Son birkaç gündür gündem AKP’li
birinin sözleri, Ayhan Oğan sizin de bildiğiniz gibi “Şimdi biz yeni bir devlet kuruyoruz, beğenin beğenmeyin bu yeni
devletin kurucu lideri Tayyip Erdoğan’dır” dedi. Binali Yıldırım güya bu
konuşmadan haberi yokmuş gibi davrandı. Aslında belki de gerçekten haberi yoktu.
Çanakkale’deki köprüyle ilgili konuşurken “Çanakkale
geçilmez dediler. Ama şimdi Çanakkale dünyanın en uzun körüsüyle geçilecek”[1] diyen,
Çanakkale Savaşı’nın 1920’de yapıldığını zanneden [2]
hatta ve hatta yazı yazmayı bile zor beceren [3]
Binali Yıldırım’ın belki bundan da haberi yoktu. Sürekli küfreden, en ufak bir eleştiri
karşısında sinir krizi geçiren bir cumhurbaşkanı, tüm dünyayla kavga eden bir
cumhurbaşkanı ve yazı yazmayı beceremeyen, ülkenin tarihinden habersiz bir
başbakan… Ve Batı bizi kıskanıyor. Neyse bunlar ayrı mesele, bunlar bir kenarda
dursun, asıl konuşmak istediğim Oğan’ın sözleri ve o sözlere gelen tepkiler.
Oğan’ın sözleri epey tepki aldı.
Yıldırım’dan ve Erdoğan’dan açıklama beklendi onlar da Oğan’ın sözleri münferit
bir olaymış gibi davrandı. İyi hoş da Oğan herhangi bir AKP’li değil ki Oğan AKP
Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyesi ve aynı zamanda Sivil Alan Platformu
Başkanı. Yani? Yani Oğan’ın sözleri hiç de münferit ve sadece şahsını bağlayan
sözler değil, Oğan orada AKP adına konuşuyor. Sadece vakitsiz öten bir horoz
durumuna düştü. Milleti salak yerine koymayın. Şimdi eğer gerçekten bir plan
varsa, devletin yapısıyla oynanıyorsa çıkıp da bunu yapanların “Evet canım biz tüm sistemi değiştireceğiz.
Daha bunlar ne ki… Az daha bekleyin topunuzun anasını laciverte boyayacağız”
diyeceğini mi zannediyorsunuz? Tabii ki hiç kimse Oğan’ın yanında durmayacak,
tabii ki bu konuşmanın münferit olduğunu iddia edecekler. Ama onlar bunu dedi
diye durum böyle olmuyor. Gülen de ısrarla “Darbenin
benimle bir alakası yok” diyor. O halde şimdi Gülen’e de mi inanacağız?
Eğer başka biri yeni devlet
kuruyoruz, bunun kurucusu x kişisidir deseydi. Bu x’in yerine Erdoğan dışında
şu an yaşayan liderlerden istediğiniz bir isim getirin. Kılıçdaroğlu olabilir,
Demirtaş olabilir ya da başka bir isim olabilir. İstediğiniz herhangi bir ismi
getirin ama o isim Erdoğan olmasın. O sözü söyleyenin canına okurlar, yargılarlar,
hapse atarlar. Eğer bu sözler gerçekten Oğan’ın kendi sözleriyse ve AKP’yi
bağlamıyorsa o zaman Oğan da yargılanmalı. Yargılanacak mı? Peki o halde
Oğan’ın bu sözleri münferit mi?
Hiç kimse rejimi değiştireceğim
diye haber vermez. Güçlü ve laik bir ülkeydi İran, insanlar özgürce yaşıyordu.
Mollalar İran’da “Biz İslam cumhuriyeti
kuracağız. Şeriat getireceğiz” demediler. Ama bunu yaptılar. Burada T.C.de,
15 Temmuz’dan önce ordu içindeki klik de “Biz
üç beş kişiyle tarihin gördüğü en salak darbe girişiminde bulunacağız”
demedi ama bunu yaptı. O halde siz şimdi ülkeyi, rejimi değiştirmeye
uğraşanların bunu söyleyeceğini mi zannediyorsunuz? Bakın şort giyinen, mini
etek giyinen kadınlar dayak yiyor, taciz ediliyor. İçki içmeden sigara içmeye,
ayranın milli içki olup olmamasından sezaryenle doğuma aklınıza gelebilecek her
konuda konuşan, kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalamayacağından, evli
çiftlerin yapacağı çocuk sayısından, cinsel ilişkide doğum kontrolünden
bahseden reis, çıkıp da “Yapmayın,
insanların giyim kuşamına karışmayın” diyor mu? Demiyor. Yani bunları
zımnen onaylıyor. Bu saldırıları onaylamak için saldırgana illa da “Oh iyi ettin, eline sağlık” demek
gerekmiyor ki. Bu şekilde sessiz kalarak da onaylayabilirsiniz ve “iyi ettin” dediğiniz takdirde alacağınız
tepkiyi almazsınız. Aynı reis Gezi Parkı protestoları sırasında “Başörtülü bacımı taciz ettiler” diye
haykırıyordu oysa bu bir yalandı, görüntüler ortaya çıktı. Şimdi reis neden
aynı cevvallikle “Şortlu bacımı taciz
ettiler” demiyor? Madem bu ülkenin ferdi olan kadınlar senin bacın
başörtülüsü de bacın olacak, mini eteklisi de ya da ikisi de bacın olmayacak.
Değil mi ki sen bu ülkeyi yöneteceksin farklılıklara herkesten çok tahammülün
olacak; değil mi ki sen bu ülkenin başısın ve ülkenin birliğini temsil
ediyorsun farklı tarzda yaşayan insanlara en çok senin tahammülün olacak. Biz
tüm yaptıklarına rağmen hakaretlerine, tüm dünyayla kavga etmene, yaptığın
tuhaf projelerle ( köprüler ) ülkeye zarar ettirmene, AKP’li dört bakanı yargılatmamana,
orda burda kadrolaşmana, cemaate her istediğini vermene, orda burda ağaç kesip
doğa katliamı yapmana rağmen sana tahammül ediyoruz o zaman sen de bize
tahammül edeceksin.
Çoğumuzun bildiği bir bilgiyi
tekrar vereyim. Kurbağayı sıcak su dolu bir tencereye atın, kurbağa sıçrar ve
kurtulur. Ama su oda sıcaklığında olursa ve kısık bir ateşte çok yavaş
ısıtılırsa kurbağa bunu farketmez yavaş yavaş sıcaklık yükselir ve su
kaynadığında artık çok geçtir, kurbağa haşlanarak ölür.
Bir kere rejim değişikliği öyle
akşam yattım, sabah kalktım baktım ki rejim değişmiş şeklinde olmaz. Nasıl mı olur?
Önce bir sürü okul imam hatibe dönüştürülür ve yavaş yavaş karma eğitimin
ortadan kaldırılmasına girişilir, çocuklara Arapça öğretilmeye başlanır. Dindar
nesil yetiştireceğiz, denilerek kendi din anlayışı tüm topluma dayatılır. Sağda
solda kadınlar giyim kuşamı yüzünden şiddete uğrarken taciz edilirken susulur.
Ayran reklemında ineğin memesinden tahrik olan sapıklar reklamı yasaklar ( şaka
yapmıyorum ), iktidar cenahından biri çıkar “Karma eğitimi kaldıracağız” der tepkiler yükselince onun şahsi
görüşüdür, derler. Bir başkası kalkar bütün okulları imam hatibe çevirmekten
bahseder. Ama ilginç bir şekilde bu kişinin torunu imamhatipte değil Fransız
Lisesi’nde okumaktadır. Profesör olmuş bir hayvan oğlu hayvan TV’ye çıkar “Namaz kılmayanlar hayvandır” der. Bir
başka denge yoksunu “Çalışan kadın
fuhuşa hazırlık yapmaktadır” der ama kendisinin kızı çalışmaktadır. Bir
gazetecinin Sizin de kızınız çalışıyor, lafına delirir. Bir başkası Erasmus
değişim programına “Erasmus değil orgazmus” der ve öğrencilerin birbirini
becermek için Erasmus programından faydalandığını iddia eder. Ama ilginç bir
şekilde bu kişi de kızını Erasmus programıyla yurtdışına göndermiştir. Haydi neyse
kızın günahı yok, bir şey demiyeyim. Bir devlet adamı çıkar seçim meydanlarında
rakibine “Alevi olduğunu söylesene”
der. Birtakım tarikatlar, cemaatler, şıhlar… devletle iç içe geçmiştir. Seslenmezsiniz,
seslenmezsiniz, seslenmezsiniz… Bir gün gelir seslenEmezsiniz. Bir bakarsınız
ki Atı alan Üsküdar’ı geçmiş. İşte
böyle olur rejim değişikliği. Her şey tedrici, yani yavaş yavaş olur. Türkiye
zaten şu an bir değişim geçiriyor, Oğan bunu söylesin ya da söylemesin hiç
önemli değil.
Peki bu rejim değişikliği iyi mi
olur kötü mü olur? Bu soruya şöyle bir cevap vereyim: Hiç Norveç’te, İsviçre’de,
Danimarka’da, Hollanda’da, Avustralya’da doğup da Afganistan’a, Suudi
Arabistan’a, İran’a gitmek için canını tehlikeye atan var mı? Hiç Avrupa’dan
Ortadoğu’ya kaçan mülteciler Ege’de boğuluyor mu? O halde şimdi Avrupa’ya mı
benzemek istemeliyiz yoksa İran’a mı?
[1] http://www.sozcu.com.tr/2017/gundem/binali-yildirimin-canakkale-simdi-gecilecek-sozleri-sosyal-medyayi-salladi-1700313/
[2] http://www.gazetevatan.com/basbakan-yildirim-yok-olacaklar--1085004-gundem/
[3] http://gazetekarinca.com/2017/06/yildirim-yine-imla-hatasi-yapti-oldum-olasi-bu-yumusak-gyi-anlayamadim/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder