20 Şubat 2015 Cuma

T.C. (Tecavüz Cumhuriyeti)

Hani Erdoğan " Biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz" dedi ya. Çok haklı. Gerçekten bu tecavüz ve cinayetlerde acaba siyasi iktidarın hiç rolü yok mu? Eylemde kemiği kırılan bir kadından bahsederken "Kadın mıdır kız mıdır bilemem" diye konuşan, üstüne vazifeymiş gibi bir eylemcinin bekaretini sorgulayan birinin kadına ne gözle baktığı zaten ortadadır. Hele hele birine tutup da "Ananı al!" diyip anaya küfreden biri annelere saygıdan hiç bahsetmesin. Erdoğan, konuşurken sık sık "Ben annemin ayağının altını öperdim" diyor. Kendisi tutup da annesinin ayağının altını öpen biri başkasının anasına bu kadar rahat sövüyorsa o kişide anne sevgisi yoktur. Bunun adı olsa olsa bencilliktir. Gözatındaki kadınlara tecavüz eden Sedat Selim Ay terfi ettirilerek İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünden sorumlu il emniyet müdür yardımcısı olduğunda tartışmalar devam ediyorken kadınlara karşı büyük bir saygı besleyen başbakanımız terfiyi savunup "Polisimi yedirtmem!" demişti. Sedat Selim Ay, T.C. mahkemelerince işkenceden iki kez suçlu bulundu. Yargıtay, "ceza eksik" deyip kararı bozunca zamanaşımından kurtuldu. Ceza az deniyor karar bozuluyor ve suçlu hiçbir cezaya çarptırılmıyor. AİHM Sedat Ay yüzünden Türkiye'yi üç kere tazminat ödemeye mahkûm etti.  İşte böyle rezalet bir terfi yaşandı 2013 yazında. "Yahu tecavüzcü terfi ettirilir mi?" diyene de Erdoğan insanın tüylerini diken diken edecek bir yanıt veriyor: "Polisimi yedirtmem!" Kadınlara kaç çocuk doğuracağını söyleyip ertesi gün hapının (hapı alanları fişlemek için) reçetesiz satışını yasaklayan bir hükümetin kadına zerre kadar değer vermediğini anlamak için alim olmaya gerek yok. Doğrusu bir ülkenin başbakanının bu şekilde davranması da bazı kadınların ona oy verip onu alkışlaması da insanın tüylerini diken diken ediyor.
Sana ne buyrulur "şeyini şeyettiğimin şeyi" Arınç? "Kadın iffetli olacak, kahkaha atmayacak" öyle mi? Kimbilir belki de bu tecavüze uğrayan tüm kadınlar yolda kahkaha atmıştır. Yapılan bin bir türlü rezillikle, sayısız kepazeliklerle Kadınlarda kahkaha atacak hal mi bıraktınız ki? Bir kadın tuttu internet sansürünüzü eleştirdi hiç utanmadan sıkılmadan kalkıp kızın yaşındaki kadın için "Sayın Boyner ve düşüncesindekiler iktidara gelirse her şeyi, porno sitelerini de şiddet yayanları da öldürme tarifleri yapanları da serbest bırakabilirler'' dedin. Kadına bakışınız bu denli tuhafsa "özgürlük" diyince aklınıza hemen "porno" geliyorsa sağa sola kılçık atarken arada dönüp kendinize de bakmalısınız.
Bırakalım kadınlarla ilgili tutumlarını Erdoğan kendisine yönelik en ufak bir eleştiride bangır bangır bağırıyor, hakaretler yağdırıyor. Eleştiriyi yapanı korumalarına dövdürüyor hatta bazen korumalarına arkasını dayayıp kendi de dövüyor; ama bu çok korkakça bir davranış. Adam dövmenin bile bir haysiyeti vardır. (Soma'yı hatırlayın) Gazete patronunu arayıp gazeteciyi işinden kovduruyor, TÜSİAD'a açıktan cephe aldığını, Merkez Bankası'na nasıl saldırdığını da gördük. Bu nedir biliyor musunuz? Bu karısının kendisine yönelik en ufak bir eleştirisinde kadını döve döve hastanelik eden ya da bıçaklayan kocanın tepkilerinden farksızdır. Erdoğan, kadına şiddet uygulayan karısını döven, bıçaklayan kocaların yaptığını yapıyor. Kendisi istediğini söylesin bu yaptıkları durumun ne olduğunu gösteriyor. Zaten AKP reklamları demiyor muydu "Ben lafa değil icraate bakarım" diye? Gelin biraz daha icraate bakalım. AKP 2002 yılında iktidara geldi ve 2002'de 66 kadın cinayeti kayıtlara geçmişti. Bu rakam 5 yıl sonra 2007'de 1011'e ulaştı.[1] Kadın cinayetleri 5 yılda % 1531(Yüzde bin beş yüz) artış gösteriyorsa ortada ciddi bir sorun var demektir.
"Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; 2006'da 528, 2007'de 473, 2008'de 577, 2009'da 652 kadın tecavüze uğrarken, 2006 yılında 489, 2007 yılında 540, 2008 yılında 589, 2009 yılında 624 cinsel taciz olayı yaşanmıştır.

2005?2010 yılları arasında, 100 binin üzerinde kadın cinsel saldırı sonucunda mağdur olmuştur. Mağdur kadınların yüzde 40'ı hiç şikâyetçi olmamıştır. Kadınların korktukları için şikâyetçi olamadıkları da istatistiklere geçen bilgiler arasındadır. Şikâyetçi olmayan mağdur kadınların oranını yüzde 40 olarak tahmin ediliyor ki, bu oranı göz önüne alırsak yukarıda ki (TÜİK.) istatistiksel verilerinin ancak gerçeğin yarısını ortaya koyduğunu göstermektedir."[2]
Nabi Avcı dün gayet rahat şu sözleri sarf etmiş: "Biz zaten eğitim müfredatında yaptığımız düzenlemelerle özellikle şiddet konusunda, cinsiyet eşitsizliği konusunda, demokratik eğitim konusunda, farklı görüşlere, tutumlara hoş görüyle yaklaşma konusunda gerekli düzenlemeleri yapıyoruz." Aman ne güzel! Avcı'ya hatırlatırım sizin seçim sloganınızdı: "Ben lafa değil icraate bakarım!" Hüseyin Çelik, dekoltesi yüzünden kadın sunucuyu işten kovdurur, Bülent Arınç içki yasağından internet sansürüne kadar her konuda lafı dönüp dolaştırıp sekse getirir, kesmez hızını alamaz başkasının karılarına kızlarına (Boyner'e yaptığı gibi) sözlü cinsel tacizde bulunur. Sonra? Sonra da dağa taşa afiş yapıştırırsınız "Kadına şiddete hayır!" diye "Tecavüz insanlık suçudur!" diye. İşte muhafazakarlaşıp bir şeriata doğru evrilmenin doğal sonucu budur. Halen AKP peşinden koşanlara diyecek tek laf var: Sandığa giderken kendini, karını, kızını, bacını, ananı düşün!
Bir düşünün, tecavüze uğrayan delilleri yok etmemek için duş almayacak, elbiselerini hemen bir torbanın içine koyacak, gidip bir sürü erkek polise tecavüze uğradığını söyleyecek, muayeneye yollanacak, tecavüz travmasını yaşarken çırılçıplak soyulup muayene edilecek, sorulan sorularla yarası bin kez daha deşilecek, savcılığa dilekçe verecek. Hukuki süreç başlarsa davalara gidecek. Mahkemede olayı defalarca kez anlatacak, ve bu travmayı sayısız kez tekrar tekrar yaşayacak. Gazeteler adını soy adını yazıp, boy boy resimlerini yayımlayıp insan içine çıkamaz hale getirecek. Mahkeme yıllarca sürecek ve sanıklar sonunda büyük ihtimalle beraat edecek. Tecavüze uğrayan bir de üstüne mahkeme masraflarını ödeyecek.
Fethiye'de bir kadın 2007'de 8 erkeğin tecavüzüne uğradığını söyleyerek şikayetçi oldu. Tam beş yıl mahkemelerde kadının yarası tekrar tekrar deşildi olay tekrar tekrar anlattırıldı. Beş yıl sonra 2012'de tüm sanıklar beraat etti. Kadın tecavüze uğramadığı halde iftira atmış ve yıllarca kendi kendine bu işkenceyi yaşatmış. Öylesine tecavüze uğradığını söylemiş, öylesine yıllarca mahkemelerde sürünmüş, öylesine kendi kendine işkence etmiş. Oysa AİHM ne diyor: "Tüm çabalara rağmen yeterli delil toplanamazsa mağdurun beyanı esastır." [3]İşte suçlular değil de mağdur cezalandırılırsa olacağı bu. Toplumsal algıda ve muhafazakar bakış açısında sanık olan, suçlu olan tecavüz eden değildir, suçlu mağdurdur. Her ne kadar tecavüzcü sanık sandalyesine otursa da toplum muhafazakar ahlakıyla mağduru sanık sandalyesine oturtur. Kimsenin yüzüne bakamayan, hatta evinden semtinden taşınmak zorunda kalan tecavüzcü değil mağdurdur. Mağduru sanık sandalyesine oturtanlara: Tüküreyim ahlakınıza da, namusunuza da, temiz(!) vicdanınıza da!

[1] http://www.antoloji.com/turkiye-de-kadina-yonelik-siddet-olaylarina-rakamlarin-diliyle-bakis-siiri/
[2] http://www.antoloji.com/turkiye-de-kadina-yonelik-siddet-olaylarina-rakamlarin-diliyle-bakis-siiri/
[3] http://www.radikal.com.tr/yazarlar/pinar_ogunc/pardon_fethiyede_de_tecavuz_yasanmamis-1086455

Hiç yorum yok: