Tartışmaya geçmeden önce şu ibretlik, ucube, garabet maddeye
bir bakalım. Bu madde Bakanlar Kurulu’nca22 Eylül’de kararlaştırıldı:
"Okullarda yüzü açık
bulunur; siyasi sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere,
şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamaz; saç boyama, vücuda dövme ve
makyaj yapamaz, pirsing takamaz, bıyık ve sakal bırakamaz."
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27284245.asp
Gerçi burada okullar diye bir
genelleme var ve bir sonraki maddede “ilkokullar içinde baş açık bulunur”
maddesi var. Ama Milli Eğitim Bakanı ortaokullarda da başörtünün serbest
olacağını söyledi. Hatta yasaya geçmiş olmasa da ilkokulda da serbest
olacaktır. Bakın ve görün. Ama serbest olsun iyidir, güzeldir. Gerçekten
serbest olsun ben başka bir taraftan karşı çıkacağım.
Bu karara muhalefet bu şekilde
türban yasak kalsın şeklinde olmaz. Elbette serbest olsun. Özgürlük istiyorsak
yasakların değil özgürlüklerin genişletilmesini savunmalıyız. Ortadoğu kafası
kaç kere söylesek de bunu algılamakta zorluk çekiyor.
Şimdi ilkokullarda başörtü
serbest ve diyorsunuz ki bu bireysel bir özgürlük. Tamam iyi, hoş, güzel… güzel
de siyasal sembol taşıyan fular, bere ve şapka da bireysel bir özgürlük değil
mi? Makyaj yapmak da bireysel bir özgürlük değil mi? Saçını boyamak en az
başını örtmek kadar bireysel bir özgürlük ve tercih değil mi? Madem
özgürlüklere bu kadar saygılısınız bir insanın kendi vücuduna dövme yaptırması
neden yasak? Bıyık ve sakal bırakması neden yasak?
O yasak, bu yasak, şu yasak… Her
şey yasak ama başörtüsü serbest. Üstüne her şeyi yasaklayan bu utanmaz bu
pişkin zihniyet gayet rahat “kimsenin yaşam tarzına karışmıyoruz” diyor. Daha
ne olsun? Daha ne kadar karışabilirsin?
Tayt, şort, mini etek de serbest
olsun. Kesinlikle olmalıdır da. Başörtüye özgürlük isteyenler işte bunlara da
özgürlük istedikten sonra gerçekten özgürlük istediklerine inandırabilirler
insanları. Özgürlüğü kendisi için isteyip başkasının yasaklarını sürdürmek
hatta fırsatını buldukça başkalarına saldırmak ve aşağılamak en hafif tabiriyle
yalancılıktır, ikiyüzlülüktür.
Ben senin mini eteğine karışıyor
muyum, lafını hatırlayın. Bunu kim demişti? Hatırlıyor musunuz?
Hatırlamıyorsunuz değil mi, bu lafı çoktan unuttunuz, adım gibi eminim
toplumumuzun –artık nasıl bir yöne doğru gidiyorsak- yüzde doksanı bunu unuttu;
evet evet çoktan unuttu. Zaten bizim en
kötü özelliğimiz de bu balık hafızamız değil mi? Bu sözü sarf eden kişi ağzında
şunu sakız ediyor zaman zaman “benim başörtülü bacılarım” madem sen kimsenin
yaşam tarzına karışmıyorsun o zaman kalk “benim mini etekli bacılarım”, “benim
bikinili bacılarım”, “benim üstsüz güneşlenen bacılarım”, “benim dekolteli
bacılarım” da de. Neden bu lafları demiyorsun. Hatta bu lafların neden
denmediğini sorduğumda bazılarınızın tüyleriniz diken diken oluyor değil mi?
Evet, buna eminim.
Bunun tartışılması yersiz zaten başörtü
yıllardır serbest. Evet, fiilen başörtü ilkokulda da serbest hatta birkaç
yıldır serbest; sadece fakir bir semtteki ilkokula gidin bakın ve görün. Neden
ilkokullarda başörtü serbest de diğer siyasal simgeler yasak? Anlayamadım ne
dediniz? Onlar daha oyun çocuğu, onların siyasi görüşü olamaz, onlar siyaseti
kavrayamaz mı dediniz? Onların kafasını siyasetle dolduramayız reşit olsunlar
özgür bireyler olarak buna kendileri karar versinler mi dediniz? İşte tam da bu
yüzden yasaklanmasına karşı olsam da bir çocuğun başının örtülmesini iğprenç
buluyorum, işte tam da bu yüzden çocuklara anlamadıkları Arapça dualar
ezberlettirilmemeli, diyorum. İşte tam da bu yüzden zorunlu din dersinin ne
kadar iğrenç bir uygulama olduğunu teşhir ediyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder