25 Ocak 2015 Pazar

SEVİYORUZ SENİ CAN BABA!



İnsanları seven, muhalefet eden, itaatsiz, küfürbaz bir deli… Can Yücel… Bakan oğluydu ama ne bir gün paraları sıfırlamaya kalktı ne de babasının nüfuzundan faydalandı. Tuttu hayallerinin peşinden gitti. Başı ağrımadan iyi paralar kazanabilecek bir pozisyondayken bu durumu elinin tersiyle itip edebiyata, şiire yöneldi.


            Belki kimilerine dili kaba saba, nobran gelebilir ama küfür etmekte de haksız mı Can Baba? “Bu da dahil bütün genellemeler yanlıştır” diyor Nietszche. O zaman genelleme yapmayalım. Küfür yeri gelince gülmecedir, yeri gelince kafiyedir, yeri gelince edenin yeri gelince edilenin layığıdır, yeri gelince acziyettir, yeri gelince de evet, marifettir. Hepsi de olabilir küfür. Ne tamamen siyah ne tamamen beyazdır küfür. Amaa onun küfürle ve bayağılıkla şöhret olduğunu söyleyenlere diyorum ki: Buyrun haydi, durmayın siz de küfredin. Edin bakalım onun gibi edebilecek misiniz? Küfrün bile maharet olabileceğini göstermedi mi bize Can Yücel? Bir kimsenin, bir şeyin kusurunu açık açık söylemek anlamında “Göte göt demek” deyimini Türkçemize kazandıran kim? Şiirinde geçen göt kelimesi için mahkemeye verilmiş şair. Şiirde “g.t” yazsa sorun yok ama o açık açık “göt” yazıyor çekinmeden. Hakim soruyor neden “göt” dediğini. “Valla hakim bey bizim orda göte göt derler. Sizin orda ne derler?” diyor Can Yücel.

            En güzel, en hoş şiirleri de küfürlü olanları değil mi? “Şiirlerinde küfür etme diyorlar usulsüz, ulan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz?” sözü de durumu gayet güzel anlatıyor aslında. Küfür düşmanı görünenler, şiirde, filmde, romanda küfür görünce “Canım böyle olmaz ki ama, diyenlerin çoğu da ilginç bir şekilde – aslında pek de ilginç değil bu bir savunma mekanizması- en çok küfreden insanlardır. Özel hayatlarında gayet rahat bir şekilde boyuna küfredenler, filmlerde, şiirlerde küfür geçmesini ayıplarlar. Boyuna “karı kız muhabbeti” yapanlar, sürekli baldır bacak konuşanlar da filmlerdeki çıplak görüntüleri dillerine dolarlar. Normal hayatta en galiz, en çirkin bir şekilde bu şeyleri ağızlarının suyunu akıta akıta yapanlar bunların sanat eserlerinde geçmesini ayıplarlar. Google’ın istatistiklerini bir araştırın, yıllar önce bu işlerden anlayan biri link vermişti bir forumda, dünyada en çok “child porn” (çocuk pornosu) “animal sex” (hayvanla sex) kelimelerinin aratıldığı ülke Afganistan’dı şeriatla yönetilen Afganistan.

            Ben Asena Erkin kimdir nedir bilmezdim. Ne zamana kadar bilmezdim? Dedesi yaşında bir siyasetçi onu diline dolayana kadar. “Şeyini şey ettiğimin şeyi” Arınç sayesinde tanıdım Asena Erkin’i. Yok kocasını yalnız bırakıp tatile gitmiş, yok direğe tırmanmış, yok kahkaha atmış… Onun bunun karısını kızını utanmadan sıkılmadan diline doluyor. Sana ne be adam, sen onun dedesi yaşındasın utanmıyor musun? TÜSİAD’ın eski başkanı Boyner de internet yasağı ile ilgili konuşunca tuttu kızı yaşındaki kadın için gayet rahat “Boyner iktidara gelirse porno siteleri serbest bırakabilir” dedi aynı Arınç. Bunları 15’lik ergen bir zibidi yapsa o kadar şaşırmam ama bunu yapan torun sahibi bir adam. Senin karın için konuşsalar güzel olur mu, sus bari otur oturduğun yerde; yaşından başından utan. En azından şiirde, filmde vs. geçen çıplaklık kimsenin karısına kızına yönelik değil.

            Neyse biz yine dönelim Can Yücel’e… İlk değil elbette Can Yücel, daha ne şairler vardı böyle küfürler yağdıran, olaylara bambaşka gözlerle bakan… Bektaşi dedelerinin şathiyelerini hatırlamakta fayda var. Onlarda küfür yok ama olaylara bambaşka gözlerle bakılıyor. Bektaşi şairi Azmi’nin şiirinden bir kesit. Hem Allah’ın rahmetinden bahsedip hem de her şeye Allah şöyle yapar, böyle yapar diyenlere ne diyor :

Yüz bin tamun olsa korkmam birinden!
Rahman ismi nazil degil mi senden,
Gaffuruzzünubum demedin mi sen,
Affet günahımı yalancı mısın?

            Bu şiirin bugünlerde yazıldığını düşünebiliyor musunuz. Can Baba geç gelmiş şu dünyada hem de beş asır falan geç gelmiş. Olsun zamanın ruhuna rağmen O da yazıyordu aykırı şeyler. Zaman zaman şaşırtıyordu bizi şiirlerinde bambaşka bir yana sürüklüyordu sözleriyle “Bu ülke bölünsün istiyorum” dedikten sonra “ Yandaş, yalaka ve yavşaklar bir tarafa! Onurlu, şerefli, emekçi ve vatansever insanlar bir tarafa!” diyordu. Ne güzel bir bölünme olurdu değil mi?
           
            Biliyorum suçluyum, razıyım cezama
            Çalmadım, öldürmedim ama
            Daha kötüsünü yaptım.
            Ne yaptım biliyor musunuz reis bey?
            Tuttum insanları sevdim.

Diyordu bazen de Can Yücel. Can Yücel kabul görmüştü; muhalefetiyle, doğallığıyla, küfrüyle, yeri gelince sevgisiyle… Her zaman seveceğiz seni Can Baba. Biz de seviyoruz insanları ve seni ve ağıız dolusu biz de küfrediyoruz “bu orospu çocuklarına”.

             

Hiç yorum yok: