9 Ağustos 2016 Salı

SAMİMİYET Mİ DEDİN?



Ya sen ne şekil bir insansın Demirtaş? Dün kara dediğine bugün ak diyorsun bugün ak dediğine yarın kara diyeceksin ve bir kısım aklı başında seçmen yaptığını yadırgarken bir kısım tuhaf seçmenin de seni alkışlayacak. Üç yıl kadar önce Kazlıçeşme’de bir teyze çıktı ve bir parti lideri için “Ben onun g…nün gılıyım!” dedi hatırlarsanız. Bu müthiş bir tarifti, evet bu ülkede pek çok seçmen oy verdiği ya da peşinden koştuğu liderin g.. kılı. Bu ülkede bir insanın erojen bölge kılı olmak ne kadar da yaygın. Bir g.. kılı önce ait olacağı bir lider g..ü belirler kendine. Sonra da her ne olursa olsun o g..ün sahibine oy verir ne yaparsa yapsın. Velev ki bu lider ülkeyi iç savaşa sürüklesin. İşte bazı g.. kılları senin yaptığın ikiyüzlülüğe rağmen peşinden koşabilir, bunu görmezden gelebilir Demirtaş. Ama maalesef ben görmeden edemeyeceğim. Bir değil iki değil bu kaçıncı yalan! Tamam sana alternatifsizlikten oy verenleri anlıyorum ama bir de her yaptığını her koşulda savunanlar var ya işte onları anlayamıyorum.
Hatırlarsanız Erdoğan, 25 Temmuz’da (kaç)Aksaray’da bir liderler zirvesi tertip etmiş, Yıldırım, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nu saraya çağırmıştı. Erdoğan Demirtaş’ı saraydaki liderler zirvesine davet etmedi diye Demirtaş’ın bir salya sümük ağlamadığı kalmıştı. Hatırlayalım ne demişti: “Bir defa HDP’nin Türkiye’de siyasetten halen dışlanma girişimi ve bir ayrımcılığa girişiminin darbe harekâtı sonrası bile devam ediyor olması çiğliktir, akılsızlıktır… Şimdi bir kez daha HDP’yi dışlayarak, yokmuş gibi davranarak Türk milli mutabakatı, milli cephesi etrafında sorunları çözeceğiz diyorlarsa kendileri bilirler. Ama ben bu yaklaşımın çok yanlış ve eksik olduğunu düşünüyorum… Türkiye’nin sorunlarının çözümüne dair bizim de görüş ve önerilerimiz var. Ama bunlar devlet katında kıymeti harbiye görmüyorsa, toplum katında görüyor. Üzülürüm sadece... Diğer muhalefet partilerinin de bunu içine sindiriyor olması da bence çok tuhaftır. Demokrasi şöleni adı altında gibi toplumun asıl sorun yaşayan kesimlerini temsil eden bir çizginin dışlanıyor olması Türkiye’de sorunların kolay kolay çözüm yoluna girmeyeceğini gösteriyor. Darbeciler; zaten bir ayrımcılık, bir etnik iç çatışma yaratmak istiyor. Bunlar da bunun ekmeğine yağ sürüyorlar.” Evet bunlar Demirtaş’ın saraya çağrılmadığı için sarf ettiği sözler.
Yine HDP İzmir milletvekili Müslüm Doğan diyor ki: “Sayın Cumhurbaşkanı’nın Selahattin Demirtaş’ı oraya çağırması gerekiyordu eğer bir konsensüs sağlanacaksa. Hiçbir şey Sayın Selahattin Demirtaş’ın oraya çağrılmamasına bir gerekçe oluşturulamaz… Eğer bu ülke yeniden inşa edilecekse, tüm partilerin içerisinde olabileceği bir konsensüsle, bir darbe karşıtlığı ve yeni demokrasi, ülkenin ihtiyacı olan daha çok demokrasi birlikte inşa edilmeli, birlikte karar verilmeli…”
Her ne oluyorsa aynı Demirtaş sanki yukarıdaki sözleri kendi söylememiş gibi, hatta sanki Erdoğan kendisini çağırmış da kendi gitmemiş gibi konuşuyor bugün. Demirtaş: “HDP de orada olsaydı hesap veremezdi. Gezi şehitlerine, Uğur Kaymaz’a, Ceylanın gözlerine bakamazdı HDP. Hurşit Külter’e nasıl hesap verebilirdi. HDP Berkin’i unutup Yenikapı’ya gidemezdi. Roboski, Tahir Elçi, HDP olsaydı bunların hesabını soracaktı. HDP Cizre, Sur’u unutup Yenikapı’ya gidemezdi” dedi. Senin ne 17-25 Aralık’a darbe dediğini, ne bugün “şehit” dediğin Gezi eylemcilerine “darbeci” dediğini ne de Erdoğan’ı ayakta alkışladığını unutmadık. Biraz omurgalı ol lütfen.
Bir ifade var ki hele bomba: “Ülkede barış, adalet, özgürlük gerçekleştirmek istiyorsak, bütün partiler samimiyet sınavını kendimize dayatmalıyız.” Buna sonuna kadar katılıyorum ama Demirtaş’a tavsiyem samimiyet testine kendinden başlaması olur.

Hiç yorum yok: