Dünyanın en büyük tımarhanesi
burası. Tam 814.578 km² lik bir alana yayılmış devasa bir tımarhane.
Tımarhanede bugün yine tuhaf şeyler oluyor. Başbakan Yıldırım, Kılıçdaroğlu’nun
belki de şu ana kadar yaptığı en güzel şeyi eleştirirken bakınız ne dedi: “FETÖ'nün ayakta alkışladığı bu yürüyüşün
adımları milletin adımları değildir. Bu bir adalet yürüyüşü değildir, bu bir
gaflet yürüyüşüdür.” FETÖ bu
yürüyüşü ayakta alkışlar mı alkışlamaz mı orasını bilemem; işin o kısmı CHP’nin
ya da Kılıçdaroğlu’nun sorunu değil kim alkışlıyorsa onun sorunudur. FETÖ kimi
alkışlıyor bilemem ama kimin FETÖ’yü alkışladığını çok iyi bilirim. Eğer
Yıldırım eleştirinde zerre kadar samimi isen FETÖ’nün alkışladıklarına değil
dön de FETÖ’yü alkışlayanlara bak. Mesela lideriniz Erdoğan’a, mesela adalet
bakanınız Bozdağ’a bak haa bir de unutmadan arada dönüp aynaya da baksan fena
olmaz.
Başbakan Yıldırım’a sanırım
sıcaklar dokunmuş ve aşırı derecede bir unutkanlık hasıl olmuş. Üzülmeye gerek
yok ben şimdi unuttuklarını bir bir hatırlatayım. Bir kere o örgütün adı FETÖ
değil MUHETÖ’dür. Yıllar yılı Gülen’e Muhterem Hoca Efendi demediniz mi; şimdi
onun her yere yerleştirdiğiniz kadrolarına FETÖ (Fethullahçı Terör Örgütü)
demeye utanmıyor musunuz? MUHETÖ (Muhterem Hoca Efendi Terör Örgütü) diyin de
biraz tutarlı olun bari. Onun ne sizi ne de başkasını kandırmadığını hepimiz
biliyoruz. 1999’da ortaya çıkan görüntülerde Gülen (Sizin deyiminizle “Muhterem
Hoca Efendi”) her yerde kadrolaşıp devleti ele geçirme planından bahsediyordu
ki zaten o görüntüler ortaya çıkınca ABD’ye kaçmak zorunda kaldı. Yine 1999
yılında şubat ayında Fethullah Gülen’in yandaşları Özbekistan’da başarısız bir
darbe girişiminde bulundu. Yani darbeci olduğunu da tüm dünya biliyordu ve siz
de çok iyi biliyordunuz, görmüştünüz. Bütün foya meydana çıktığında yıl kaç?
1999… Peki siz ne zaman kavga etmeye başladınız 2013. Arada kaç yıl var? 14 yıl…
14 yıldır siz bu Türkiye’yi ele geçirmeye çalıştığı bilinen, darbeci olduğu da alemce
bilinen adamın elini eteğini öptünüz. Sürekli adından övgüyle bahsettiniz, her
yaptığını ayakta alkışladınız. Can ciğer kuzu sarmasıydınız ama 2013’te gücü
paylaşamadınız ve kavgaya tutuştunuz hepsi bu.
İlginç bir şekilde Yıldırım “Biz
20 bin kilometre yol yaptık” da demiş. Gerçi aynı başbakan “Dört
milyar fidan diktik” gibi uçuk kaçık açıklamalar yaparken artık 20 bin
kilometre yol da inandırıcı gelmiyor ya… Diyelim ki 20 bin kilometre yol yaptın
yahu o yolları senin hanımın bileziklerini bozdurup mu yaptın? Vatandaştan
çıkmadı mı parası, kimin parasıyla kime ağalık yapıyorsunuz siz? Hem Allah
aşkına yol yapmakla köprü yapmakla övünülür mü? Yahu tabii ki bir iktidar yol
yapacak köprü yapacak. Arada vatandaşlarına iş sahası açacak, atanamayan
öğretmen diye bir saçmalık yaratmayacak, onlarca işsiz üniversite mezununun
intihar etmesi karşısında bir şeyler yapacak… Değil mi yani? Yaptığınız yollar
karın doyurmuyor maalesef. Kıçına bir don almaktan aciz, karnı gurul gurul
guruldayan aç birine git yanında korumaların yokken “Ben 20 bin kilometre yol
yaptım” de acaba tepkisi ne olur çok merak ediyorum. Ayrıca yolu köprüyü düzgün
de yapsanız içim yanmayacak. Osmangazi Köprüsü'nde günlük 40 bin araç geçiş
garantisi verdiniz, gel gör ki mart ve nisan aylarında günlük ortalama 14 bin
araç geçiş yaptı. Osmangazi Köprüsü için yılın ilk 4 ayı için Hazine'nin
işletmeci firmaya ödeyeceği tutarın ise 585 milyon 200 bin TL. Böyle
giderse zarar köprünün maliyetinin bile üstüne çıkacak. Yani köprüyü
kullanan kullanmayan herkes çalışıp didinip bu firmalara para ödüyor. Daha
neyin kafası bu, milleti soyup soğana çevirmekle mi övünüyorsunuz?
Avrupa’da hükümetler işsiz
vatandaşlarına maaş bağlayıp onları açlığa sefalete mankum etmiyorken siz
çıkardığınız torba yasalarla işsiz vatandaşlarınızı haraca bağladınız. Hem iş
olanağı yaratma, vatandaşına iş verme hem de sonra kalk bir de üstüne sen
işsizsin o zaman ayda şu kadar SGK primi öde diyip kendi beceriksizliğin
nedeniyle vatandaşına ceza ver. Bunu akıl, izan, insaf kabul eder mi? Bütün bu
saçmalıklar bir yana Yıldırım altın vuruşu şu sözlerle yapıyor: “Gel bu sevdadan vazgeç, adaletin aranacağı
yer yollar değildir, meclistir mahkemelerdir.” Yahu el insaf! Geçen sene
insanları adalet için demokrasi için yola çağıran, yollara döken siz değil
miydiniz? Allah aklımıza mukayet olsun. Bu tımarhanede daha ne acayiplikler ne
garabetler göreceğiz bilemiyorum. İnşallah akıl sağlığımıza bir halel gelmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder