayrıca zaten topraklarından demokrasi fışkıran, gökten özgürlük yağan ülkemde 10 bini aşkın siteye erişim mahkeme kararıyla engelleniyorken filtre de neyin nesi? Bu nasıl bir zihniyettir, ne cins bir kafa yapısı binlerce sitenin yasak olmasını yeterli bulmaz da ek yasaklar getirir? 4 çeşit filtre olacak: aile, çocuk, yurt içi, standart. Bazı yasak savunucuları standart pakette herhangi bir değişiklik olmayacağını, durumun bugünkü gibi olacağını iddia ediyor. Ama bu doğru değil, durum bugünkünden farklı olacak. Şu an biz servis sağlayıcıları üzerinden internete girerken bir kısıtlama yok. Sadece mahkeme kararıyla engellenmiş sitelere girilmiyor; fakat bir filtreleme sistemi yok. 22 Ağustos’tan itibaren ise 4 filtreden birine geçmemiz ZORUNLU olacak. Kullanıcı ismi ve şifrelerle hangi sitelere girdiğimizin takibi yapılabilecek. Şu an mahkeme kararı ile erişimin engellendiği sitelere giremiyoruz ama filtreleme ile hiç davaya falan da gerek kalmadan BTK’nin istemediği sitelere girmeyeceğiz. BTK her an durumu değiştirip yasağın sınırlarını genişletebilecek. Mahkeme kararı olmaksızın istediği siteye girişi engelleyecek. Elbette amaç muhalif sesleri susturmak. Artık buna da ses çıkarılmazsa gidişat kötü. Kuzey Kore ya da İran olma yolunda son sürat ilerliyoruz. Eeee ne diyorlardı: “Durmak yok, yola devam.”