Deprem olunca binalar yıkılınca hani yıkıntıların altında
yaşayan biri olup olmadığını anlamak için bağırırlar ya “Orada insan var mı?
Sesimi duyan var mı?” diye. Ben de şimdi yıkılmış, köhnemiş, harabe vicdanların
yıkıntıları arasından bağırmak istiyorum: “Orada insan var mı!” 400’den fazla
can gitti, (301 değil, AA önce 400 küsürlü rakamı duyuran tweet attı, sonra -artık
kimin emriyle olduysa- hemen tweet silindi.) madeni güya denetleyen ve işçileri
göz göre göre ölüme gönderen, taşeronlaştırmaya göz yuman, adeta katliama sebep
olanlar sütten çıkmış ak kaşık ama; onları eleştirenler ahlaksız, ölü sevici,
ölümlere sevinen vs. Bu kadar mı gözünüz karardı, bu kadar mı parti
fanatizminiz tutmuş? Kalbinizi vicdanınızı bir yoklayın. Orada insan var mı!
Taa kilometrelerce uzakta bir Mısırlının ölümüne hüngür
hüngür ağlayan führer, burada ekmek almaya giderken öldürülen yavrucak için “terörist”
diyor ve meydanlarda evladını öldürttüğü anayı yuhalatıyor. Daha sonra gidip
mitinginde parti bayrağı sallıyorsunuz, hâlâ ona oy veriyorsunuz. Bir yoklayın
vicdanınızı sızlıyor mu yoksa sızlamıyor mu? Eğer hiç sızlamıyorsa, geceleri
rahat uyuyorsan eğer soruyorum: Orada insan var mı!
Sarıyer'de
yaşayan 64 yaşındaki Elif Çermik, geçen yıl 22 Aralık'ta Kadıköy'de yapılan
İstanbul Kent Mitingi'ne katıldı. Eşi Mustafa Çermik'le birlikte elinde
"Artık Yeter" yazılı dövizle alana giren Çermik, sıkılan biber
gazından etkilenerek kalp krizi geçirdi ve komaya girdi. Dr. Siyami Ersek
Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 159 gündür
yoğun bakımda tutulan Çermik, bu sabah hayatını kaybetti. Ne oldu üzüldün mü?
Ya da ne üzüleceğim yahu “Ölmüştür, geçmiştir” mi dedin? Eğer “Ölmüştür, geçmiştir”
diyorsan, eğer katili alkışlıyorsan lütfen yüreğini bir yokla. Orada insan var
mı!
8
kişiyi öldürten, 90 kişiye beyin travması geçirten, halka parkları meydanları
yasaklayan, kendisine yönelik en ufak bir eleştiriye koştura koştura dava açıp
kendisi “sinsi virüs, çapulcu, kemirgen, alçak, edepsiz, adi, haşhaşi, ölü
sevici, terbiyesiz herif…” gibi laflarla canı her çektiğinde rahat rahat
herkese küfreden birini mi alkışlıyorsun? Hırsızlık yaptığı kabak gibi ortada
olanları koruyan kollayan bir muktediri mi savunuyorsun? Ya da muktedirin
oğluyla birileri arasında geçen “Projede
havuz var mı” sorusuna “Kentsel dönüşümden bize de bir şey düşerse” şeklinde
yanıtı duyduğun halde, bütün bunları gördüğün bildiğin halde muktedirin
peşinden mi koşuyorsun? Üstelik vicdanın da rahat mı? Acaba güzel kardeşim,
orada insan var mı!
Gerçeği
gördüğün, duyduğun, bildiğin halde; gün gibi ortada olan gerçeğe değil de
yalanlara mı inanıyorsun? Çantasından baret ve limon çıkan biri tutuklanıyor,
bunlar “silah” sayılıyor; fakat etrafa satırla saldıran bir mikrobun yaptığı
suç sayılmıyor, bu pislik tutuklanmıyor bile. Sen hâlâ en
ufak bir rahatsızlık hissetmeden burada hukuk var mı zannediyorsun? 34 şehit
haberiyle Türkiye çalkalanırken tüm Deniz Feneri dolandırıcılık olayı
zanlılarının serbest bırakıldığını, Soma’da 400’den fazla işçi öldüğünde Reza
zarrab’ın yurt dışına çıkış yasağının kaldııldığını biliyor musun? Bunu
bildiğin hâlde buna sebep olanların peşinden mi koşuyorsun? Artık nasıl bir
şeyin peşinden koştuğunu düşünüyor musun, elinden kan damlayanlara, insanları
öldürenlere, hırsızlık yapanlara methiyeler, güzellemeler mi diziyorsun? O
yıkık dökük, çürümüş, harabeye dönmüş kalbinin yıkıntısına yaklaşıp bağırmak
istiyorum: ORADA İNSAN VAR MI!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder