Akif Beki yine iğrenç bir yazı
kaleme almış yazının adı: “ 'Kumpasa zemin hazırlama' tartışmasına giriş”. Yazıyı
Okumak için şifre lazım. Hürriyet’in web sitesi artık üyelik istiyor dışarıya
link versen de açılmıyor. O yüzden orijinalini okumak isteyen varsa ve midesi
kaldırabilecekse hurriyet web sitesine üye olması lazım. Akif Beki
tutuklamaları savunurken “bu bir, bu iki” diye bol keseden sallamış. “Bu bir,
bu iki” öyle yazılmaz Akif. Gel de sana biraz insanlık biraz da gazetecilik
dersi vereyim. Beki cemaatin TSK’ye kumpas
kurduğunu söylüyor da bildiğim kadarıyla cemaat bu kumpası tek başına
kurmamıştı. Madem bunlar kumpastı o zaman aklın neredeydi, neden bugün kumpas
dediğin tutuklamalara o zaman karşı çıkmadın da o tutuklamaları alkışladın, hiç
utanmıyor musun bu bir. Akif Beki sürekli yurt dışında olan tutuklamalardan
bahsediyor ve onlara karşı çıkmamız, gibi sakat bir anlayışa sahip. Yurt dışında
olan tutuklamalar burdaki haksız tutuklamaları haklı göstermez burası dünyada
en fazla gazeteciyi hapse atan ülkeyse burayı, yaşadığı yeri bırakıp da
ABD'deki tutuklamaya laf etmek akıl sağlığı yerinde birinin yapacağı iş
değildir bu iki. Bugün gazetecilerin tutuklanmalarına laf edenler yasakçı ve
sansürcü zihniyetten geliyorlar, diyorsun başkasının bu pisliği yapmış olması
senin de yapmanı haklı kılar mı? Ayrıca bu tutuklamalara bugünkü sansürlere
alkış tutunca sen ne oluyorsun onlardan farkın ne oluyor, bu üç. Tutuklamalara
karşı çıkanlar, Paralel Yapı benzeri bir oluşumun bizden başka hangi Avrupa
ülkesinde olduğunu söyleyemiyorlar diyorsun haydi bunu doğru kabul edelim de rica
etsem paralel yapıyı kim güçlendirdi onlara kim yol açtı? Onu da sen söyle
öğrenelim, bu da dört. Bugün yerden yere vurduğunuz cemaat sizin tosuncukken
nasıl da masumdu, ciciydi hatırlasana Akif, çok değil üç yıl öncesini düşün. Madem
paralel yapı bu kadar kötü neden “basın danışmanı” olduğun sevgili başbakanın
(şimdiki reis-i cumhur) onlarla el ele, kol kolayken bunu söylemedin?
Akif Beki, sen gazeteci değilsin;
sen nesin söyleyeyim mi? Bir padişah varmış eskiden patlıcanı çok severmiş,
musakka, dolma, kızartma… hep patlıcan yermiş. Bir tane de dalkavuk varmış
padişahın yanında boyuna övermiş patlıcanı “Patlıcan şöyle güzel, patlıcan böyle güzel”
diye. Bir gün patlıcan padişahın midesini bozmuş vermiş veriştirmiş patlıcana.
Dalkavuk da başlamış “Çok doğru sultanım. Patlıcan da yenir mi, patlıcan gibi
iğrenç şey var mı” demeye. Padişah demiş “Ben patlıcanı överken sen de
övüyordun ama, şimdi ne oldu?” Dalkavuk “Ben patlıcanın değil sizin
dalkavuğunuzum” demiş. Şu fıkrada padişah yerine “Erdoğan”, patlıcan yerine “Cemaat”,
dalkavuk yerine “Beki” de durum aynen bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder