2 Ekim 2011 Pazar

SAHTE KELEBEKLER

Devletlü padişahımız Erdoğan’ın Sadrazamı Hazreti Bülent Arınç, Uludağ Üniversitesi’nde bir açılış konuşması yapmış. 13 öğrenci “AKP, üniversiteyi, ülkeyi, sokağı özgür bırak” pankartı açmış. Ve 13 öğrenci polis tarafından gözaltına alınmış. Arınç konuşmasına başlarken slogan atmak isteyen 3 kişi de üniversitenin özel güvenlik görevlileri ve sivil polisler tarafından gözaltına alınıyor. Aslında bu yapılanlar hukuka aykırı, protestocu salon dışına çıkarılır tamam ama; gözaltına alınması hukuki değildir. Gerçi vatandaşların anayasayla koruma altına alınmış yürüyüş, protesto haklarını kullandıkları için anayasaya ve evrensel hukuka aykırı bir şekilde yaka paça gözaltına alınmaları, dayak yemeleri zaten AKP ile başlamadı. Bu devlet geleneğimizde var. Ama AKP bu konuda rekor kırdı. Hiçbir siyasi parti bu derece tiranlaşıp muhalefet üzerinde böyle terör estirmedi. Öğrenciler gene gözaltına alındı. Buraya kadar anormal bir şey yok, alışkınız. Her şey normal, pekiyi anormal olan ne?

Anormal olan şu ki Arınç tam bir sevgi pıtırcığı gibi konuştu: “Bunları doğal buluyorum ve üzülmüyorum. Eleştiri yapılması doğal… Herkes hakkını arayabilir… Herkes herkesi beğenmek zorunda değil. Herkesin tavrını ortaya koyması normal.” Aman ne hoş ne güzel… İyi de Arınç bu milleti salak yerine koymaya senin ne hakkın var? Madem protesto gösterisi normal, madem bunu doğal karşılıyorsun neden onları gözaltına alan polislere “Bırakın onları şikayetçi değilim.” demiyorsun? Daha ne kadar gözümüzün içine baka baka salak yerine konulacağız. Eğer senin karşıt fikirlere tahammülün olsa, içinde zerre kadar insan sevgisi olsa Arınç, bu samimiyetsiz ve boş sözleri söyleyeceğine onların gözaltına alınmalarına engel olurdun. O cıvıl cıvıl rengarenk kanatlarını çırpan bir sevgi kelebeği görünümüne bürünüp, sevgi pıtırcığı tavırlarınla gözlerimizi yaşartacağına gözaltına alınmalarına engel olsaydın ya güzel kelebek.

Biz zaten Arınç’ın vatandaşlara saygısını daha evvelden de gördük. “Seçimden sonra uğramazsınız ama” diyen bir çiftçiye “Öyle bilmem nerelerden çıkar gibi laf etme. Ben senin gibi yalancı somun pehlivanı değilim.” demişti. Artık Arınç somun pehlivanı mıdır, pide pehlivanı mıdır orasını bilmem ama şunu bilirim “Bilmem nereden çıkar gibi” deyiminin sansürsüz hali şudur: “yırtık dondan fırlar gibi”. Yani Arınç kendisini eleştiren bir çiftçiyi erekte olmuş penise benzetiyor. Bu, değil bir devlet adamının sıradan biri bile olsa yaşlı başlı birinin ağzına ne kadar yakışıyor takdiri size bırakıyorum. Arınç bir başka zaman da bir gazetecinin sorusuna “Ulan şeyini şey ettiğimin şeyi…” diyerek de seviyesini ve terbiyesini ortaya koymuştu. Bunlar ilk aklıma gelenler tabii, Arınç’ın yaptığı türlü güzelliklerin tamamını saymaya kalksam sitenin database'i yetmez.

Sadrazam bunları yaparken kimden feyiz alıyor acaba? Tabii ki Devletlu Hazreti Erdoğan’dan hani şu “Anamız ağladı.” diyen çiftçiye gayet rahat bir şekilde “Ananı al.” Diyen Erdoğan’dan bahsediyorum. Erdoğan bir mitingde siyasi rakiplerine çatarken “Dahasını da söylerdim de terbiyem müsait değil.” diyordu. Fazla zorlamayın Erdoğan bu millet sizin hakkınızda yeteri kadar fikir sahibi. Hiç kendinizi yormanıza gerek yok. Bir ara küçükken babamın önünde ağzımdan bir küfür çıkmıştı, o da ana avrat küfrü değil, kimseye “ananı al” falan dememiştim normal bir küfürdü ama “Ulan terbiyesiz!” diye bağıran babamın sert tokadı suratımda patlayınca öğrendim ki ananın babanın önünde küfredilmez, hele anaya babaya hiç küfredilmez! Neyse son olarak şunu diyeyim “dahasını söylemeye terbiyenizin müsait olmaması” çok güzel bir şey Erdoğan. En azından bazı şeyleri söylemeye hâlâ terbiyeniz müsait değilmiş. Bu da güzel bir şey.

Hiç yorum yok: