Herhalde Charlie Hebdo
saldırısını duymayan kalmadı. Saldırı 7 Ocak’ta gerçekleşti. Aradan tam 20 gün
geçti ama hâlâ üzerinde tartışılıyor. Mahçupyan ilginç bir yazı kaleme almış,
linkini verelim ki sonradan kimse çıkıp da “yok cımbızlama yapılmış, yok o
yazıda öyle demek istememiş” demesin buyrun şu linkten yazının tamamını
okuyabilirsiniz:
http://www.aksam.com.tr/yazarlar/ozgurlukcu-bagnazlik/haber-376317
Bakınız Mahçupyan Charlie Hebdo
saldırısı hakkında ne söylüyor: “Cinayetin ifade ve basın özgürlüğüne karşı
yapıldığı söylenmişti. Oysa eylemi gerçekleştiren gençlerin ifade ve basın
özgürlüklerine karşı oldukları için adam öldürdüklerini söylemek açıkça abesti.
Eğer imkân olup sorulsaydı, muhtemelen onlar da her Fransız gibi ilkesel olarak
bu özgürlüklere sahip çıkarlardı.” Ne
kadar dahiyane bir söz. Evet sorulsaydı onlar da bu özgürlüğe sahip çıkardı.
Orası kuşkusuz. Tıpkı hakkındaki en ufak bir eleştiriye koştura koştura dava
açan, muhalif gazetecileri işten attıran, sansürü sınırsız bir şekilde kullanan,
Türkiye’yi muhalifler için nerdeyse yarı açık cezaevine çeviren Erdoğan’ın
sorulduğunda basın özgürlüğüne sahip çıktığı gibi. Onlara da sorulsa Erdoğan
gibi, Davutoğlu gibi, Mahçupyan gibi onlar da bu özgürlüğe sahip çıkarlar.
Zaten cinayeti işleyenlerin “Ben çok sesliliğe karşıyım, basın özgürlüğü de
neymiş!” diyeceklerini iddia etmiyoruz. Erdoğan da böyle demiyor. Geçmişte
muhalif gazetecileri işten attıran Mussolini de dememişti. Ama yapılanlar da ortada
değil mi?
Mahçupyan’ın teröristlerden
“eylemi gerçekleştiren gençler” diye söz etmesi hatta bu “gençler”in “ifade ve
basın özgürlüklerine karşı oldukları için adam öldürdüklerini söylemek açıkça
abes” demesi oldukça ilginç. Mahçupyan devamında “mesele ifade özgürlüğü değil
birlikte yaşamayı becerip becerememe” diyor. Sonra da şu müthiş sözleri sarf
ediyor Mahçupyan: “Cezayir kökenli Müslüman Fransızlar da laik ve ateist
karikatüristleri ‘birlikte yaşama zeminini tahrip ettiklerini’ düşündükleri
için öldürdüler.” Aferin Mahçupyan, tebrik ederim. O kadar özgürlükçü ve
demokratsın ki insanların dinlerine dil uzatanları öldürmelerinin demokratik
bir hak olduğunu iddia edeceksin nerdeyse. Ben bu kadar özgürlükçü olamam, bu
kadar demokrat olmak her babayiğidin harcı değil. Tebrik ediyorum. İkinci bir
dahiyane görüş de şu ki Mahçupyan karikatür yüzünden adam öldürmeyi değil de
bir insanın karikatürünü çizmeyi “birlikte yaşama zeminini tahrip etmek” olarak
görüyor ki kırk yıl düşünsem böyle bir şey aklıma gelmez.
Herhalde “ileri demokrasi”
dedikleri bu olsa gerek. İçinde bulunduğun teşkilat sana da ileri demokrasi
bilincini aşılamış. Ben bu kadar demokrat değilim, bir karikatür yüzünden
insanların öldürülmesine bu kadar derin bir hoşgörüyle bakamıyorum. Tersini
denesen nasıl olur Mahçupyan? Hani diyorum ki o hoşgörüyü katillere değil de
karikatüristlere göstersen nasıl olur acaba?
Kaç kere söylemek gerek
bilmiyorum ama bazılarının kafası almıyor. Israrla bir kez daha söylemek gerek.
Arkadaş “Şuna laf söyleme şu dinin inanırı gücenir, bunu hicvetme o dine inanan
alınır” denmez, denemez, denmemelidir. Dendiği an artık bunun bir sınırı olmaz,
önünü alamazsın, bunu alabildiğine genişletip dini her türlü eleştiriden muaf
tutabilirsin. Bu yüzden dine dair şeylerin eleştirilmesi, tartışılması üzerine
yasak konmaz, konamaz, konmamalıdır. Bir Hindu üzülebilir ya da incinebilir
diye dana eti yemeyecek miyim? Yerim arkadaş, kadın budu köfteye bayılırım hem de.
Sai Baba bence insanları kandırıyor. Hindistan’da ona inanan milyonlarca insanı
gücendirebilir mi bu sözlerim? Evet, gücendirebilir, o zaman ben bunu
söylemeyecek miyim? Valla güceniyorsa o gücenenin kendi sorunu ben Sai Baba’nın
peygamber olduğuna inanmıyorum. Kimse de benden Sai Baba’nın yaydığı dine saygı
göstermemi beklemesin. Hiç kimse herhangi bir dine saygı göstermek zorunda
değildir. Herhangi bir yayın organının senin için kutsal olan bir şey hakkında
negatif sözler sarf etmesi sana bu kadar dertse alma, okuma; bu kadar basit. Ancak
hangi inancı taşırsa taşısın - ya da isterse inançsız olsun - insanlara saygı
gösterilmelidir.
Ayrıca beraber yaşamayı bu kadar
önemsiyorsan, insanların dini hassasiyetlerine saygı gösterilmesi bu kadar
umrundaysa eğer Mahçupyan, Fransa’daki bir mizah dergisini diline dolamayı
bırak da yaşadığın ülkede Alevilere yapılan eziyetleri gör. Cumhurbaşkanı’nın
cemevine “cümbüş evi”, “ucube” gibi sözleri. “Ali’yi sevmek Alevilikse ben
sizden daha Aleviyim” lafları “Alevilerin bir sıkıntısı yok, sesleri fazla
çıkıyor” demesi seni hiç rahatsız etmiyor ama Fransa’da çizilen bir
karikatürden epey rahatsız olmuşsun, tuhaf.
Mahçupyan diyor ki: “Charlie
Hebdo bilinçsiz modernliğin temsilcilerinden biriydi. O nedenle modern dönemin
ne denli özgürlükçüsü ise, post-modern dönemin de o denli bağnazıydı.” Charlie
Hebdo neden bağnaz? Hz. Muhammed karikatürü yaptığı için bağnaz. Bununla
beraber Charlie Hebdo’ya yönelik cinayeti adeta onaylamak, savunmak bağnazlık
değil. Bir şey söyleyeyim mi bir din adına cinayet işleniyorsa o dine mensup
insanların bu cinayet karşısındaki tavrı o dine inanan ortalama insanın şeref,
namus ve haysiyetini ortaya koyar. Lamı cimi yok; burada Hristiyanlıkla ilgili
bir karikatür eleştiri vb. sonucu cinayet işlense Hristiyan aleminin cinayeti
işleyenleri değil kurbanları protesto ettiğini düşünün. Bakalım o zaman katilleri
değil kurbanları protesto edenlerin şeref ve haysiyeti için ne düşüneceksiniz.
Biraz düşünün bakalım bu fikre katılacak mısınız katılmayacak mısınız?
Neden böyle davranıyor Etyen
Mahçupyan? Bence bu davranışının AKP üyesi olmasıyla hiçbir ilgisi yok. Kimseye
yaranma çabası yok burada. Müslüman aleminin gururu, din düşmanlarının korkulu
rüyası cevval Mahçupyan... Başbakan’ın danışmanı Mahçupyan gerçekten çok
demokrattır. Mahçupyan’ın dahil olduğu siyasi gruptan biri Ermeni kelimesini
ağzına alırken küfür telaffuz ediyormuş gibi “çok af edersiniz” diyor. Hani şu
“bana çok af edersiziniz Ermeni bile dediler” sözünün sahibi olan kişinin
emrinin altındaki Başbakan’a danışmanlık yapıyor Mahçupyan. Bu partideki bir
kişinin hatası mı ya da bireysel bir tavır mı? Sanmıyorum. Hani bir
milletvekili zamanında o siyasetten başka birinin “Ermeni” olduğunu iddia
etmişti de o kişi gidip kendisine “Ermeni” diyen kişiye “hakaret” davası
açmıştı. Ben şahsen Ermeni sözüne ya da başka bir ulusla ilgili söze hakaret
davası açmam. Çünkü Ermeni kelimesini hakaret olarak görmem. Mahçupyan Ermeni
kelimesini küfür ve hakaret olarak görenlerin danışmanlığını yapıyor.E daha ne
olsun, bu kadar demokrat olmak her babayiğidin harcı değil alkışlar
Mahçupyan’a.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder