10 Temmuz 2014 Perşembe

ŞEREFSİZLİĞE HAYIR! ONUR VE HAYSİYETE DAVET

Bu yıla kadar hiç kimseyi siyasi görüşü ya da sempati duyduğu parti yüzünden “alçak” ya da “aşağılık” olarak görmemiştim. Her görüşten insanla arkadaş olunabileceğini insanların görüşünün değiştirilebileceğini, siyasi görüşlerinin onların insan olarak değerini ortaya koyamayacağını insanın bana tamamen zıt bir oluşumu da desteklese “şerefli ve haysiyetli” olabileceğini hiç aklımdan çıkarmadım.
Çünkü bugüne değin devir devran böyle değildi. Eğer birine hırsızlık isnat ediliyorsa ve insanlar buna rağmen onu destekliyorsa insanlar bu hırsızlık olayına inanmadığı için onu desteklerdi. Hiç kimse kabak gibi görünen hırsızlığa bakıp da “Olsun o çalıyorsa da çalsın. Helal olsun.” diye saçmalamıyordu. 17 Aralık’ta tam bir “Takke düştü kel göründü” olayı yaşandı. Ses kasetleri, rüşvet skandalları bir bir ortaya çıktı. Bir banka görevlisinin evinden ayakkabı kutuları içinde balya balya paralar çıktı. Bir bakan oğlunun evinden deste deste para, altı çelik kasa ve para sayma makinesi çıktı. Bakan bey (Muammer Güler) bir hafta boyunca sus pus oldu. Bir hafta konuşmayan bakan, bir hafta sonra çıkıp dedi ki oğlum masum o parayı villa satıp kazandı ben bunu belgeleriyle ispatlayacağım. Gerçi bunu yapsaydı bile bir hafta neden sustun o zaman denirdi ama o bunu yapmadı. Hâlâ bekliyoruz 7 aydır ispatlayacak bir türlü ispatlayamadı. Başbakan oğlunun ifadeye çağrılması üzerine yasalara karşı geldi önce oğlunu göndermedi. Sonra binlerce polisin onlarca savcının yeri değiştirildi, görevden almalar, şunlar bunlar, yandaşları görevlendirmeler derken soruşturma engellendi, sanıklar korundu ve Bilal oğlan göstermelik bir ifade verdi. Tek skandal bu olsa yine iyi. Bilal oğlan, Okçular Tekkesi’nin bahçesinde de ok atma talimi yaparken skandal bir konuşma açık mikrofona takılmıştı. Konuşmada Bilal Erdoğan’ın “Projede havuz var mı” sorusuna Ali Haydar Yılmaz, “Kentsel dönüşümden bize de bir şey düşerse” şeklinde yanıt vermişti. Kentsel dönüşümden kendisine düşen rant karşılığı yaptıracak havuzu. Ne güzel, bu pazarlık ortaya çıktı ve hiçbir şey olmamış gibi kimse hesap soramadı. Dahası var. Çağlayan işte saatin faturası, diye Rıza Zarrab’ın kendisine aldığı saatin (güya) faturasını sallamıştı ya meclis kürsüsüsünden saati satan firmaya sordu gazeteciler fatura sahte çıktı. Bütün bu delillerden sonra ne lazım acaba birilerinin çıkıp “Ben rüşvet aldım, haram yedim, hırsızlık yaptım” demesini mi bekliyordunuz? Aslında bazı kişilerin pek de masum olmadığını hepimiz biliyoruz.
İşte bende insanın kişiliği, kişilik olarak dürüstlüğü ve siyasi görüşleri ile ilgili olarak ilk kırılma noktası bu oldu. İkinci kırılma noktası ise Soma Katliamı. 500’e yakın işçinin öldürüldüğü bu toplu katliamın failleri faciadan iki hafta evvel Meclis’te komisyon kurulması ve Soma ile ilgili önlemler alınmasını öneren teklifi reddettiler. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı da, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da, Başbakan da en ufak bir ceza almayı bırak soruşturulmadı bile. Hatta Başbakan kalktı İngiltere’de iki yüz yıl önce de işçiler ölüyordu canım kader işte, gibi insanın kanını donduran açıklamalar yaptı. İktidarın bu katliamdaki sorumluluğunu vurgulayan herkes bir anda hedef tahtasına oturtuldu “Acıya siyaset karıştırmayın, ölüm üzerinden siyaset yapmayın” gibi akıl almaz laflarla durum tam tersine çevrildi. Oysa ölüm üzerinden siyaset yapılmıyordu, tam tersine birilerinin yaptığı siyaset ölümlere neden oluyordu. Dilsiz şeytanlar ise sorumluları işaret edenlere utanmadan saldırıyor ve “Ölüm üzerinden siyaset yapmayın” diyerek herkesi dilsiz şeytan olmaya davet ediyordu.
İşte Soma’da da durum ortada, sorumlular ortada o halde şu saatten sonra yapılacak iki şey var ya namuslusun toplu katliamlara ve hırsızlığa karşı çıkarsın ya da aşağılık, şerefsiz, beş para etmez, vicdanının son kırıntılarını da kaldırıp kendi eliyle kenefe atmış bir mikropsun cinayette de, hırsızlıkta da pislikleri canla başla savunursun. Şimdi herkes vicdanının sesini dinlesin ve hırsızı, katili koruyanlar ne kadar aşağılık olduklarını önce kendilerine itiraf etsin.

Hiç yorum yok: