5 Şubat 2014 Çarşamba

KESER DÖNER, SAP DÖNER; GÜN GELİR HESAP DÖNER

Erdoğan tutturmuş bir “paralel yapı” gidiyor. Aşk olsun tutabilene. Lafa gelince vatanperverliği hiç kimseye bırakmayan Erdoğan şaşırtıcı olmayan bir şekilde yine Türkiye’yi, yargıyı vs. Almanya’ya şikayet etti. Yahu sana tutumuna eleştiride bulunan bir iş adamını çok rahat “vatan haini” ilan ediyorsun ama sen ülkeni Avrupa’ya şikayet ederken vatan haini olmuyorsun. Bunu başka biri yaparsa “vatan hainliği” Erdoğan yaparsa değil. Ayrıca artık birileri Erdoğan’a 11 yıldır tek başına iktidarda olduğunu ve her şeyden şikayet etmeye hiç de hakkının olmadığını hatırlatsa iyi olur. Arkadaş sen 11 yıldır burada değil de Patagonya’da mı iktidardın? Çok fazla geriye gitmeye gerek yok. 2010 referandumundan sonra yargıya istediğin adamları yerleştirtmedin mi? Şimdi bu tasfiye neyin nesi? Savcı Öz’e şimdi olmayacak ithamlarda bulunuyorsun “O savcı dürüst değil” diyorsun. O zaman sen Ergenekon soruşturmalarını dürüst olmayan bir savcıya verdin. Akıl alır gibi değil. Danışmanın yargıdaki “paralel yapı”nın “orduya kumpas kurduğunu” söyledi. Sen de yeniden yargılanmayı gündeme getirip ona hak verdin. İyi de orduya kumpas kurulurken aklın neredeydi? Berlin’deki Alman Dış Politika Cemiyeti’nde konuşan Erdoğan, yine paralel yapı vs. dedi bir yabancı gazeteci Erdoğan’a: “Acaba şu anda mustarip olduğunuz ve karşı durduğunuz, hem yargı hem emniyette olan bu sistemi hükümet olarak siz kurmadınız mı?” dedi. “Türkiye’de mafya çete ayağını çökerten bir iktidarız biz. Daha sonra da bu tür örgütlenme ortaya çıktı. Nereden çıkarsa çıksın...” dedi. Eh yani biz de “He ya önceden müttefiktik, şimdi aramız bozuldu” demesini beklemiyorduk. Ama bu yapıyı Erdoğan kendi kurduğunu daha iki ay önce şu sözleriyle itiraf etti: "Cemaat mensupları bugüne kadar bana ne getirdi de geri gönderdim" Şimdi biz hangi Erdoğan’a inanacağız? Demek kavga etmeden önce cemaatin her istediğini yapıyordun. Yani bu “Haşhaşileri”, “sinsi virüsleri”, bu “karanlık örgüt”ü bu “paralel yapı”yı başımıza sen musallat ettin. Merkel Gezi parkı olayları sırasında yaşanan vahşeti hatırlattı ve “Protesto bir temel haktır.” Dedi. Bir gazetecinin de sorusu üzerine Erdoğan Gezi olaylarından bahsetmek yerine ilginç bir cevap verdi: “Siz Frankfurt’taki, Hamburg’daki eylemler yaşandı. Bizim polisimizle mukayese edilemeyecek şekilde görüntüler yaşandı. Bu görüntüler benim elimde var. Bunları nereye koyacaksınız?” Bu ne demek? “Evet ben vahşet yaptım, terör estirdim ama sen de yapıyorsun.” Demek değilse Allah aşkına bu ne demek? Haydi doğru olsa neyse diyeceğim. Doğru da değil Almanya’daki eylemlerde kaç kişi öldü? 10’dan fazla kişinin gözü mü çıktı? Yaklaşık yüz kişi beyin travması mı geçirdi? Binlerce kişi yaralandı mı? Hâlâ hastanede yatan var mı? Merkel sürekli nefret propagandası yapınca eli satırlı hayvanlar göstericilere saldırdı mı? Polis gaz kapsülünü insanların kafasına nişan alıp mı ateşledi. Bir iki metre ileride duran kişiyi tabancasıyla vurup öldürdü mü? Merkel göstericilere “Çapulcu, kemirgen…” şeklinde hakaret etti mi? “Komşunuzu ispiyonlayın, dava açın” dedi mi? Kısacası Almanya’daki olaylarla buradakileri birbirine benzetmek için herhalde bayağı bir yetenekli olmak lâzım. Bir katılımcının “Serbest çalışan bir medya önemli değil mi? En fazla tutuklu bulunan gazeteci Türkiye’de görünüyor” sözü üzerine Erdoğan “Türkiye’de, normal basın mensubu parmak sayılarını geçmez. Diğerleri, büyük bir çoğunluğu terör örgütleriyle ya silah yakalatmıştır ya eylem hareketindedir.” Dedi. Allah aşkına AKP iktidarı sırasında hapse giren, tutuklanan gazetecilerden hangisi bir yeri bombalamış ya da adam öldürmüş, Erdoğan bir isim de verebilir mi? Bakın Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde ne yazmış: BAŞBAKAN Erdoğan’la Alman Dış Politika Enstitüsü’ndeki konuşmadan sonra sohbet ediyoruz. Aramızda şöyle kısa bir konuşma geçiyor: Sayın Başbakan çok iyi görünüyorsunuz. “Bunca saldırıya rağmen hâlâ iyi görünüyorsam şanslıyız demektir.” Yumuşak bir üslupla konuştunuz. Böyle konuşunca daha güzel ve etkili oluyor. “Ben hep böyle konuşuyorum ama anlamıyorlar.” Aceba Başbakan’ın Türkiye’de hoşuna gitmeyen soru soran muhabirlere fırça atan bir ikiz kardeşi mi var? Burda hoşuna gitmeyen sorulara esip gürleyen, gazetecileri azarlayan Erdoğan Avrupa’da aynısını tabii ki yap(a)mıyor. Orası Almanya orda biraz sıkar. Orda bir Başbakan yardımcısı bir gazeteciye meslek icabı sorduğu sorusu üzerine “Ulan şeyini şey ettiğim” dese ya da bir başka Başbakan yardımcısı soru soran bir gazeteciye “Ebeni öperim” dese. Merkel gazetecileri azarlasa siyasi hayatı biter. İnsan içine çıkamaz. Ama burda yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor. Hele dur bakalım, Kaddafi de, Saddam da otokrattı, onlar da tek adamdı. Ama ne oldu, onları oraya çıkaran halk indirmesini de bildi. Ayakkabı kutularının da, çelik kasaların, para sayma makinalarının hesabını da, Deniz Feneri’nin hesabını da soracağız elbet. Bakalım o zaman esip gürleyebilecek misiniz?

Hiç yorum yok: