15 Temmuz’da ve sonrasında sokaklara akan kitleyi harekete geçiren şey
“demokrasi aşkı” değil “Tayyip aşkı”ydı. Darbe olması değil, darbenin
Erdoğan’a karşı olması önemliydi ve bu grup darbe Erdoğan’a karşı
yapılıyor diye sokaklara döküldü. Eğer gerçekten demokrasiyi çok
sevselerdi Başbakan’ın Cumhurbaşkanı’nın isteğiyle değiştirilmesine
sesleri çıkardı ya da Erdoğan’ın kaçak sarayı için mahkemeye”Gücünüz
yetiyorsa yıkın” demesine ya da 12 Eylül artığı YÖK’e, 12 Eylül’ün
dayatması olan zorunlu din dersine ya da darbenin artığı % 10 barajına…
Ayrıca AKP de darbeci olmasa 14 yıldır bu darbe artığı uygulamaları
kaldırırdı. Her neyse, yığınla şey var. Şimdi saymaya kalksam saatler
sürer.
Ama önce şu konu netleşsin: Demek istediğim evet darbeye
karşı çıktılar, sokaklarda bağırıp çağırıp bayrak salladılar ama bunu
demokrat oldukları için değil kendi çıkarları için yaptılar. Bunların
çoğu işsiz güçsüz, AKP’den ranttan beslenen insanlar. Amaçları
liderlerini ve dolayısıyla da kendi çıkarlarını savunmak. Bundan başka
bir şey değil. Ha çıkmışlar, darbe olmamış iyi olmuş, kötü olmuş… Orası
ayrı ama etkisiz hale getirilmiş erleri döverek öldüren, şeriat
isteyen, idam isteyen, Adana’da “Laikler için yaşasın cehennem!” sloganı
atan, hele hele bazı illerimizde kilise taşlayan, Alevi mahallesine
saldıran bu yığınların demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi yok. Bu
insanlara demokrat demek için ya iğrenç bir yalancı olmak ya da çok
aşırı derecede saf olmak lazım. (Aslında “saf” değil başka bir şey
diyecektim; ama hakaret olarak anlaşılabilir. Benimse hakaret kastım yok
o yüzden “saf” diyorum)
İşin çok çok ilginç bir başka kısmı ise
aylardır kalabalıklarda orda burda bombalar patlıyordu, insanlar
ölüyordu. Bu (güya) demokrasi nöbetlerinde ise o kalabalığa rağmen, o
kadar gün sürmesine rağmen bir patlama oldu mu? Olmadı. Demek ki neymiş?
İstenirse tedbir alınıyormuş, istenirse bu olaylar yaşanmıyor,
önlenebiliyormuş. O halde şu artık mokunu çıkardığınız demokrasi
nöbetlerinden sonra da bomba patlamasın lütfen.
Osmaniye’de
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak konuşurken darbeye çok kızan demokrasi
aşığı, duyarlı sevgi pıtırcıkları, “İdam isteröööz!” diye hönkürmüş.
Kaynak da: “Milletin canına, varlığına, istiklaline ve istikbaline
kastetmiş o teröristlerin evet hakkı idamdır” demiş. Hani kıratın
yanında duran ya huyundan ya suyundan derler ya… Yahu insanları bu
şekilde kandırmayı daha düne kadar can ciğer kuzu sarması olduğunuz
Gülen Cemaati mi öğretti size? Diyelim ki yasa değişikliği yaptınız
idamı geri getirdiniz, 15 Temmuz’da bu kalkışmayı yapanları yine
asamazsınız çünkü onların suçu işlediği tarihte yasalarda idam cezası
yok ve hukukta suçlu aleyhine olan değişikliklerde yasa geriye işlemez.
Bunu, meydanları doldurup idam isteyen halk bilmese de siyasetçilerimiz
çok çok iyi bilir. Halkı kandırmayın, eğer milli iradeye çok değer
veriyorsanız eğer halka çok saygılıysanız insanlara sanki darbecileri
asabilecekmişsiniz gibi yalan söylemeyin.
Bir başka garabet
onbinlerce insan tutuklanıyor, azlediliyor, görevden
uzaklaştırılıyorken… Cemaate her istediğini veren, bu yasa dışı terörist
yapılanmaya yardım ve yataklık ettiğini itiraf edenlerin
tutuklanmaması. Cemaatin kandırdığı, iyi niyetinin kurbanı olan
onbinlerce insanın ne günahı var? Bırakın onları da Allah affetsin niye
azlediliyor, tutuklanıyorlar ki? Onlar çok iyi niyetliler, cemaat onları
kandırdıysa bu onların suçu mu?
Sahi yıllardır cemaat devlete
sızarken iktidarda kim vardı? Kim onlara yardımcı oldu da darbe yapacak
bu gücü verdi? Bu darbede suçun ancak ve ancak % 50’si cemaatindi, suçun
% 50’si de onlara her türlü güç ve avantajı sağlayan, devletin her
kademesinde cemaat kadrolaşmasına yardım eden, onları darbe yapacak
konuma getiren AKP’nindir. Şimdi kendi yarattıkları bu Frankenstein’ın
yaptıkları yüzünden ağlayıp sızlanmaya hakları yok.
Askeriyeyi
orduyu da iyice itibarsızlaştırıp, rezil kepaze ettiniz sonunda. Ucuz
kahramanlar gidiyor kışlanın önüne belediye otobüsünü, iş makinesini,
kamyonu park ediyor güya asker çıkmasın diye. Yahu askerin çıkmaya
niyeti varsa sadece tek bir tankı ne iş makinesi durdurabilir ne en
babasından kamyonet. Hatta tanka da gerek yok asker bir bomba sallasın
araçlara tamam. Gerçekten o araçları kışlanın girişine koyduğu için
darbeyi durdurduğunu düşünen birinin ayakkabı numarasıyla IQ seviyesi
birbirine eşittir.
Erdoğan daha iki üç gün öncesine kadar “darbeci,
adi, terbiyesiz herif, sapık, Kandil’le işbirliği yapıyor, paralel
yapıyla işbirliği yapıyor…” dediği Kılıçdaroğlu’nu tutmuş mitinge
çağırıyor. Yahu ayıptır ayıp. Eğer Kılıçdaroğlu gerçekten “adi, sapık,
darbeci” ise gerçekten PKK ile ya da Gülen Cemaati ile işbirliği
yapıyorsa çağırmayacaksın yok yapmıyorsa o zaman bu suçlamalarda
bulunmayacaksın. Haa ama olur da seni kandırdılarsa. Birileri beni
kandırdı, çok safım falan diyorsan yani zaman öyle düşünüyordum ama
yanılmışım, diyorsan da önce kalkıp Kılıçdaroğlu’ndan özür dileyeceksin.
Ayrıca sürekli kandırılıyorsan da istifa edeceksin sana gelen geçen
herkese kan da ülkeyi mahvet diye verilmedi o makam.
Erdoğan’ın
olduğu her mitingde Erdoğan Kılıçdaroğlu diyince amigonun biri yuuh
işaretini verir ve meydandakiler “Yuuuuh!” diye bağırır. Bu sefer ortak
yaptıkları mitingde de sunuculuk görevi yapan adam “Kılıçdaroğlu”
diyince meydanı dolduran robotlaşmış AKP seçmeni yılların alışkanlığıyla
otomatik olarak “Yuuuuh!” diye bağırdı. Sunucu da “Sakın… Bugün
kardeşlik günü” dedi. Yani bugün yok, başka zaman yine yuhalarsın gibi
oldu. Yuhalamasına değil de o gün orada yuhalanmasına bir karşı çıkıştı,
aman ne güzel.
Kimi Kılıçdaroğlu’na mitinge gitti diye ateş
püskürülüyor, kimi ise gitmesi gerekti, doğru yaptı diyor. Garibim
Kılıçdaroğlu da ne yapsa yaranamıyor. CHP ve MHP’yi çağırmak da tam bir
şark kurnazlığı yani. AKP çağırıyor Kılıçdaroğlu, gitse AKP’ye arka
çıkmış olacak, gitmese darbeci olacak. İki ucu b*klu değnek diye buna
derler. Türkiye öyle tuhaf bir durumda ki 14 yıldır berbat giden hiçbir
şeyin sorumluluğunu üzerine almayan bir iktidar var. Her zaman işler
kötüye gidince iktidar bundan dolayı suçlanırdı (ki olması gereken de
budur) ama şimdi her şeyin suçlusu ülkeyi yönetenler değil de muhalefet.
Toplum olarak tuhaf bir hummaya tutulmuş gibiyiz. Bunun detayları ise
başka bir yazının konusu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder