İç Güvenlik Paketi dedikleri
düzenleme bu hafta görüşülecek. Neymiş bu güvenlik paketi? Aslında bu paket hazırlanmadan evvel insanlar
zaten kıvama getirilmişti. Paralel yapı, darbeciler, Ergenekoncular ve bilimum öcüler
yaratılıp bunlara inanabilecek denli saf halkın içine güzel güzel vesvese
verildikten sonra sıra geldi bu öcüleri bahane ederek alınacak tedbirlere. Bu
tuhaf düzenlemeyle polisler savcı yapılacak. Evet, yanlış duymadınız şu
milletin üstüne biber gazını haşarat ilaçlar gibi sıkanlar, yasal bir
protestoda suçsuz günahsız Ali İsmail’i kafasını tekmeleyerek öldürenler,
Ethem’in kafasına yakın mesafeden nişan alıp tetiği çekenler, Berkin’in
kafasına nişan alıp gaz fişeğini fırlatıp Berkin’i öldürenler, Güneydoğu’da 15
yaş altı çocukları katledenlere savcı yetkisi verilecek.
Bugün gözaltı kararını Cumhuriyet
savcısı alıyor; polis birini gözaltına alırsa bunu savcıya bildirmek zorunda.
Gel gelelim yapılacak düzenlemede polis birini gözaltına alırsa o kişiyi hangi
gerekçeyle gözaltına aldığını yirmi dört saat boyunca savcıya söylemeyecek. 24
saat o kişiyi gözaltında tuttuktan sonra bunu savcıya bildirecek. Bu süre toplu
olaylarda 48 saate kadar çıkabilecek. Bu yetkiyi kullanacak polisleri de vali
belirleyecek. Vali kimin valisi, polis kimin polisi oraya hiç girmiyorum zaten.
Polise savcı yetkisi veriliyor hayırlı olsun. Zaten polis zaman zaman kendini
yargıç yerine koyup yasalarda olmamasına rağmen adama idam cezası kesebiliyor.
Şimdi de devlet polise savcı yetkisini yasal olarak veriyor.
17 Aralık rezaletini
hatırlayalım. Bakan oğlu tutuklanırken koparılan kıyametleri, Erdoğan’ın
günlerce oğlunu ısrarla ifade vermekten kaçırmasını (kaç gün sonra gönderdi),
çıkan ses kayıtlarını, Erdoğan’ın hemen aynı gün sürekli “Anlamadım bıbıcım”
diyen oğluna güvenemeyerek kardeşini oğlunun yanına göndermesini, sıfırlama
trafiğini iyi bir hatırlayalım. Bir Anglosakson atasözü vardır: “Bok
vantilatöre çarptı.” Derler. Hakikaten çalışır durumdaki bir vantilatöre bok
çarparsa vantilatörün hzla dönen kanatları boku sağa sola, yukarıya aşağıya
savurup her yana yayar ve ortalığı bok götürür. İşte 17 Aralık’ta da bok
vantilatöre çarptı. Buna rağmen tapelere, kanıtlara, balya balya paralara,
ayakkabı kutularına, çelik kasalara rağmen gözaltılar karşısında nasıl
kıyametler koparıldı. Üstelik o gözaltıların kararını polisler değil savcılar
vermişti.
Acil durumlarda polis mahkeme
kararı olmadan istediği herhangi bir telefonu 48 saat dinleyebilecek. Pardon
herhangi bir telefon değil Tayyip’in telefonunu dinleyemeyecek ama başka
herkesin telefonunu dinleyebilecek. Yahu sen değil miydin meydanlarda “Kriptolu
telefonlarımızı bile dinlemişler!” deyip hakaretler yağdıran? Bu eğer iyi bir
şeyse sana yapılmasına niye öfkelendin, yok kötü bir şeyse sen neden
başkalarına daha beterini yapıyorsun? Sadece telefon dinleme değil üst arama ve
konut aramada da mahkeme kararı ya da acil durumlarda savcı talimatı
zorunluluğu kaldırılıyor. Polis istediğini istediği gibi arayabilecek. Herhangi
bir gösteri düşünün… Molotof yok, taş atma yok, yasa dışı slogan yok… Hava
soğuk rüzgar buz gibi esiyor gösteridesiniz ve üşüyorsunuz atkınızla yüzünüzü
tamamen de değil biraz kapattınız. Bu nedenle 5 yıl hapis yiyebilirsiniz. Çünkü
şöyle bir ifade var: “Terör
örgütü propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yüzünü
tamamen veya kısmen örterek kapatanlar 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır.”
İstediği kadar “terör örgütü propagandasına dönüştürülen” desin “Parasız
eğitim istiyoruz, alacağız.” Yazılı pankarta terör örgütü propagandası dediler
bu memlekette unutmadık.
Bahane hazır “Öcüler var,
anarşikler var, paralelciler var, teröristler var, darbeciler var…” yahu sizden
ala öcü mü var? İnsanlar da bunları dinliyor ya acaba öyle mi, diyor. Tarihte
hangi diktatör “Ben diktatörüm. Ülkeyi polis devletine çevirmek istiyorum, bana
karşı en ufak bir muhalefeti ezeceğim. Daha bunlar ne ki ağzınıza salıncak
kuracağım.” Demiştir ki? Elbette tiran kalkıp da tiranım demez. Öcülerden
bahseder, inananlara öcü masallarıyla dolu cici bir hayat dilerim. Ama şunu
bilin ki 2013 yazında insanlar korku duvarını aştı ve artık hiçbir şey eskisi
gibi değil. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu tuhaf düzenlemeler nasıl bir
panik halinde olduğunuzu gösteriyor. Nazım Hikmet diyor ki: “Hiçbir
korkuya benzemez halkını satanın korkusu.” Atalarımız da diyor ki: “Korkunun ecele
faydası yok!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder