4 Şubat 2015 Çarşamba

YA BEN YERİM YA DA ÖCÜLER YER SENİ!



İç Güvenlik Paketi dedikleri düzenleme bu hafta görüşülecek. Neymiş bu güvenlik paketi?  Aslında bu paket hazırlanmadan evvel insanlar zaten kıvama getirilmişti. Paralel yapı, darbeciler, Ergenekoncular ve bilimum öcüler yaratılıp bunlara inanabilecek denli saf halkın içine güzel güzel vesvese verildikten sonra sıra geldi bu öcüleri bahane ederek alınacak tedbirlere. Bu tuhaf düzenlemeyle polisler savcı yapılacak. Evet, yanlış duymadınız şu milletin üstüne biber gazını haşarat ilaçlar gibi sıkanlar, yasal bir protestoda suçsuz günahsız Ali İsmail’i kafasını tekmeleyerek öldürenler, Ethem’in kafasına yakın mesafeden nişan alıp tetiği çekenler, Berkin’in kafasına nişan alıp gaz fişeğini fırlatıp Berkin’i öldürenler, Güneydoğu’da 15 yaş altı çocukları katledenlere savcı yetkisi verilecek.
Bugün gözaltı kararını Cumhuriyet savcısı alıyor; polis birini gözaltına alırsa bunu savcıya bildirmek zorunda. Gel gelelim yapılacak düzenlemede polis birini gözaltına alırsa o kişiyi hangi gerekçeyle gözaltına aldığını yirmi dört saat boyunca savcıya söylemeyecek. 24 saat o kişiyi gözaltında tuttuktan sonra bunu savcıya bildirecek. Bu süre toplu olaylarda 48 saate kadar çıkabilecek. Bu yetkiyi kullanacak polisleri de vali belirleyecek. Vali kimin valisi, polis kimin polisi oraya hiç girmiyorum zaten. Polise savcı yetkisi veriliyor hayırlı olsun. Zaten polis zaman zaman kendini yargıç yerine koyup yasalarda olmamasına rağmen adama idam cezası kesebiliyor. Şimdi de devlet polise savcı yetkisini yasal olarak veriyor.
17 Aralık rezaletini hatırlayalım. Bakan oğlu tutuklanırken koparılan kıyametleri, Erdoğan’ın günlerce oğlunu ısrarla ifade vermekten kaçırmasını (kaç gün sonra gönderdi), çıkan ses kayıtlarını, Erdoğan’ın hemen aynı gün sürekli “Anlamadım bıbıcım” diyen oğluna güvenemeyerek kardeşini oğlunun yanına göndermesini, sıfırlama trafiğini iyi bir hatırlayalım. Bir Anglosakson atasözü vardır: “Bok vantilatöre çarptı.” Derler. Hakikaten çalışır durumdaki bir vantilatöre bok çarparsa vantilatörün hzla dönen kanatları boku sağa sola, yukarıya aşağıya savurup her yana yayar ve ortalığı bok götürür. İşte 17 Aralık’ta da bok vantilatöre çarptı. Buna rağmen tapelere, kanıtlara, balya balya paralara, ayakkabı kutularına, çelik kasalara rağmen gözaltılar karşısında nasıl kıyametler koparıldı. Üstelik o gözaltıların kararını polisler değil savcılar vermişti.
Acil durumlarda polis mahkeme kararı olmadan istediği herhangi bir telefonu 48 saat dinleyebilecek. Pardon herhangi bir telefon değil Tayyip’in telefonunu dinleyemeyecek ama başka herkesin telefonunu dinleyebilecek. Yahu sen değil miydin meydanlarda “Kriptolu telefonlarımızı bile dinlemişler!” deyip hakaretler yağdıran? Bu eğer iyi bir şeyse sana yapılmasına niye öfkelendin, yok kötü bir şeyse sen neden başkalarına daha beterini yapıyorsun? Sadece telefon dinleme değil üst arama ve konut aramada da mahkeme kararı ya da acil durumlarda savcı talimatı zorunluluğu kaldırılıyor. Polis istediğini istediği gibi arayabilecek. Herhangi bir gösteri düşünün… Molotof yok, taş atma yok, yasa dışı slogan yok… Hava soğuk rüzgar buz gibi esiyor gösteridesiniz ve üşüyorsunuz atkınızla yüzünüzü tamamen de değil biraz kapattınız. Bu nedenle 5 yıl hapis yiyebilirsiniz. Çünkü şöyle bir ifade var: “Terör örgütü propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerine yüzünü tamamen veya kısmen örterek kapatanlar 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.”  İstediği kadar “terör örgütü propagandasına dönüştürülen” desin “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız.” Yazılı pankarta terör örgütü propagandası dediler bu memlekette unutmadık.
Bahane hazır “Öcüler var, anarşikler var, paralelciler var, teröristler var, darbeciler var…” yahu sizden ala öcü mü var? İnsanlar da bunları dinliyor ya acaba öyle mi, diyor. Tarihte hangi diktatör “Ben diktatörüm. Ülkeyi polis devletine çevirmek istiyorum, bana karşı en ufak bir muhalefeti ezeceğim. Daha bunlar ne ki ağzınıza salıncak kuracağım.” Demiştir ki? Elbette tiran kalkıp da tiranım demez. Öcülerden bahseder, inananlara öcü masallarıyla dolu cici bir hayat dilerim. Ama şunu bilin ki 2013 yazında insanlar korku duvarını aştı ve artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu tuhaf düzenlemeler nasıl bir panik halinde olduğunuzu gösteriyor. Nazım Hikmet diyor ki: “Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.” Atalarımız da diyor ki: “Korkunun ecele faydası yok!”




Hiç yorum yok: