19 Aralık 2014 Cuma

GAZETECİ DEĞİL PATLICAN DALKAVUĞU




Akif Beki yine iğrenç bir yazı kaleme almış yazının adı: “ 'Kumpasa zemin hazırlama' tartışmasına giriş”. Yazıyı Okumak için şifre lazım. Hürriyet’in web sitesi artık üyelik istiyor dışarıya link versen de açılmıyor. O yüzden orijinalini okumak isteyen varsa ve midesi kaldırabilecekse hurriyet web sitesine üye olması lazım. Akif Beki tutuklamaları savunurken “bu bir, bu iki” diye bol keseden sallamış. “Bu bir, bu iki” öyle yazılmaz Akif. Gel de sana biraz insanlık biraz da gazetecilik dersi vereyim.  Beki cemaatin TSK’ye kumpas kurduğunu söylüyor da bildiğim kadarıyla cemaat bu kumpası tek başına kurmamıştı. Madem bunlar kumpastı o zaman aklın neredeydi, neden bugün kumpas dediğin tutuklamalara o zaman karşı çıkmadın da o tutuklamaları alkışladın, hiç utanmıyor musun bu bir. Akif Beki sürekli yurt dışında olan tutuklamalardan bahsediyor ve onlara karşı çıkmamız, gibi sakat bir anlayışa sahip. Yurt dışında olan tutuklamalar burdaki haksız tutuklamaları haklı göstermez burası dünyada en fazla gazeteciyi hapse atan ülkeyse burayı, yaşadığı yeri bırakıp da ABD'deki tutuklamaya laf etmek akıl sağlığı yerinde birinin yapacağı iş değildir bu iki. Bugün gazetecilerin tutuklanmalarına laf edenler yasakçı ve sansürcü zihniyetten geliyorlar, diyorsun başkasının bu pisliği yapmış olması senin de yapmanı haklı kılar mı? Ayrıca bu tutuklamalara bugünkü sansürlere alkış tutunca sen ne oluyorsun onlardan farkın ne oluyor, bu üç. Tutuklamalara karşı çıkanlar, Paralel Yapı benzeri bir oluşumun bizden başka hangi Avrupa ülkesinde olduğunu söyleyemiyorlar diyorsun haydi bunu doğru kabul edelim de rica etsem paralel yapıyı kim güçlendirdi onlara kim yol açtı? Onu da sen söyle öğrenelim, bu da dört. Bugün yerden yere vurduğunuz cemaat sizin tosuncukken nasıl da masumdu, ciciydi hatırlasana Akif, çok değil üç yıl öncesini düşün. Madem paralel yapı bu kadar kötü neden “basın danışmanı” olduğun sevgili başbakanın (şimdiki reis-i cumhur) onlarla el ele, kol kolayken bunu söylemedin?
Akif Beki, sen gazeteci değilsin; sen nesin söyleyeyim mi? Bir padişah varmış eskiden patlıcanı çok severmiş, musakka, dolma, kızartma… hep patlıcan yermiş. Bir tane de dalkavuk varmış padişahın yanında boyuna övermiş patlıcanı  “Patlıcan şöyle güzel, patlıcan böyle güzel” diye. Bir gün patlıcan padişahın midesini bozmuş vermiş veriştirmiş patlıcana. Dalkavuk da başlamış “Çok doğru sultanım. Patlıcan da yenir mi, patlıcan gibi iğrenç şey var mı” demeye. Padişah demiş “Ben patlıcanı överken sen de övüyordun ama, şimdi ne oldu?” Dalkavuk “Ben patlıcanın değil sizin dalkavuğunuzum” demiş. Şu fıkrada padişah yerine “Erdoğan”, patlıcan yerine “Cemaat”, dalkavuk yerine “Beki” de durum aynen bu.  

Hiç yorum yok: