Ne buyurmuş Başmüzakereci: "Ben özellikle bu eylemlere bugün destek veren tüm vatandaşlarımızdan rica ediyorum. Lütfen evlerine dönsünler. Şu saatten sonra orada bulunan her kişiyi devlet maalesef terör örgütünün mensubu olarak değerlendirmek zorunda kalacaktır." Bunlar Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın sözleri.
Açıklama tehditkâr ve sevimsiz olmasının yanında dürüstçe de değil. Neden mi eğer Bağış “Şu saatten sonra orada bulunan her kişiyi devlet maalesef terör örgütünün mensubu olarak değerlendirecektir.” deseydi. Bu açıklama yine sevimsiz ve tehditkâr olurdu; ama en azından dürüst bir açıklama olurdu. Bağış “değerlendirmek zorunda kalacaktır." Diyerek duruma bir zorunluluk atfediyor oysa böyle bir mecburiyetin olmadığını, göstericilerin terörist olmadığını, hatta bir AB ülkesinde göstericilere kalkıp da terörist diyebilen bir bakanın o koltukta oturamayacağını herkesten iyi bilen biridir AB Bakanı. Türkiye AB’ye üye olsaydı sanıyor musunuz ki Bağış bu şekilde konuşabilecekti?
Mısır’da, Libya’da, Suriye’de sokaklarda polisle çatışan düzeni yıkmak isteyenler “hak arayan mazlum halk”ken Türkiye’de hiçbir yere, hiç kimseye zarar vermeden sadece bir parkta oturan ya da yürüyen insanlar nasıl “terörist” oluyor akıl alır gibi değil. Kendine “Özgür Suriye Ordusu” diyen katiller topluluğuna oluk gibi para akıtıyorsunuz BBC Türkiye’deki bomba eğitimi aldıkları üssü ortaya çıkardı. Bir devlet binasını ele geçirince oradaki masum devlet memurlarını damdan atarak öldüren, hatta zaman zaman ölülerin üstüne kurşun sıkan ölenlerin üstünde tepinen bu katillere, yaratıklara destek çıkıyorsunuz. Ama yakıp yıkmayan, etrafı tahrip etmeyen, insanlara saldırmayan kendi halkınıza yapmadığınızı bırakmıyorsunuz. Tazyikli suları sıkıyorsunuz ki suya maruz kalan birinin “canım yanıyor, ne var bu suda” diyişi hâlâ kulaklarımızda. Belki de suya asit katıyorsunuz. Sizden her şey beklenir. Neden mi? İnsanları hedef alarak kafasına gaz bombası atıyorsunuz. Olayların ilk iki haftasında yani 31 Mayıs’tan 14 Haziran’a kadar 4 vatandaş öldü, beş kişi eksiğiyle 7500 kişi (7495 kişi) yaralandı, 91 kişi beyin travması geçirdi, 10 kişi gözünü kaybetti. Kendi halkından bu kadar korkan bir hükümetsiniz işte. Vatandaşın ödediği vergiler vatandaşa yol, su, elektrik olarak değil gaz, cop ve işkence olarak geri dönüyor. Terörün anlamı “yıldırı” terörist ise “yıldırıcı” şimdi bu gezi parkı olaylarında şiddete başvurarak karşı tarafı yıldırmaya yeltenen kim? TDK’nin açıklamasına göre terörist olan güvenlik güçlerini halka saldırtan Hükümet mi yoksa kimseye saldırmayan halk mı? Tedhişi terörü yapan kim?
Olayların bir de ekonomik faturası var. AKP iş başına geldiğinden beri O panzerlere (son zamanlardaki adıyla TOMA’lara), gaz bombalarına, o sulara, polislerin ulaşımına, yaralıların tedavilerine harcanan para ile neler neler yapılırdı, bir düşünün. O harcamalar düzgün bir yere gitse ülke ihya olurdu yahu.
Erdoğan bunları faiz lobisi yapıyor vs. diyor. Zaten bunu kimse ciddiye almıyor ama şunu da söyleyeyim ki bir başbakanın bunu söylemesi korkunç bir şey. Eğer bu yalansa zaten Başbakan’ın halkına yalan söylemesi korkunç bir şey. Yok eğer doğruysa demezler mi o zaman: “Be adam 10 yıldır ülkeyi yöneten sensin. O zaman faiz lobisine de bu gücü sen verdin.” diye?
Erdoğan korkuyor ve korktukça da “Camide bira içtiler, başörtülüleri taciz ettiler, arkalarında faiz lobisi var” diye gerçek dışı şeyler söylüyor. Artık bunlara halkın karnı tok. Artık şunu bil ki bu ülke senin istediğin gibi at oynatacağın bir yer değil! Korku imparatorluğunun sonu yaklaştı belli ki senin korkun da halkın senden korkmaması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder