23 Temmuz 2013 Salı

VAH MAĞDURUM VAH MAZLUMUM

2001 yılında Samsun'da görev yapan bir başörütlü öğretmen hakkında, kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı davrandığı gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonucunda görevden alınan öğretmen Samsun İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme başvuruyu reddetti. Görevden alınan öğretmen karar üzerine Danıştay'da temyize gitti. Danıştay öğretmene verilen ihraç kararını hukuksuz buldu ve öğretmenin göreve iadesine karar verdi. Danıştay'ın kararının ardından Milli Eğitim Bakanlığı müşaviri göreve iade kararına itiraz etti...
Arınç, “Konu ne yazık ki doğru. Sayın bakandan habersiz hukuk müşavirliği Danıştay'a bir temyiz dilekçesi vermiştir. Sayın bakan fark edince hukuk müşaviri görevden el çektirildi, danıştay'a da dilekçe verilerek temyiz talebinden vazgeçildi” dedi.

Olayın Arınç’ın anlattığı gibi olduğunu hiç mi hiç zannetmiyorum. Makamının, dokunulmazlığın arkasına saklanarak gariban bir gazeteciye “şeyini şey ettiğimin şeyi” diye küfredecek terbiyeye sahip birinden her şey beklenir. Sade bir vatandaş bu lafı bir gazeteciye eşit şartlar altında dese anlayabilirim ama bunu Arınç’ın yapması anlaşılır bir şey değil.

Arınç zaten AKPnin her rezaletinde koşuyor hemen hoşa gidecek bir şeyler söylemeye yapılan rezaleti AKP lehine çevirmeye çalışıyor. Artık bu onun bir nevi görevi olmuş. Geçen yıl Arınç:  "Milleti kutuplaştırmaya çalışanlar suratlarında tokadı bulacaklar" demişti şimdi merak ettim bu tokadı kime atmak lazım? Arınç’a bir soralım Gezi direnişinin başından beri kim milleti kutuplaştırmak için çalıştı, hâlâ da çalışıyor. Eminim Arınç bu satırları okusa o lafı ettiğine bin pişman olur. Aynı kişi her zaman her konuda ülkeyi kutuplaştırıyor. Arınç eğer sözünün eriysen buyur tokadı at o kişiye. Ama biraz sıkar değil mi?

Bir kere AKP gibi bir partide müşavirin bakandan izinsiz tuvalete bile gidemeyeceğini cümle alem biliyor. Müşavir bakandan izinsiz hareket edecek, olacak iş mi? Hem de böyle despot bir partide. Ne, despot değil misiniz? Yahu siz değil misiniz “İmamın Ordusu” kitabını bulunduranı terör örgütü suçlusu sayan. Egemen Bağış değil miydi gezi direnişine katılanları devletin terörist olarak kabul edeceğini söyleyen? Ha o lafları Bağış söyledi bizi bağlamaz mı diyeceksiniz? Diyemezsiniz! Neden diyemezsiniz çünkü; Bağış bu lafı söylediğinde hiçbir şey demediniz bunu şimdi derseniz, şu an itiraz ederseniz bunun adı kıvırtmak olur.

Yıllarca şu başörtüsünden rant elde ettiniz mağduru, mazlumu oynadınız. Şimdi eğer bu rant elinizden kaçarsa ne yapacaksınız, değil mi ya? Nasıl oynayacaksınız mağduru, mazlumu, zavallıcığı? Yemezler Arınç yemezler. Siz bu işin duyulmayacağını sandınız, sessizce bu tezgâhı kurdunuz ama olay patlak verince müşaviri bile görevden alıyorsunuz göz boyamak için. Arınç’ın “ne yazık ki doğru” demesi bile ele veriyor durumu. Eh şimdi ellerinizde Gezi’de ölenlerin kanı varken oynayın bakalım mazlumu oynayabilirseniz. Biraz daha abdest alın bakalım abdestle namazla o kanlar temizleniyor mu? Anlayamıyorum böyle zulmetmeyi, eziyeti, insanları ayrıştırmayı, ölenler polise şiddet uyguluyordu diye yalan söylemeyi, masum bir protestoya katılanın öldürülmesine göz yummayı size dininiz mi emrediyor? Bütün gün oruç tutup iftarı açar açmaz tencere tava çalanları ihbar edin diyip mazlumun yetimin hakkını çalan Deniz Feneri hırsızlarını korumayı acaba nasıl başarıyorsunuz? Sonra da gidip rahat rahat namaz kılmayı nasıl beceriyorsunuz?

Hiç yorum yok: