11 Temmuz 2013 Perşembe

TAKSİM’DE GÖSTERİCİLERE SALDIRAN BAŞBAKAN’IN DİLİYDİ!

Şahsi işlerim yüzünden yazı yazmayı biraz ihmal ettiğimin bu yazımın da birkaç gün geciktiğinin farkındayım. Ama bunu yazmasam olmayacak. Hem bu sabah haberlerde S. Ç. ile ilgili görüntüler yine gösterildi. Olay da halen güncel. Gezi protestocusu vatandaşlara elinde satırla saldıran yaratığı hatırlarsınız hani polis kılına bile dokunmamıştı, gözaltına bile alınmadığı gibi polis sırtını sıvazlamıştı. Görüntüler resmen iğrençti bir kadına hem satırla vuruyor hem de kadının sırtına olanca gücüyle tekme atıyordu. Bunun yanı sıra adamın birini de elindeki palayla boğazından yaralamış resmen öldürme amaçlı vurmuştu. Dahası bundan sonra bile polis palalıya dokunmayıp saldırıya uğrayan adama saldırdı. Adamcağız “Yahu bana ne vuruyorsun? Gitsene, onu yakalasana.” diyordu.
Bu olaydan sonra mecliste bir tartışma cereyan etti: CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Taksim'de palalı saldırı ve sonrasında sorumluların serbest bırakılmasını eleştirdi. söz alan AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, şunları söyledi: “Dün sanki o palalı saldırgan AK Partiliymiş gibi bir davranışa maruz kaldık. İlgili kişi gözaltına alındı, bizimle ilgisi olmadığı anlaşıldı. Hala ısrarla, dün bu ithamlarda bulunanların, bu ithamlardan dolayı bizden özür dilemeleri gerekirken, bugün mahkeme niye serbest bıraktı diye yine bizi suçluyorlar.”
İlginçmiş bu saldırıdan dolayı toplumu böylesine gerenler özür dileyecek yerde kendileri özür bekliyor. Bu kadarına da pes doğrusu. Diyecek laf bulamıyorum. Bir kere AKP’li Ünal’ın iki savunması var, birincisi: O palalı saldırgan AKP üyesi değil. İyi de onun zaten resmi olarak parti üyeniz olduğunu iddia eden de yok. Dahası zaten resmi olarak üyeniz olması ya da olmaması hiç önemli değil. Bu saldırının sorumlusu toplumu sürekli bölen kışkırtan toplumun bir kesimini diğerine hedef gösteren Başbakanınız. Sürekli toplumdaki bir kesime “vandallar, çapulcular, darbeciler…” diye hakaret eden. Ben “%50’yi evinde zor tutuyorum.” diyen. Camide bira içtiler, başörtülü kadınları taciz ettiler… gibi iftiraları ve dahası şu an aklıma gelmeyen bin bir türlü lafıyla kışkırtmasıyla toplumu bölen Başbakanınız. O gün Taksim’de elinde palayla etrafa saldıran sadece S. Ç. adlı gözü dönmüş saldırgan değildi. O gün saldıran Başbakan’ın diliydi, Başbakan’ın saldırgan ve insanları ötekileştiren diliydi.  Başbakan’ın sözlerinin ve hakaretlerinin mücessim haliydi saldırgan. Başbakan’ın toplumu geren ve kutuplaştıran, bir kesimi diğerine hedef gösteren konuşmaları ve nefret propagandası sonunda güzel güzel meyvalarını veriyor. Gezi olayları başladığından beri AKP özellikle de Erdoğan her konuşması her icraatıyla etrafa Faşizm saçıyor. Patalojik kibri yüzünden aşağılayıcı dilinin insanlar üzerinde nasıl bir etki yarattığını önemsemiyor bile.
Mesele sadece S.Ç. de değil, olay münferit değil bunlar çoğu zaman örgütleniyor bir araya geliyor polisin koruması altında ellerinde sopalar ve satırlarla insanlara saldırıyor. Eskişehir’de bir saat içinde iki kez sopalı saldırıya uğrayıp önce hastanelik olan sonra da ölen Ali İsmail Korkmaz’ı hatırlayın. Daha cesedi soğumadı bile. Bunu sadece İstanbul’da, Eskişehir’de değil Adana Akkapı’da da gördük. Faşistler ellerinde satırlarla insanlara saldırırken polis hiçbir şeye müdahale etmeyip olanları seyretmişti.
AKP’li Ünal’ın ikinci savunması da “Onu mahkeme serbest bıraktı.” ki buna ancak gülünür. Yahu mahkeme de sizin emrinizde değil mi? Bunu ben söylemiyorum ki Başbakan’ınız söylüyor. Hafızanızı biraz tazeleyelim Ünal. Başbakan bir sene kadar önce ne buyurmuştu BDP ile ilgili, hatırlıyor musunuz? Ben söyleyeyim: “Yargıya gerekeni söyledik,onlar da geregini yapacaklar.” Hakkaten de öyle oldu yargı kendine söyleneni yaptı ve BDP kapatıldı. Yargıya müdahale ettiğini, yargıya talimat verdiğini yani yargının emrinizde olduğunu söyleyen ben değilim. Sizin Başbakanınız bunu söyleyen.
Erdoğan bunların arasında bu türlü türlü kepazeliğin içinde bir de siyasi muhattaplarına bağırıp çağırıyor, olayların bir numaralı sorumlusu kendisi olduğu halde kâh Kılıçdaroğlu’na kâh Bahçeli’ye istifa et, çağrısında bulunuyor. Evet şimdi bütün bu rezaletlerden, kepazeliklerden sonra istifa etmesi gereken biri var ama bu kişi kim?

Hiç yorum yok: