Sevgili arkadaşlar, bazılarının
bir süredir en iğrenç ve en kepaze şekilde seçimi boykot edenlere saldırdığına
şahit oluyoruz. “Gaflet uykusundalar” , “Karanlık günlerin vebali onların
boynuna” gibi komik bile diyemeyeceğim aptalca ifadeler bir yana (Burda
insanlara değil kullandıkları dile aptalca dediğime dikkatinizi çekerim.
Karşımdaki güruh saldırsa da ben –şimdilik- saldırgan bir dil kullanmak
istemiyorum) Bazıları “…na koyim onların”, “beynine ..çtıklarım” gibi şeref ve
haysiyet yoksunu olduklarını belgeleyecek tarzda konuşarak seçim sonuçları
açıklandığından beri küfredip durmakta. İğrenç hakaretlerini ortalığa saçıp
döken, ne kadar vatansever olduğunu etrafa küfür ve pislik saçarak ispatlamaya
çalışan bu güruha laf anlatmak biraz zor biliyorum. Ben yine de deneyeceğim.
Anlaşılan sandık fetişizmi iyiden
iyiye gözlerinizi kör etmiş. Tarihte hangi ileri atılım sandıkla
gerçekleşmiştir, sizden sadece tek bir örnek istiyorum. Magna Charta mı,
Fransız İhtilali mi, Paris Komünü mü, 1848 Devrimleri mi, Büyük Rus Devrimi mi?
Sadece tek bir örnek istiyorum sizden; hangi atılım, hangi bir ilerleme
sandıkla olmuş?
Bunu geçelim siz “şezlongdan
k.çlarını kaldırıp gelmediler”, “tatillerini yarıda bırakmak istemediler” diye
yumurtluyorsunuz. Zaten tatil kelimesinin anlamını unutmuşum, sizin gibi
toplumun acılarına duyarsız, tepkisiz, ikiyüzlü insanların sayesinde hem de.
Hak aramak için meydanlara çıkmazsınız, sömürgenlerden kurtulmak için sürekli
bir mücadele daha doğrusu ömür boyu sürecek bir mücadele gerekliliğini kabul
etmezsiniz hiçbir şey yapmayınca onlar da böyle kanımızı emer, tatile de
gidemeyiz oturup ağız tadıyla bir et yemeği bile yiyemeyiz. Sizin yüzünüzden
fakirlik çekeriz. Önce kendi rezilliğinize dönüp bir baksanız.
Ekmelettin’e oy veren hem de
kendine solcu diyen arkadaşlar sorması ayıp olmasın da… Aceba siz dönekliğe
doğru son sürat ilerlediğinizin hatta iyice dönekleştiğinizin farkında mısınız?
Hiç kimse “Dur ben dönek olayım” diyerek dönek olmaz. Önce sosyalizm olmadı
bari sosyal demokrasi olsun, der. Sonra sosyal demokrasi olmadı bari solun az
baskılandığı, işçilerin hakkını savunabildiği bir kapitalizm olsun, der. Sonra
o da olmadı bari laikliği kurtaralım, der. Sonra laiklik de gitti bari şu
diktatörden kurtulalım, der. Döneklik işte böyle olur. Bir döneğin gelebileceği
en son nokta da Tayyip ve İhsanoğlu gibi iki faşist arasında seçim yapmak
olabilir ancak. İhsanoğlu’nun kürtajla ilgili zırvalamalarına bir bakın derim.
Konuşan Erdoğan mı İhsanoğlu mu ayırt edemezsiniz.
Bu arada seçime katılmayan
insanların tamamının seçime katılsa Tayyip’in seçilemeyecğini neye dayanarak
söylüyorsunuz? Seçime katılmayan bu kitlenin tamamı Ekmeleddin İhsanoğlu’na mı
oy verecekti? Belki oy kullanmayanların %80’i Erdoğan’a oy verecekti. Belki de
onlar oy kullansa Erdoğan daha fazla oy alacaktı.
Ayrıca Ekmeleddin İhsanoğlu gibi halkın
%95’inin tanımadığı adını bile öğrenmekte zorlandıkları birini aday
gösterenlerin hiç mi suçu yok? Kılıçdaroğlu’nun yumurtladığı şu inciye bir
bakın: “Tanısanız çok seversiniz.” Ulan tanınan sevilen biri aday gösterilir ki
seçilsin. Tanımadığınız birini seçin ondan sonra tanırsınız, seversiniz gibi
bir saçmalık nedir, bu nasıl sakat bir mantıktır?
Demokrasilerde insanların seçim
hakkı vardır. A partisine ya da B partisine oy atmak nasıl bir tercihse ikisine
de oy vermemek de bir tercihtir. A’ya oy atan insana, B’ye oy atan insana saygı
duyuyorsan herhangi birine oy atmayana da saygı duyacaksın. Bazı küçük
beyinliler demokrasilerde sandığa gitmemenin de siyasi bir tavır olduğunu
anlayamamış görünüyor, ziyanı yok öğretmeye çalışırız yeter ki insanlıktan
çıkışıp iğrenç küfürlerini saçmaya başlamasınlar. Şimdi ağzınızdan dökülen
pislikleri bir toplayın ve başınızı iki elinizin arasına alıp bir düşünün ya şu
tavrınızı değiştirip insana yakışır bir şekilde konuşun ya da pislik saçmaya
devam edecekseniz kendi pisliğinizde boğuluncaya kadar gayret edin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder