16 Mayıs 2010 Pazar

DÜRBÜNCÜ

Çok küçüktüm annem beni “Dürbüncü”yle korkuturdu. Çok uzaklarda bir dürbüncü varmış elinde dürbünüyle etrafı gözetlermiş annesini üzen kızdıran çocukları kaçırır kolunu bacağını keser dilendirirmiş eğer akıllı olmazsam bu Dürbüncü beni de kaçırır kolumu bacağımı kesip beni de dilendirirmiş.

Küçük çocuklarda “yalan” kavramı yoktur inanırdım ben de annem de hep Dürbüncü’yle korkuturdu beni. Hele bir gün bana “Seni yarın Dürbüncü’ye vereceğim!” diye bağırınca hem o gün hem de ertesi gün korkudan mahvolmuştum. Annem beni bir adama teslim edecek ve bu adam benim kolumu, bacağımı baltayla kesip beni dilendirecek aklım almıyordu. Ben annemi bu kadar severken o beni nasıl buna layık görüyordu? Elbette beni Dürbüncü’ye teslim etmedi ve kimse de kolumu bacağımı kesmedi ama bu tavır ve sürekli dürbüncü korkutmaları daha küçücükken psikolojimi bozdu. Yoksulluk korkusu, gelecek kaygısı, kendine güvensizlik, depresif ruh hali….. Yani yığınla yaralanma ve zarar.

Aslında gelmek istediğim yer başka. Anneme bu “Dürbüncü”yü icat ettiren şey ne? Ya da başka bir deyişle annem neyden ilham alarak dürbüncüyü uydurdu? Uzaklarda bir yerde oturan dürbünüyle insanları gözetleyen ve kafasını kızdıran kişilere akıl almaz işkenceler yapan bu Dürbüncü fikri ona nerden gelmişti?

Belli bir yaşa geldiğimde artık Dürbüncü benim için yoktu. Ama onun yerini başka bir psikopat almıştı. Beni dürbüne ihtiyaç olmadan gözetleyen ve bana işkence etmeye can atan bu psikopatın adı “Allah”tı. Ve daha sonra üniversite yıllarında Turan Dursun’un kitaplarıyla tanışınca bu ikinci Dürbüncü’nün de ilki gibi hayal mahsulü olduğunu çok iyi anladım. Gelin şu üç günlük dünyada böyle masallara inanmayın Dürbüncü ne kadar mantıksız ne kadar akıl dışıysa Allah’ında ondan zerre farkı yok. İyi bir insan olun, insanları sevin, yardım edin ama birileri sizi içinde sonsuza kadar seks yapacağınız Cennet denen kerhaneye alacağı için değil huzurlu ve kendisiyle barışık, sağlıklı bir insan olmak için yapın bunu.

Hiç yorum yok: