Bir iktidar düşünün ki 12 senedir
muktedir ve bu süre içinde madencilikle ilgili sürüyle yasa da çıkarmış.
Bırakalım madenciliği her alanda taşeronluğu yaymış meşrulaştırmış. Ve eğer
rakam artmadıysa senede 1.000 işçi ya da başka bir deyişle işbaşına geçtiğinden
bu yana aşağı yukarı 12.000 işçi iş cinayetlerinde ölmüş. Soma’daki faciadan
sadece 19 gün önce muhalefetin verdiği “mecliste komisyon kurulsun” teklifini
reddetmiş. Faciadan 9 ay önce Enerji Bakanı madene bizzat gidip övgüler
yağdırmış. Bu insanlar kâr hırsı nedeniyle bile isteye ölüme yollanmış. Şimdi
katilin yakasına yapışmak isteyene “katil”e “katil” demek isteyene “Dur
diyemezsin acıya siyaset karıştırma!” diyorlar.
Bâzı g.t
kıllarına şunu hatırlatayım ki bu laflarında çok ilginç bir paradoks var.
“Acıyı siyasete alet etme” diyorlar ama bu sözü aslında siyasi bir amaçla
söylüyorlar. Amaçları siyasi bir partinin bu faciadaki sorumluluğunu örtbas
etmek. Bunu anlamamak için kendileri gibi zekâdan mahrum bir organizma olmak
lazım. Biz adeta “Geliyorum!” diyen bu faciada kimi suçlayacağız? Gezicileri
mi? 9 Ay evvel gidip madene övgüler yağdıran Geziciler mi? Madenin
denetlenmesi, işçiler için güvenlik tedbiri alınması gerektiğini teklif eden
önergeyi kim reddetti? Paralel yapı mı? Onu mu suçlayalım? Yıllar boyu bu
“çalışma şartları”nın “kölelik şartları”na dönüştürülmesine ve
taşeronlaştırmaya kim destek oldu “cehape zihniyeti” mi? Ulan kimi suçlayalım?
Bir kere katile
“katil” demeyi suç sayan güruha şunu hatırlatayım bütün yurt bu Soma
Katliamı’nın acısını yaşarken Rıza Sarraf’ın yurtdışına çıkma yasağı
kaldırıldı. Şimdi söyleyin kim acıdan rant sağlamış? Toplumca çabuk unutmak en
kötü huyumuz şu balık hafızalarımızı bir tazeleyelim. 2011’de Çukurca’da 24
şehit verildi tüm Türkiye bu acıyla yas tutarken Deniz Feneri
dolandırıcılığının sanıkları tam o sırada serbest bırakıldı? Şimdi bir kez daha
sorayım kim acıdan rant sağlıyor?
“Oturup ağıt
yakın; ama kimsenin istifasını istemeyin. Sorumluların yargılanmasını talep
etmeyin. Çünkü biz de acı çekiyoruz, acı çekerken istifa edilmez yargılama
yapılmaz.” Diye bir tavır almak hangi akla, mantığa, insaf ve izana sığar
söyler misiniz?
Enerji
Bakanı’nı haberlerde gördük salya sümük ağlıyordu. O kadar üzgünsen o kadar
vicdanın rahatsızsa istifa et kardeşim. Neden istifa etmiyorsun? İşte şimdi
göstermelik birkaç gözaltı var. Nihayet 6 gün sonunda 5 kişi gözaltına alınıp
tutuklanmış. Tutuklanmasına tutuklanmışlar da işin asıl kaymağını yiyenler yani
patron Alp Gürkan ve Genel Müdür Ramazan
Doğru gözaltına alınanlar arasında yok. Ha bu arada gözaltına almadıkları Genel
Müdür’ün karısı AKP meclis üyesiymiş. Şimdi anladınız mı neden “acıya siyaset
karıştırmak” gerektiğini? Ayrıca bu gözaltılardan da bir şey çıkmaz. Gezi
protestoları sırasında elinde palayla etrafa saldıran pisliği de
kurtardıklarını o kişinin halen hiçbir ceza almadığını, 17 Aralık rüşvet ve
dolandırıcılık operasyonunda gözaltına alınan hiç kimsenin cezalandırılmadığını
hatırlatırım. Bu da göstermelik. Başbakan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve
Çalışma Bakanı yargılanmadıktan sonra üç beş kişinin göstermelik yargılanması,
neyi değiştirir, neye yarar ki?
Taner Yıldız
sanki enerji ve tabii kaynaklar bakanı kendisi değil de Yılmaz Özdil’miş gibi
bize Yılmaz Özdil’i işaret ediyor ve onu cezalandırmamız gerektiğini söylüyor.
Yılmaz Özdil bir canlı yayında işçi ölümleri için “müstahak” demişmiş. İlk
başta duyunca bir irkiliyorsunuz ama yine de konuşmanın tamamını dinlemeden
karar vermenin doğru olmadığını düşündüm ve konuşmanın tamamını dinledim.
Yılmaz Özdil’e Başbakan’ın “Bu ölümler normal.” İfadesini nasıl karşıladığını
soruyorlar. Özdil de “Evet Başbakan’a sonuna dek katılıyorum. Bu ölümler normal
hatta müstahak.” Diyor. Burda Özdil bir ironi yapmış ama bunu çarpıtacak
çaptaki düşünce yapısına sahip kullar ve kıllar haklı olarak bezelye kadar
beyinleriyle bunu anlayamamış. Ya da konuşmanın tamamını dinlemeden Özdil’i
infaz edecek kadar peşin hükümlü davranmışlar. Bir kısmının da bilerek ve
isteyerek çarpıtmış olduğuna eminim. Bu kadar çok insan bir ironiyi
anlayamayacak kadar gerizekalı olamaz. Taner Yıldız o kadar insanın ölümünün
sorumlusu Özdil mi yoksa sen misin, önce onu bir anlayalım.
Şu
an Soma’da resmen adı konulmamış bir “olağanüstü hal” ilan edilmiş durumda. Araçlar
şehir girişinde durduruluyor kimlikler, üst aramaları vs. Şehir dışından
gelenlerin şehre girmesine izin verilmiyor. En ufak bir protestoya tomayla,
gazla, copla saldırılıyor. Sadece Soma’da mı, Türkiye’nin her yerinde iktidar
inanılmaz bir polis şiddetiyle gösterileri bastırıp sindirmeye çalışıyor. Ne
güzel önlemler, tedbirler alınmış protestolara adeta göz açtırılmıyor. İşte bu
önlemler “Geliyorum!” diye bağıran faciadan önce alınsaydı yüzlerce işçi
ölmeyecekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder