Geçen yaz İsrail'in
bir ay kadar süren saldırılarında 1.500 Filistinli Müslüman öldü.
Tekrar ediyorum bir ayda 1.500. Kesinlikle vahşetti, kabul edilemezdi.
İslam dünyası ayağa kalktı, nümayişler yapıldı. Olması gereken de buydu,
buraya kadar bir anormallik yok. Geride bıraktığımız
ocak ayı içinde ise Nijerya Baga'da Boko Haram denen örgüt ne yaptı
söyleyeyim mi? 2000 kişiyi tek bir saldırıda katletti. Yalnız bu 2000
bir aylık toplam sayı değil. Sadece tek bir saldırı sonucu Baga'da 2000
Müslüman öldürüldü. İslam aleminden çıt çıkmadı. Şimdi Afrika'yı bırakıp
biraz yukarı çıkalım. Ortadoğu'da
İŞİD'in öldürdüklerini artık sayamıyoruz. İŞİD'in birkaç yılda
öldürdüğü Müslüman sayısı İsrail'in öldürdüklerini üçe beşe değil
yirmiye otuza katlar. Ayrıca İsrail mermiyle, bombayla öldürüyor. İŞİD
bıçakla kafa kesiyor, diri diri yakıyor. En insanlık dışı, en aşağılık
işkencelerle öldürüyor. Gel gör ki yine Müslümanlardan ses yok. Algı
yönetimi nedir, PR (Public Relations) nedir? Algı yönetimi işte budur.
Bunun tanımını yapmak yerine yukarıdaki örneği verdim. Öyle sanıyorum ki
algı yönetimini hiçbir tanım yukardaki örnek kadar iyi açıklayamaz.
Şimdi eğer bilmeyen varsa "algı yönetimi"nin ne olduğunu sanırım
anlamıştır.
Tekrar ediyorum kesinlikle İsrail'i savunmak gibi bir niyetim yok.
Mesele insanların ölmesi mi yoksa kimin öldürdüğü mü? Öyle görünüyor ki
mesele masum insanların ölümü değil; mesele insanları kimin öldürdüğü.
İslam alemi artık kendine bir çeki düzen vermeli, Yahudi ve Hristiyan
katillere gösterdiği tepkiyi Müslüman katillere de göstermeli. Gazze'de
öldürülen Sünni Müslümanlar için hissettiği duyguları Suriye'de
öldürülen Nusayrıler, Ezidiler; Irak'taki Şiiler için de hissetmeli.
İsrail Gazze'ye bomba attığında hissettikleriyle El Qaide'nin Londra
metrosuna yaptığı bombalı saldırı sonucu hissettikleri farklı olan varsa
naçizane tavsiyem şöyle bir kendini yoklasın.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder