31 Mart 2009 Salı
HUCURAT SURESİ
"Resulullah henüz uyuyordu, Ey Muhammed! Bizim yanımıza çık! diye bağırdılar, bunun üzerine uyandı ve çıktı"
Bunun üzerine Hucurat suresi iniyor bakın Allah sevgili resulünü uykudan uyandıran densizler için ne diyor:
(Ey Muhammed!) Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir.(HUCURÂT - 4)
Onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.(HUCURÂT - 5)
Buyur bakalım adamı öğle uykusundan edenler için ayet iniyor iyi mi? Sadece bu ayetler bile Muhammed'in insanları din iman ayağına nasıl kerizlediğinin kanıtı değil mi?
26 Mart 2009 Perşembe
HADİSLERDE ŞEYTAN
Muhammed'e göre Şeytan yer içer. Biz davet etmesek de ara sıra akşam yemeğine uğrayıp bir kayıntı çeker:
Fasıl : YİYECEKLER BÖLÜMÜ
Konu : Yeme Adabı
Ravi : Cabir
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kişi evine döndüğü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah`ın adını zikrederse, şeytan (avenelerine): "Size burada gecelemek de yok akşam yemeği de yok!" der. Ama kişi, eve girerken Allah`ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (avenelerine): "Akşam yemeğine kavuştunuz ama burada gecelemeniz mümkün değilr der. Adam eve girerken ve yemeğe başlarken "Bismillah!" diyerek Allah`ı zikretmezse, şeytan (avanelerine): "Yemeğe de yetiştiniz, yatmaya da!" der."
HadisNo : 3873
Şeytan arasıra bir yerlerden içimize girip damarlarımızda seyahat eder:
Fasıl : Nefsin Afetlerine Temas Eden Hadisler
Konu : Nefisle İlgili Eedebe Giren Hadisler
Ravi : Enes
Hadis : Resulullah (sa) buyurdular ki: "Şeytan insanoğlunda, kanın cereyanı gibi cereyan eder." HadisNo : 5904
Muhammed'e göre Şeytan solaktır:
Fasıl : YİYECEKLER BÖLÜMÜ
Konu : Yeme Adabı
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer."
HadisNo : 3874
Muhammed'e göre Şeytan kapkaççıdır, efendi efendi namaz kılarsanız bir şey yapmaz ama namaz kılarken sağa sola bakarsanız kaptığı gibi kaçar. Lakin neyi kapıp kaçar orası muğlak.
Fasıl : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Namazın Sekiz Şartı - Başka Meşguliyeti Terk
Ravi : Aişe
Hadis : Resulullah`a namazda sağa sola bakmak (iltifat) hususunda sordum. Şu cevabı verdi: "Bu bir kapıp kaçırmadır. Şeytan kulun namazından kapar kaçırır.
HadisNo : 2716
Eyvahlar olsun! Şeytan sağa sola bakan kulun bile namazından kapıp kaçırıyorsa sağı solu kontrol etmeden rükuya varan kula kimbilir ne yapar!
Şeytan yiyip içiyor ya hani e normal olarak da yiyen içen her canlı gibi o da işer s..ar. Yalnız anormal olan üzerimize işeyip s..ar.
Fasıl : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Gece Namazı
Ravi : İbnu Mes`ud
Hadis : Resulullah (sav)`ın yanında bir adamın zikri geçti ve sabaha kadar uyuduğu namaza kalkmadığı söylendi. Aleyhissalatu Vesselam: "Bu adamın kulağına şeytan işemiştir" buyurdu.
HadisNo : 3010
Şeytan hassas ince ruhlu bir tecavüzcüdür eğer et kokarsanız şehvet ve şefkatini uyandırırsınız olacaklardan biz (Ben resulünüz ve sevgili uşağım Allah CC) sorumlu değiliz. Gibi bir mana çıkıyor sanki şu hadisten:
Fasıl : YİYECEKLER BÖLÜMÜ
Konu : Yeme Adabı
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resullullah (sav) buyurdular ki: "Şeytan muhakkak ki hassastır, cidden pek hassastır. Kendinizi ondan sakındırın. Kim elinde et kokusu olduğu halde geceler, sonra da kendisine bir fenalık ulaşırsa sakın ha nefsinden başkasını suçlamasın."
HadisNo : 3889
Bence Muhammed bunu hastayken yüksek ateş içinde sayıklamış enayinin teki de vayy ne hikmetli laf deyip yazmış.
Muhammed'e göre aramızda invizibıl (görünmez) melekler ve şeytanlar dolaşmakta ama horozlar melekleri eşekler de şeytanları görebilmekte fakat Allah eşeğe verdiği bu mahareti bizlerden esirgemiş. Yani bir eşek kadar bile değerimiz yok. Seni gidi Allah senii...
Fasıl : MUHTELİF NEV`E GİREN HADİSLER
Konu : Muhtelif Nev`de Hadisler
Ravi : Ebu Hureyre
Hadis : Resulullah (sa) buyurdular ki: "Horozların öttüğünü işittiğiniz vakit, Allah`tan lütuf ve ikramını talep edin. Zira onlar bir melek görmüştür. Merkebin anırmasını işittiğiniz zaman şeytandan Allah`a sığının. Çünkü o da bir şeytan görmüştür."
HadisNo : 5950
Namaz kılan cemaat dip dibe namaz kılmaz da arada boşluklar bırakırsa Şeytan da araya girip cemaatle beraber namaz kılar:
Fasıl : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Me`mum (İmama Uyan) İle İlgili Hükümler
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Safları düz kılın, omuzları bir hizaya getirin, aradaki boşlukları kapatın, kardeşlerinizini (sizi düzeltmeye çalışan) ellerine arşı nezaketli olun. Arada şeytan gedikleri bırakmayın. Kim safa kavuşursa Allah ona kavuşur. Kim de saftan koparsa Allah da ondan kopar." HadisNo : 2817
Yiyen içen bir canlı ara sıra da kusar tabii, şeytan da kusuyormuş:
Fasıl : YİYECEKLER BÖLÜMÜ
Konu : Yeme Adabı
Ravi : Ümeyye İbnu Mahşiyy
Hadis : Resulullah (sav) otururken bir adam besmele çekmeden yemek yiyordu. Yemeğini yemiş, geriye tek lokması kalmıştı. Onun ağzına kaldırırken: "Bismillahi evvelehü ve ahirahu" dedi. Bunun üzerine Resulullah (sav) güldü ve: "Şeytan onunla birlikte yemeye devam etti. Ne zaman ki Allah`ın ismini zikretti, karnındakileri hep kustu" buyurdu.
HadisNo : 3872
Mide bulandırıcı bir hadis ıyy...
Muhammed'e göre Şeytan geceleri farelerle ittifak kurup evinizi kundaklar.
Fasıl : MUHTELİF NEV`E GİREN HADİSLER
Konu : Muhtelif Nev`de Hadisler
Ravi : İbnu Abbas
Hadis : Bir fare gelerek çektiği bir fitili Resulullah (sa)`ın önüne, üzerinde oturmakta olduğu hasır minderin üstüne bırakıp gitti. Fitil, hasırdan bir dirhem kadar bir yer yaktı. Bunun üzerine Aleyhissalatu vesselam: "Uyuyacağınız zaman kandillerinizi söndürün. Zira şeytan, böylelerine rehberlik edip böylesi işler yaptırarak sizi yakar" buyurdular.
HadisNo : 5946
Bunu sıradan bir insan söylese ya "Çüş!" deriz ya da nazik olmak istersek "Cozuttun mu sen?" deriz. Ama peygamber deyince hikmetli bir söz oluyor. Bu arada şeytanın canı kundakçılık yapmak isterse neden fareyle işbirliği yapıyor ki, farenin yardımı olmadan yapamaz mı sanki?
Şeytan uyurken solunuzdan yaklaşıp size kötü rüya göstertir uyanınca sol tarafınıza dönüp halıya tükürün şeytan artık size zarar veremez fakat hanımınız böyle bir pislik yaparsanız canınıza okur kuvvetle muhtemel. Ama siz yine de yapın, neden mi? İşte şu yüzden:
Fasıl : RÜYA TABİRİ BÖLÜMÜ
Konu : Rüya Ve Rüya Adabına Dair
Ravi : Ebu Katade
Hadis : Resulullah (sav)`ın şöyle söylediğini işitmiştir: "Rüya Allah`tan dır. Hulm (sıkıntılı rüya) şeytandandır. Öyle ise, sizden biri, hoşuna gitmeyen kötü bir rüya (hulm) görecek olursa sol tarafına tükürsün ve ondan Allah`a istiaze etsin (sığınsın). (Böyle yaparsa şeytan) kendisine asla zarar edemiyecektir."
HadisNo : 958
Muhammed'e göre kocası yokken yabancı kadınların yanına giderseniz şeytan size tecavüz ettirir. Sakın kadınlar yalnızken yanlarına varmayın sonra Allah muhafaza tecavüzcü olup çıkarsınız.
Fasıl : SEFER (YOLCULUK) VE ADABI BÖLÜMÜ
Konu : Seferden Dönüş
Ravi :
Hadis : Bir diğer rivayette şöyle gelmiştir: "[Resulullah (sav):] "Kocası gurbette olan (yabancı) kadınların yanına girmeyin, Zira şeytan, herbirinizin içinde, vücudunuzda kanın dolaştığı gibi, (kendisini hissettirmeden) dolaşır" buyurdu. Biz atılıp sorduk: "Sende de dolaşır mı?" "Bende de (dolaşır), ancak Allah bana yardım etti de (şeytanım) müslüman oldu."
HadisNo : 2200
Ne sapıkça ne iğrenç bir hadis. İnsana hakaret bir hadis, hem kadını hem erkeği aşağılayan çok çirkin bir hadis. Tabii Muhammed şeytanın Müslüman belli, nerden belli? Zeyd yokken eve gidip Zeynep'i açık saçık görülüp kadına vurulmandan ve yuvalarını yıkmandan belli.
Bir başka hadise göre de Şeytan namaz kılarken gelir ve namazın sonundaki tesbihatı unutturur hatta yatağa girdiğinizde artık ninni mi söyler yatağı mı sallar bilinmez gelip sizi siz Allah'ın adını zikretmeden uyutur.
Fasıl : DUA BÖLÜMÜ
Konu : İstiğfar; Tesbih; Tehlil; Tekbir; Tahmid Ve Havkale
Ravi : Abdullah İbnu Amr İbni`l-As
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "İki haslet -veya iki hallet - vardır ki onları Müslüman bir kimse (devam üzere) söyleyecek olursa mutlaka cennete girer. Bu iki şey kolaydır. Kim onlarla amel ederse, azdır da... Her (farz) namazdan sonra on kere tesbih (sübhanallah), on kere tahmid (elhamdülillah), on kere tekbir (Allahu ekber) söylemekten ibarettir." (Abdullah der ki:) "Ben Resulullah (sav)`ın bunları söylerken parmaklarıyla saydığını gördüm. Resulullah devamla buyurdular: "Bunlar beş vakit itibariyle toplam olarak dilde yüzellidir. Mizanda bin beş yüzdür, "ikinci haslet" ise yatağa girince Allah`a yüz kere teşbih, tekbir ve tahmid`de bulunmanızdır. Bu da lisanda yüzdür, mizanda bindir. (Her ikisi toplam iki bin beş yüz eder.)" Resulullah (sav) sözlerine şöyle bir soru ile devam etti: "Hanginiz bir günde, gece ve gündüz iki bin beş yüz günah işler?" "Bunları niye söylemiyelim ey Allah`ın Resulü?" dediler. Şu cevabı verdi: "Şeytan, namazda iken her birinize gelir: "Şunu şunu hatırla" der, ve namazdan çıkıncaya kadar devam eder. (Bu hatırlatmaların neticesi olarak) kişi bu tesbihatı terk bile eder. Kişi yatağına girince de şeytan ona gelir, (zikir yapmasına imkan vermeden) uyutmaya çalışır ve uyutur da."
HadisNo : 1880
Sakın ha esnemeyin Allah siz esneyince ifrit olur. Namaz kılarken esnerseniz bunu şeytan yaptırır ama siz namaz kılarken esnemeyin şeytana değil de size günah olur. Allah'ın gücü Şeytan'a yetmez ama sizi bir güzel kızartır.
Fasıl : SOHBET BÖLÜMÜ
Konu : Hapşırma Ve Esneme Hakkında
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. Öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah`a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukallah demesi hak (bir vazife)dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkan nisbetinde kendini tutsun ve "hah" diye ses çıkarmasın. Zira buy şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir."
HadisNo : 3397
Şeytan zamanının büyük bir kısmını Kadıköy'deki Zeynep Kamil Hastanesi'nde ya de çeşitli sağlık kurumlarının doğum kliniklerinde geçirir. Habire hastane hastane koşar ömrü ebelere kadın doğum doktorlarına refiklikle geçer.
Fasıl : TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu : Al-i İmran Suresi
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular: "Yeni doğan her insan yavrusuna, doğduğu anda şeytan mutlaka bir dürter. Yavru, onun dürtmesi (nin verdiği rahatsızlık) sebebiyle bağırarak ağlar. Hazret-i Meryem ve onun oğlu İsa bundan hariçtir." Ebu Hüreyre sözüne devamla: "İsterseniz şu ayeti de okuyun dedi: Meryem: "...Ben onu da soyunu da kovulmuş şeytandan sana sığındırırım" dedi (Al-i İmran, 36).
HadisNo : 518
Bakın Allah İsa'ya kıyamamış da ona kıyak geçmiş ama Muhammed'i bile şeytana dürttürmüş. Anlaşılan o ki Şeytan Muhammed'i kafasından dürtmüş.
Sıradaki hadise bayılıyorum yav... Şeytan ağzınızdan çıkan kelimelere göre ebat değiştiriyormuş meğer.
Fasıl : SOHBET BÖLÜMÜ
Konu : Binme Ve Terkiye Alma
Ravi : Ebu`l-Müleyh
Hadis : Ravi, bir adamdan naklen demiştir ki: "Ben Resulullah (sav)`ın terkisinde idim. Hayvanın ayağı kaydı, Ben, "Kör şeytan!" demiş bulundum. Bana: "Böyle söyleme, zira böyle söylersen o büyür, hatta ev kadar olur ve "kendi gücümle onu yere attım!" der. Fakat sen: "Bismillah!" de, zira böyle söylersen o küçülür ve sinek kadar olur."
HadisNo : 3413
Şeytan ezan sesinden ossura ossura kaçar. Eğer ezan okunurken zaart diye bir ses duyarsanız Şeytan kaçıyor demektir. Yüzümüze gözümüze işşediği yetmiyor bir de ortamı kokutuyor pis Şeytan.
Fasil : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Ezanın Fazileti
Ravi :
Hadis : Müslim`in diğer bir rivayetinde şöyle denmiştir: "Şeytan namaz için okunan ezanı işitti mi kaçar. Müezzinin sesini işitmemek için sesli sesli yellenir. (Ezan bitip müezzin) susunca geri döner ve vesvese verir. İkameti işittiği zaman, müezzini duymamak için gider, susunca geri döner ve vesvese verir."
HadisNo : 2434
Yav bu şeytan bırakmaz mı rahat bir uyuyalım. Gece uyuduğumuz odaya gelip ensemize düğüm atarmış bir de. (Artık nasıl oluyorsa)
Fasıl : NAMAZ BÖLÜMÜ
Konu : Gece Namazı
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: Biriniz uyuyunca ensesine şeytan üç düğüm atar. Her düğümü atarken, düğüm yerine eliyle vurarak "üzerine uzun bir gece olsun, yat" dilediğinde bulunur. Adam uyanır ve Allah`ı zikrederse bir düğüm çözülür, abdest alacak olursa bir düğüm daha çözülür, namaz kılarsa bütün düğümler çözülür ve böylece canlı ve hoş bir halet-i ruhiye ile sabaha erer. Aksi halde habis ruhlu (içi kararmış) ve uyuşuk bir halde sabaha erer."
HadisNo : 3009
Yahu Şeytan tüm bunları yaparken Allah neden onu seyrediyor? Bu Allah dedikleri put ne işe yarıyor niye gelip kurtarmıyor bizi şu ossurukçu Şeytan'dan?
21 Mart 2009 Cumartesi
HADİSLERDE KADIN
Fasil : SOHBET BÖLÜMÜ
Konu : Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakları
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : "Ey Allah`ın Resulü!" dendi, "hangi kadın daha hayırlıdır?" "Kocası bakınca onu sürura garkeden, emredince itaat eden, nefis ve malında, kocasının hoşuna gitmeyen şeyle ona muhalefet etmeyen kadın!" diye cevap verdi.
HadisNo : 3298
Fasil : SOHBET BÖLÜMÜ
Konu : Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakları
Ravi : Ümmü Seleme
Hadis :Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hangi kadın, kocası kendisinden razı olarak vefat ederse, cennete girer."
HadisNo : 3294
Kadının arzusu isteyip istememesi hiç önemli değildir, kadın kocası çağırdığı an koşa koşa yatağa girmedilir
Fasıl : ORUÇ BÖLÜMÜ
Konu : İftarda Ta`cil
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "kadın, kocası varken izin almadan (nafile) oruç tutmasın." (Ebu Davud`un rivayetinde, "Ramazan dışında" ziyadesi vardır.)
HadisNo : 3203
Öyle ya hadi adamın canı çekti. Olmaaz.
Fasil : SOHBET BÖLÜMÜ
Konu : Erkeğin Hanımı Üzerindeki Hakları
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis :Bir başka rivayette: "kadın küskünlükle kocasının yatağından ayrı olarak sabahlarsa, melekler onu lanetler" denmiştir.
HadisNo : 3297
Erkek kadını isterse boşuyor. Bir kısıtlaması yok. Ama kadın erkekle eşit keyfilikte davranırsa sonsuza dek cehennemlik oluyor
Kadın erkeğin tapulu malıdır kocası ölse bile kadının evlenmeyip çocuklara bakması gerekir ki o kadın çok değerli olsun. Gerçi Muhammed Hatice öldükten sonra uçanı kaçanı nikahına almıştı ama o kadın değildi ne de olsa.
Fasil : BİRR (EBEVEYNE İYİLİK) BÖLÜMÜ
Konu : Evlad Ve Akrabalara İyilik
Ravi : Avf İbnu Malik el-Eşcal
Hadis : Hz. Peygamber (sav): "Ben ve yanakları kararmış kadın kıyamet günü şu iki şey gibi yan yanayız. - Hadisi rivayet eden Yezid İbnu Zürey, baş ve orta parmaklarıyla işaret yaptı - O kadın ki, mevkii, makamı bulunan kocasından dul kalmıştır, (maddi imkanlarından başka) neseb ve güzelliği yerindedir. Bütün bunlara rağmen (evlenmez) ve yetimler büyüyünceye veya ölünceye kadar kendini onlara hasreder." (Hadiste geçen "yanakları kararmış kadın" tabiriyle Hz. Peygamber (sav) yetimlerim büyütmek gayesiyle süslenmeyi ve rahat yaşamayı terkeden, çektiği sıkıntılar sebebiyle cildi kararan dul kadını ifade buyurmuştur)
HadisNo : 174
Fasıl : TIBB VE RUKYE BÖLÜMÜ
Konu : Talak Hakkında Müteferrik Hükümler
Ravi : Sevban
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hangi kadın (çok ciddî) bir gerek yokken kocasına boşanma talebinde bulunursa, bilsin ki, cennetin kokusu kendisine haramdır."
HadisNo : 4083
Muhammed yürüyen ferc gibi görür. Kadın cinsel bir objeden öte değildir. Şeytan müminleri kadınla azdırır kadın erkekleri ayartır. Bu tarz bir bakışı olmasa "kadın"ı "şeytanın oltası"na benzetir mi?
Fasil : MEV`İZELER BÖLÜMÜ
Konu : Mev`izeler Hakkında
Ravi : Huzeyfe
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hamr (sarhoş edici içki), günahın her çeşidinin kaynağıdır. kadın, şeytanın oltasıdır, dünya seugisi her çeşit hatanın başıdır." [Rezin tahriç etmiştir.]
HadisNo : 5373
Fasil : SOHBET BÖLÜMÜ
Konu : Kadına Bakma Hakkında
Ravi : İbnu Mes`ud
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "kadın avrettir, dışarı çıktı mı şeytan ona muttali olur."
HadisNo: 3443
Câbir lbn Abdullah anlatıyor:
- "Peygamber bir kadın gördü; hemen Zeyneb'e gitti. Ki Zeyneb o sırada bir derisini ovup işliyordu. Peygamber hemen cinsel ihtiyacını gördü. Sonra arkadaşlarının yanına çıktı. Ve şöyle konuştu:
- Kadın, şeytan biçiminde çıkar karşıya. Ve yine şeytan biçiminde dönüp gider. Bu nedenle sizden herhangi biriniz bir kadın gördü mü, hemen karısına gidip onunla yatsın. Çünkü bu (cinsel ilişki), o kişinin içindekini (kabaran şehvetini) söndürür."
(Bkz. Müslim, e's- Sahih, Kitabu'n-Nikâh/9-10, hadis no: 1403; Ebu Davud, Sünen, Kitabu'n-Nikâh/44, hadis no: 2151; Tirmizî, Sünen, Kitab'r-Rıdâ'/9, hadis no: 1158.)
Muhammed biraz kendine torpil geçmiş mehirsiz karı almak vb. şeklinde zaten bunlar bilinir ama biraz tuhaf bir çifte standart var. Bir kadın Muhammed'in yanında def çalıp şarkı söyleyebilir ama başka bir erkek bir kadına bakamaz bile
Fasıl : NEZİR (ADAK) BÖLÜMÜ
Konu : Taate Yönelik Nezir
Ravi : Amr İbnu Şuayb an Ebihi an Ceddihi
Hadis : Bir kadın (gelerek): "Ey Allah`ın Resulü! Ben senin yanibaşında def çalmaya nezrettim!" dedi. Aleyhissalatu vesselam: "Nezrini yerine getir!" buyurdular.
HadisNo : 5741
Fasıl : HACC VE UMRE BÖLÜMÜ
Konu : Haccda Niyabet
Ravi : İbnu Abbas
Hadis :Fadl İbnu Abbas (ra), Resulullah (sav)`ın terkisinde idi. Has`ame`den bir kadın birşeyler sormak istiyordu. Fadl, kadına, kadın da Fadl`a bakmaya başladı. Resulullah (sav) eliyle Fadl`ın başını öbür istikamete çevirdi. kadın: "Ey Allah`ın Resulü, Allah`ın kullarına yazdığı hacc farızası yaşlı ve ihtiyar babama ulaştı. Ancak o, bineğin üzerinde durabilecek halde bile değil. Ben ona bedel hacc yapabilir miyim?" dedi. Resulullah (sav): "Evet." dedi. Bu hadise, Veda Haccında cereyan etti.
HadisNo : 1553
Muhammed'e göre sokağa çıkarken koku sürünen kadın o...pudur.
Fasıl : ZİNET BÖLÜMÜ
Konu : Koku Ve Yağ
Ravi : Ebu Musa
Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Her göz zanidir. Şurası muhakkak ki, kadın koku sürünür, sonra da (erkek) cemaate uğrarsa o da zaniyedir."
HadisNo : 2145
Kadın tecavüze de uğrarsa suçludur tahrik etmeyin tecavüz etmesinler kardeşim hem tecavüze uğrayan kadın hak etmiştir
Fasıl : HUDUD BÖLÜMÜ
Konu : Zina Haddi
Ravi : İbnu Abbas
Hadis : Hz. Ömer (ra)`e, zina yapmış olan deli bir kadın getirildi. (Recm edilip edilemeyeceği hususunda) halkla istişare ederek recmedilmesine hükmetti. kadına Hz. Ali (ra) uğradı. (Hazırlığı görünce): "Bunun hali nedir?" diye sordu. Kendisine: "Falanca kabileden deli bir kadındır, zina yapmıştır. Hz. Ömer (ra), recmedilmesine hükmetmiştir" dediler. Hz. Ali (ra): "kadını geri götürün!" dedi, sonra Hz. Ömer`e uğrayıp: "Ey müzminlerin emiri! Bilirsin ki, Resulullah (sav): "Kalem üç kişiden kaldırılmıştır (artık onlar yaptıklarından sorumlu değildirler): Buluğa erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan, şifa buluncaya kadar bunamıştan." Bu biçare kadın falanca kabilenin bunağıdır. Ona tecavüz eden, muhakkak ki akli noksanlığı sırasında tecavüz etmiştir" dedi. HadisNo : 1597
Bu rezillik değil mi? Tecavüz edilen bir mağduru öldürmeye kalkışmak alçakça değil mi?
20 Mart 2009 Cuma
ALLAH KISKANÇMIŞ
Fasıl : KISKANÇLIK BÖLÜMÜ
Konu : Kıskançlık Hakkında
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Sa`d İbnu Ubade (ra) dedi ki: "Ey Allah`ın Resulü, ben zevcemle birlikte bir adam yakalasam, dört şahit getirinceye kadar ona mühlet mi tanıyacağım?" "Evet!" buyurdu Aleyhissalatu vesselam. Sa`d: "Asla dedi, seni hakla gönderen Zat-ı Zülcelal`e yemin olsun, şahid aramazdan önce kılıncımı indiririm." Resulullah (sav): "Şu efendinizin söylediğine bakın! Evet (biliyoruz ki) o kıskanç bir adamdır. Ama ben ondan da kıskancım, Allah da benden kıskanç"
HadisNo : 4308
Ekleyelim ki Sad bin Ubade psikopatlık derecesinde kıskançtır. Muhammed bu kıskançlığıyla meşhur adamdan daha da kıskançmış. Hatta Allah da Muhammed'den daha kıskançmış. Yahu bir ol diyeceğim bütün evreni yaratacağım bir de üstüne kıskanacağım. Yok bu kadarı fazla kimsenin yapamadığı hokus pokusla her şeyi yaratıp bir de kendi yarattıklarını kıskanmak yok arkadaş buna ne desem bilemiyorum.
Bakın şimdi Muhammed başka ne demiş Kütübü Sitte'de:
Fasil : KISKANÇLIK BÖLÜMÜ
Konu : Kıskançlık Hakkında
Ravi : İbnu Mes`ud
Hadis : Resulullah (sav)`ı işittim, şöyle diyordu: "Allah`dan daha kıskanç kimse yoktur. Bu sebeptendir ki fevahişin açığını da kapalısını da haram kıldı. Medihten Allah kadar hoşlanan bir kimse de yoktur. Bu sebeptendir ki nefsini medhetmiştir." HadisNo : 4307
Zaten Allah'ın kıskanç olduğu kendine ortak koşanları asla affetmeyip yakmasından belli:
Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur. (NİSA SURESİ / 48)
Hiç şüphesiz, Allah, kendisine şirk koşanları bağışlamaz. Bunun dışında kalanlar ise, (onlardan) dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa elbette o uzak bir sapıklıkla sapmıştır. (NİSA SURESİ / 116)
Pekii Allah kimi kıskanmış ona da bir bakalım:
"Siz Ba'le tapıp da yaratıcıların en güzeli (olan Allah'ı) mı bırakıyorsunuz?"(SÂFFÂT–125)
E yok artık sen koskoca Allah kalk da bir putu kıskan. Pekii Muhammed bu fikri nerden araklamış. Yani Allah'ın kıskanç olduğu fikrini?
"Başka ilahlara tapmayacaksınız. Çünkü ben kıskanç bir RAB, kıskanç bir Tanrı'yım. (Mısır'dan Çıkış 34:14)"
İlgiinç Tevrat'taki bu kısım sanki Kuran'daki SAFFAT-125'in farklı bir söylenişi.
"Putların önünde eğilmeyecek, onlara tapmayacaksın. Çünkü ben, Tanrın RAB, kıskanç bir Tanrı'yım. Benden nefret edenin babasının işlediği suçun hesabını çocuklarından, üçüncü, dördüncü kuşaklardan sorarım." (Mısır'dan Çıkış 20:5)
Meğer Allah kıskançmış yaav.
ALLAH'IN İNSANDAN FARKI VAR MI?
Biz de onlardan intikam aldık ve ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan habersizmişler (gibi) olmaları nedeniyle onları suda boğduk. (A'RAF SURESİ / 136)
Bundan (Kur'an'dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler. Doğruyu yanlıştan ayıran (Furkan)ı da indirdi. Gerçek şu ki, Allah'ın ayetlerini inkar edenler için şiddetli bir azab vardır. Allah güçlüdür, intikam alıcıdır. (AL-İ İMRAN SURESİ / 4)
Allah'ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah azizdir, intikam sahibidir. (İBRAHİM SURESİ / 47)
Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra, yüz çevirenden daha zalim kimdir? Gerçekten biz, suçlu-günahkarlardan intikam alıcılarız. (SECDE SURESİ / 22)
Rabbin ayetleri hatırlatıldıktan sonra yüz çevirenden daha zalimi kim söyleyeyim mi sevgili Allah? Sen tabii ki sen! Sana inanmayanı sonsuza dek yakmaktan bahseden sen! Dünyanın en sapık işkencecisinin aklına gelebilecek cinsten kanlı irin içirme gibi bir iğrençliği düşünen sen! Senden daha zalim daha sapık şu cihanda yoktur. Dünyanın en psikopat insanı bile bırak sadece suçu inanmamak olan birini gerçek bir suçluyu bile sonsuza kadar ateşte yakamaz.
Hakaret eder:
Andolsun, sizden cumartesi (günü) yasağı çiğneyenleri elbette biliyorsunuz. İşte biz, onlara: "Aşağılık maymunlar olun" dedik. (BAKARA SURESİ / 65)
Bir takım akılsız insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir." (BAKARA SURESİ / 142)
Geberesice nasıl da ölçtü biçti.(MUDDESSİR - 19)
Sanki onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler(MUDDESSİR - 50)
Hatta insan gibi beddua eder:
Yahudiler: "Üzeyir Allah'ın oğludur" dediler; hristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla söylemeleridir; onlar, bundan önceki inkâr edenlerin sözlerini taklid ediyorlar. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar? (TEVBE SURESİ / 30)
Ve tıpkı insan gibi yemin eder:
http://kloroben.blogspot.com/2009/02/yemin-eden-allah.html
Varın hesap edin Kuran Allah kelamı mı insan sözü mü?
18 Mart 2009 Çarşamba
KURAN'A GÖRE BİZE KİM ŞEFAAT EDECEK?
Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul edilmeyeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının. (BAKARA SURESİ / 48)
Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı, sonra arşa istiva etti. Sizin O'nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz? (SECDE SURESİ / 4)
Şimdi yukarıdaki iki ayette şefaat edenin yalnız Allah Allah olacağı başka şefaat eden olmayacağı vurgulanmış. Peki şimdi aşağıdaki ayetlere bir bakalım:
Artık, şefaat edenlerin şefaati onlara bir yarar sağlamaz. (MÜDDESSİR SURESİ / 48)
O gün, Rahman (olan Allah)'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati bir yarar sağlamaz. (TAHA SURESİ / 109)
O'nun katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür. (SEBE' SURESİ / 23)
Oysa bu surelerde Allah başkalarına şefaat için ruhsat vermiş ve onların şefaatini kabul ediyor. İyi de hani kimse kimse için şefaat edemezdi? Hani Allah'tan başka şefaat edecek yoktu?
15 Mart 2009 Pazar
KUR'AN KİMİN SÖZÜDÜR?
Kuran Allah sözü ise Allah bize kim tarafından gönderilmiştir? Yoksa burada Muhammed’in konuştuğu gün gibi ortada mı?
Bir insana kim beddua eder? Gücü yetmeyen beddua eder onunla baş edemeyen beddua eder. “Ebu Leheb'in elleri kurusun; kurudu da!” (TEBBET-1)
Kim Ebu Leheb’in elini kurutsun? Allah bunu kimden istiyor? Başkasından dilemek yerine neden kendisi kurutmuyor yoksa gücü mü yetmiyor?
Bundan başka iki yerde (MÜNAFİKUN-4 ve TEVBE-30) aynen şu laf geçer: Allah onların canlarını alsın! Bu söz Allah'a ait bir söz mü?
Allah'ı ve Peygamber'ini incitenlere, Allah dünyada da ahirette de lanet eder; onlara alçaltıcı bir azap hazırlar.( AHZÂB - 57)
Bu da ne demek oluyor haydi peygamberi inciteni anladık da Allah’ı kim incitiyor? Nasıl yapıyor
bunu doğrusu Allah’ı incitebilecek kadar marifetli birini tebrik etmek gerekir.
Ayrıca bakınız Allah ne demiş:
Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık. (HÂKKA /44-46)
Yahu en sevgili kulun bile seni incitse yakalayıp şah damarını koparacaksın da kefereleri niye yakalamadın onların şahdamarını niye koparmadın? Onların seni incitmesine nasıl izin verdin?
Belki de Allah’ın gücü yetmemiştir. Bakınız: Ey iman edenler, eğer siz Allah'a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır. (MUHAMMED SURESİ-7)
Allah yardım istiyor. Tek başına bazı şeyleri yapamıyor.
Aslında bu kadar uğraşmaya hiiç gerek yok Kuran’ın Allah sözü mü Muhammed’in sözü mü olduğu zaten Kuran’da yazar:
Hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçinin sözüdür. (HÂKKA-40)
14 Mart 2009 Cumartesi
MUHAMMED'İN EVLATLIĞININ KARISIYLA EVLENMESİ
Bakınız Kuran'da Muhammed ne diyor:
Allah ve Peygamber'i bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık işlerinde başka yolu seçmek yaraşmaz. Allah'a ve Peygamber'e baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şekilde sapmış olur.( AHZÂB - 36)
Hemen arkasından gelen ayet ne diyor:
Hani sen, Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: "Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir. (AHZÂB -37)
Neyse Muhammed Zeynep'i anasından babasından değil Zeyd'den istiyor. Yani kocasından istiyor. Oha dedirten bir durum bu. 37. ayete bakarsak şu Ahzab suresini indirmeden evvel biraz utanman varmış insanlardan çekinebiliyormuşsun evladın yerindeki adamı gavat yerine koyup karısını da alınca çekinme utanma da kalmadı sende. Bakalım Kütübü Sitte'ye görelim Muhammed ne yapmış:
Fasil : NİKAH BÖLÜMÜ
Konu : Resulullah (sav)`ın Zevceleri
Ravi : Enes
Hadis : Zeyneb`in iddeti tamamlanınca, Resulullah (sav), Zeyd (ra)`e: "Git onu bana (kendinden) iste\" dedi. Zeyd gitti, Zeyneb`e geldiği zaman hamurunu yoğuruyordu. Zeyd der ki: "Onu gördüğüm zaman içimde bir zorluk hissettim, ona bakamaz hale geldim. Sırtımı ona çevirerek, geri geri yaklaştım ve: "Ey Zeyneb! Beni Resulullah (sav) gönderdi. Seni istiyor" dedim. Zeyneb: "(Ben (istihare yoluyla) Rabbimle istişare etmeden bir şey yapacak durumda değilim!" dedi ve kalkıp mescide gitti. Derken Resulullah`a vahiy geldi. Aleyhissalatu vesselam kalkıp izin almadan Zeyneb`in evine girdi. Zeyd der ki: Gündüzün ilerlemesiyle Resulullah (sav)`ın bize ekmek ve et yedirdiğini gördük. Yemekten sonra halk çıkmış, bazı kimseler evde kalmış sohbet ediyordu. Resulullah (sav) da çıktı, peşinden ben de çıktım. Hanımlarının hücrelerine birer birer uğrayıp selam vermeye başladı. Onlar: "Ey Allah`ın Resulü (yeni) hanımını nasıl buldun?" diyorlardı. Hz. Enes (ra) der ki: "Bilemiyorum, halk çıktı!" diye ben mi haber verdim, başkası mı haber verdi. Aleyhissalatu vesselam gelip evine girdi. Ben de beraber girmek istedim. Benimle kendi arasına perde çekti. Örtünme ayeti nazil oldu. Halk, kendilerine verilen öğütten derslerini aldı: "Ey iman edenler! Yemek için davet olunmadan Peygamber`in evine girip de orada yemek vaktini beklemeyin. Davet edildiğinizde ise girin, fakat yemeğinizi yedikten sonra sohbete dalmadan dağılın. Bu hareketiniz Peygamer`e eziyet verir. O da size bunu açıklamaktan sıkılır. Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez" (Ahzab 53). HadisNo : 5615
Adam aynı evde kaldığı kadının yüzüne bakamadan ne diyor? Helal sana bu yollar Muhammed! Kim tutar seni önce ben bir işe karar verdim mi itiraz edenin ağzına s..arım de sonra da evlatlığının karısını kendine iste. Ne Zeynep'in itiraz şansı olsun ne de Zeyd'in. Bravo yani tam peygambere yakışır bir davranış. Bir de başka işi yokmuş gibi Allah gökyüzünden sana nikah kıysın.
Ya Allahçım bu aralar ben de boştayım bana da bir güzellik yap hıı... Olur mu? Bak gece gündüz Müslümanlara Kuran hadis öğretiyorum benim bu hakkımı ne yapsan ödeyemezsin şöyle iyisinden bir tane de yucemanitu kuluna ayarla yav. Ama bak ben namuslu adamım öyle evli mevli olmasın bekar bir hatun bul bana.
Uyanın Müslüman arkadaşlar uyanın, bizim gibi eleştirel gözle bakan ve sorgulayan insanlar var gece gündüz arıyor tarıyor çalışıyor sonra da gerçekleri hazır bir şekilde önünüze seriyoruz. Size tek düşen şey var bunları okuyup bir düşünmek. O kadar daha ne kadar bu dinin iğrenç yalanlarıyla avunacaksınız? Hala razı mısınız kandırılmaya?
13 Mart 2009 Cuma
MUHAMMED YAŞARKEN İNSANLARIN ONA BAKIŞI
2154 - Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Muhâcirler Medîne'ye geldikleri vakit ellerinde hiçbir şey yoktu. Ensar ise arazi ve akar sahibi kimselerdi. Her yıl mallarını, ürünlerinin yarısını onlara vermek, bunlar da çalışma ve bakım işlerini üzerlerine almak şartıyla anlaştılar. (Buhârî, Hibe 35; Müslim, Cihâd 70, (1771).
Görüldüğü gibi çoğu yoksul Müslümanların Medine’ye gelişiyle Medineliler evlerini paylaşmak da dahil bazı fedakarlıklar yapmış. Fakat Elmalılı’nın Nisa 78 tefsirinde anlattığına göre bir süre sonra kıtlık başlamış başta Muhammed’i pek şaşaalı karşılayanlar da başlamış bunun karşısında homurdanmaya. Muhammed’in gelmesiyle kıtlık olduğunu Muhammed’in şehre uğursuzluk getirdiğini söylemeye başlamışlar. Bu sırada homurtular artınca Allah Muhammed’in yardımına yetişir:
Nerede olursaniz olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir. Onlara bir iyilik gelirse: 'Bu Allah'tandır' derler, bir kötülüğe uğrarlarsa 'Bu, senin tarafındandır' derler. De ki: 'Hepsi Allah'tandır'. Bunlara ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar? (NİSÂ - 78)
Nisa 78’de Allah ansarı bir güzel azarlamış ve Muhammed kulunun prestijini kurtarmıştı. Hoş daha 5-6 yaşlarında bir çocukken kafasının üstünde bulut peydah olup çölde yürürken ona gölge yapardı ama şimdi Allah bir türlü iki üç bulut gönderip Medine’ye yağmur yağdırmamış gelenler de var nüfus artınca da kıtlık olmuştu.
Yalnız bir şey daha var Allah neden sıkıntı çektiriyordu öyle ya nasılsa onlar müminler. Allah’ın yardım etmesi gerekmez miydi? Yoksa Muhammed peygamber değildi de kazıklıyor muydu? Yok yok yapmaz ama ya yaptıysa. Bu sefer yine söylentiler ve huzursuzluklar başlar Allah yine nimet vermek rızıklandırmak yerine Medineliler’i uyarmayı seçer. Daha doğrusu Muhammed buna da bir kılıf bulmuştu:
Biz hangi kente (ülkeye) bir peygamber gönderdikse, ora halkını, yalvarıp yakarsınlar diye, darlık ve sıkıntıya uğratmışızdır.( A'RÂF - 94)
Bir zaman sonra İslam palazlanıp güçlendi ve Muhammed etrafında topladığı eli kılıçlı mücahitlerle vurguna ve yağmalamaya başladı. Savaşla karınlarını doyuran Müslümanların başındaki Muhammed savaşlarda fiilen vuruşmasa da ganimetten aslan payını kapıyordu (%20 ya da beşte bir) Peki bu adamlar savaşmasa Muhammed böyle kazanabilir mi? Hayır. Bunu ileri sürdüklerinde ya da Muhammed’in kendilerine borçlu olduğunu düşündüklerinde gene Allah yetişiyor imdadına sevgili habibinin ve:
Müslüman oldular diye seni minnet altında bırakmak isterler; de ki: 'Müslüman olmanızla beni minnet altında tutmayın, hayır; eğer doğru kimselerseniz, sizi imana eriştirmekle Allah sizi minnet altında bırakır.'(HUCURÂT - 17)
İşte böyle karşılıklı çıkar ilişkisi içinde bu tiyatro güzel güzel işliyor para pul için, sırtına çul için yatağına avrat ve emrine köle için vuruşanlar peygamber için ölmeye hazır kahraman mücahitleri Muhammed’de rahmet olarak gönderilen değerli elçiyi oynuyor ama ne zaman bu tiyatro oyunu bozuluyor? Müslümanlar sıkı durun hayalleriniz yıkılabilir. Çünkü hadis Kütübü Sitte’den hem de Buhari hadisi:
2152 - Cübeyr İbnu Mut'im (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) Huneyn dönüşü yol alırken bedevîler ısrarla (ganimetin taksimini) taleb ediyorlardı. Öyle ki bir ara, Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı bir semure ağacına doğru sıkıştırdılar ve ridasını kaptılar. Bunun üzerine durup şunu söyledi: "Ridâmı verin, şu taşlar sayısınca koyun olsa, ben yine de onu aranızda taksim ederdim. Ve sonra görürdünüz ki, ben ne cimriyim, ne yalancıyım, ne de korkağım."(Buhârî, Cihâd 24, Humus 19)
Para pul konusuna gelince itaatli kullar ne Allah dinliyor ne de peygamber. Adamı tartaklıyor ağacın altında sıkıştırıyor ve hatta elbisesini (ridasını) yırtacak kadar hırpalıyorlar. Ve Muhammed adamları ganimeti paylaştıracağını söyleyerek yatıştırıyor ki bunu yapmazsa canından olması işten değil. Allah’ın habibi Muhammed’ül Emin’e ne saygısızlık bu böyle.
Muhammed zamanında Museylime ve Tuleyha gibi peygamberlerin ve onlarında para pul için vuruşan savaşçılarının olduğunu anımsatırım içlerinden birisi galip gelecek ve Arapları bir çatı altında toplayacaktı. Museylime olmaz Muhammed olur. Farkı nedir ki? Bu İslami kaynaklardan edinilen bilgiler gösteriyor ki Muhammed asıl öldükten sonra tam anlamıyla peygamber oldu.
9 Mart 2009 Pazartesi
MUHAMMED YANLIŞ ANLAMIŞ
And olsun ki biz, onların:'O'na (Muhammed'e) bir insan öğretiyor kesinlikle.' Dediklerini biliyoruz. Savlarını dayandırdıkları kimsenin dili yabancıdır. Buysa (Kur'an), apaçık bir Arapça'dır.(Nahl-103)
Cebrâ ile Yesâra adlarında iki Rum, Mekke'de kılıç yaparlar, aynı zamanda Tevrat ve İncil okurlarmış, Hz. Peygamber arasıra bunlara uğrar, okuduklarına rast gelirse dinlermiş.-(Elmalılı'nın tefsirinden aldım, Nahl 103'ün tefsirinden)
"Bir adam vardı. Neccaroğullarından..Hristiyan'dı, Müslüman olmuştu. Bakara ve Ali İmran surelerini okumuştu. Peygambere de vahiy yazıyordu. Sonra, yeniden Hristiyan oldu ve kaçıp Hristiyanlara katıldı. 'Ben ne öğretip kendisi için yazdımsa, Muhammed yalnızca onu bilir, başka bir şey bilmez,' demeye başladı." (Bkz.Buhari, e's-Sahih, Kitabu'l Menakıb/25,c.4,s.181-182;Tecrid, hadis no:1477)
Şimdi bu köleler Rum. Dilleri yabancı Muhammed yıllarca Suriye'ye gitmiş Rumlarla ticaret yapmış bir tüccar yani çok iyi Rumca bilmesi gerek. Okuduklarını dinlemesi de onun okunulanları anladığını yani Rumca bildiğini gösteriyor.
Hıristiyanlıktaki teslis inancını bilirsiniz "Tanrı-İsa-Kutsal Ruh" yani Tanrı'nın dışında iki ilah daha var bunlar "İsa" ve "Kutsal Ruh" ama bakın Kuran Maide 116'da ne demiş:
Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.(MÂİDE - 116)
Gördüğünüz gibi Kuran'a göre Hıristiyanların teslisi "Tanrı-İsa-Meryem" oysa gerçekte teslis "Tanrı-İsa-Kutsal Ruh"tur. Bu ne demek? Bu şu demek Muhammed bu teslis inancını da bu kölelerden öğrenmiş fakat Rumca okudukları için bazı yerleri iyi anlayamamış ve ortaya Kuran'daki bu tuhaflık çıkmış.
8 Mart 2009 Pazar
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
Yaklaşık yarım asır sonra 1910'da Avrupa'da bir Alman kadın işçi Clara Zetkin 8 Mart'ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak her yıl kutlanmasını önerdi. İşte 8 Mart budur. 8 Mart "Erkekler kötüdür, kahrolsun erkekler!" diye konuşan köşe yazılarında erkeklere hakaret ederek kadın sorununu çözdüğünü zanneden şaşkınların değil. Sorunun toplumsal düzenden kaynaklandığını bilen; kadının kurtuluşu için erkeğin de kadının da aslında en önce toplumsal altyapının da değişmesi gerekliliğini savunan bilinçli kadınların günüdür.
Cinsiyet olarak "erkek" olmak ayrıdır, "erkek egemen" kafa yapısına sahip olmak ayrıdır. Maalesef Türkiye'de pek çok kadının bile erkek egemen kafa yapısına sahip olduğunu görüyoruz. 90'lı yıllarda İstanbul'da yurttan kaçtığı için yurt müdürü tarafından bekaret kontrolüne götürülen birkaç kız http://www.ydicagri.com/Sayilar/008/08ykd.html ; Ula'da okul müdürünün "Kızın erkeklerle konuşuyor, bekaretini kontrol ettir." dediği babanın kızı http://74.125.77.132/search?q=cache:FU-gKA...clnk&cd=2&gl=tr (üçüncü sayfada); İstanbul'da parkta erkek arkadaşıyla görülen ve acaba beni de bekaret kontrolüne götürürler mi diye paniğe kapılan kız http://74.125.77.132/search?q=cache:FU-gKA...clnk&cd=2&gl=tr (dördüncü sayfada);Aydın'da okul yönetiminin isteği üzerine zorla bekaret muayenesine götürülen bir kız öğrenci http://74.125.77.132/search?q=cache:FU-gKA...clnk&cd=1&gl=tr(üçüncü sayfada) ve sayısız kız Türkiye'de iki bacak arasındaki namus saplantısıylaintihar etti. Ya da ölümden başka çıkar yol bulamadılar. Toplumsal yapımız, toplumumuzun bireylerin özel hayatına müdahale etme merakı onları öldürdü. Bu sayısız cinayetlerin pek çok kişinin yüzünü kızartması gerekirken bir KADIN milletvekili çıktı ortaya ve...
Bekaret kontrolüne götürülüp intihar eden kızların bekaret kontrolüne götürülmesinin doğru olduğunu savundu. Bu KADIN milletvekili "52 yaşında"ydı ve "hala bakire"ydi. Kızların da evlenene kadar öyle kalması gerekliydi ve bu KADIN milletvekilimize göre okul müdürünün ya da yurt müdürünün kızları bekaret muayenesine götürmesi çok normaldi. Devlet kız çocuklarının bakireliğini denetlemeli, bunu savunan da bir kadın. Erkek egemen kafalı bir kadın. Münasebetsiz okul müdüründen tek farkı bıyıksız oluşu. Kafa aynı kafa!
Bugün de meclisimizdeki kadın milletvekillerinin erkeklerden farkı yok. Onlar da erkek egemen kafa yapısına sahip sorun sadece kadın milletvekili sayısının az olması değil, normal bir kafayla düşünen kadın milletvekilleri de az. AKP'de kadın milletvekilleri var peki Hüseyin Üzmez'in kurtarılması karşısında hangi birinin Başbakan'a sesi çıktı? Hangi biri ciddi anlamda muhalefet etti? Elbette bu duruma erkekler de tepki göstermeli ama kadınların hakkını en iyi savunacak olanlar da kadınlar olmalı. Bu kadınlar erkek egemen kafalı değil sağlıklı bakış açısına sahip kadınlar olmalı.
Bülent Ersoy bir televizyon programı sırasında terör ve şehit cenazeleriyle ilgili bir konu üzerine “Yani tamam vatan bölünmez, bilmem ne olmaz. Ama yani göz göre göre de bu çocukları o zaman bütün analar doğurur verir toprağa, bu mu yani. Çünkü normal şartlar altında bir savaş değil bu. Entrika var bu işin ucunda. Entrika ile başa çıkılamaz sayın Erkır... Ben anne değilim, olamayacağımda hiç bir zaman. Ama insanım. İnsan olarak onları o toprağa vermek o anaların yüreğinin nasıl alev, alev yandığını, çayır, çayır yandığını ben anlayamam ama anneler anlar... Ama ben halkım. Halk olarak konuşuyorum. Bu olmaz, bu olmaz yaa. Günah o analara günah, yanıyorlar cayır cayır..." demişti. Bunun üzerine DTP’den Türk, iktidarı kastederek “Bülent Ersoy kadar cesur olamadılar.” Deyince TBMM idare amiri ve AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu: “Doğru söylemiş. Bülent Ersoy kadar cesur olsaydık, biz de bir yanlarımızı kestirirdik.” Diye cevap verdi. Böyle bir söze nasıl karşılık verilebilir ki? Ancak şu denebilir: “Ben sana milletvekili olamazsın demedim ki…” AKP’li Kutlu’ya bir hatırlatma daha yapalım insanların değeri önündeki et parçasına göre değişmez. İnsanı insan yapan başka bir organıdır, beynidir.
İnsanların kendi vücutları üzerinde kendilerinin söz hakkı vardır. Başka birisi bir insanın vücudu hakkında böyle galiz sözler sarf ederse bu yorum ya da eleştiri olmaktan çıkar sözlü cinsel tacize dönüşür. Acıdır ki ülkemizde bir milletvekilinin tacizi karşısında hukuk da işlemiyor. Zaten bu topraklar tacize tecavüze çok yabancı değil. Antalya Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nde görevli psikolog Emine Anadol, ülke genelinde her gün ortalama iki kadının tecavüze uğradığını söylüyor. Bu istatistik eldeki verilere göre yapılmış. Olayların çoğunun emniyete, polise yansımadığını düşünürsek gerçek rakam korkunç, hatta dehşet verici.
Başbakanımız da ara ara konuşmalarında her kadına üç çocuk doğurmasını tavsiye ediyor. Başbakan sipariş etsin kadınlar doğursun. İslamcı başbakanımız kadınlara kuluçkaya yatmış tavuk gözüyle bakıyor anlaşılan. Kadın devletin ihtiyaçlarına göre doğuracak bir makine değil, insandır. Kadın kendi bedeni üzerinde tasarruf sahibidir ister doğurur ister doğurmaz ama bu bir kenarda dursun doğurmakla iş bitmiyor. Bu çocuklara eğitim lazım, iş lazım, insanca yaşam koşulları sağlamak lazım. Bu memlekette herkes çocuğuna milyon dolarlık "gemicik" alacak kadar zengin değil.
Tüm kadınların ama bilinçli bir şekilde aksaklıkları gören ve sorunun çözümünün toplumsal yapıdan kaynaklandığını anlayan ya da en azından "üç çocuk doğur" diyen bir başbakanı alkışlamayan tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutlarım.
6 Mart 2009 Cuma
ZERDÜŞTÇÜLÜK VE İSLAM
Konu : İsrâ ve Mi`rac;Mi`râc;Namazın farz oluşu
Ravi : Enes b. Mâlik Baslik :
Mİ`RÂC KISSASI HAKKINDA ENES HADÎSİ
Hadis : Şöyle demiştir: Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem`in (kıssa-i Mi`râc`ı) bervech-i âtî haber verdiklerini Ebû Zer radiya`llâhu anh söylerdi: Ben, Mekke`de iken evimin sakfı (ansızın) yarıldı. Cibrîl alleyhi`s-selâm indi. göğsümü yardıktan sonra (içini) Zemzem suyu ile yıkadı. Sonra hikmet ve îmân ile (lebâlep) dolu altın bir liğen getirip içindekini göğsümün içine boşalttı ve göğsümü kapa(yıp üzerini mühürle)di. Sonra elimden tutup beni semâya doğru çıkardı. Semâ-i dünyâya (yâni yere en yakın semâya) vardığımda Cibrîl aleyhi`s-selâm (O) semânın hâzinine: - Aç! dedi. - Kimdir o? - Cibrîl. - Berâberinde kimse var mı? - Muhammed salla`llâhu aleyhi ve sellem benimle berâberdir. - Ona (gelsin diye) haber gönderildi mi? - Evet, dedi. Kapı açılınca semâ-i dünyânın üstüne çıktık. Bir de göreyim ki bir kimse oturmuş, sağ tarafında bir takım karartılar, sol tarafında da diğer karaltılar var. (O kimse) sağ tarafına baktığında gülüyor, sol tarafına baktığında ağlıyor. (O zât): "Hoş geldin, safâ geldin Nebiyy-i sâlih; hoş geldin, safâ geldin, sâlih oğlum." dedi. Cibrîl`e "Bu kim?" diye sordum. "Âdem salla`llâhu aleyhi ve sellem`dir. Sağında, solunda olan bu karaltılar da evlâdının ruhlarıdır. Sağında onları ehl-i Cennet, sol tarafında olan karaltılar da ehl-i nârdır. Sağına bakınca güler, sol tarafına bakınca ağlar." dedi. Derken (Cibrîl) beni ikinci semâya doğru çıkardı. Hâzini`ne: "Aç." dedi. Hâzini de evvelkinin söylediklerini söyledikten sonra (kapıyı) açtı. Enes (radiya`llâhu anh) der ki: Ebû Zer, Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`in semâvâtda Âdem, İdris, Mûsâ, İsâ, İbrâhîm salâvâtu`llâhi aleyhim hazârâtını bulduklarını söylediyse de (her birerlerinin) menziller(i nereleri olduğu)nu (ayrı ayrı) söylemeyip yalnızca Âdem`i semâ-i dünyâda, İbrâhîm`in altınca semâda bulmuş olduklarını söyledi. (Yine) Enes der ki: Cibrîl aleyhi`s-selâm, Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem ile birlikte İdrîs aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm`a uğradıklarında, İdrîs aleyhi`s-selâm: "Hoş geldin, safâ geldin Nebiyy-i sâlih. Hoş geldin, safâ geldin sâlih kardeş." demiş. (Nebî aleyhi`s-salâtü ve`s-selâm buyurmuş ki:) "Bu kim?" diye sordum. (Cibrîl:) "Bu, İdrîs`dir." dedi. Sonra Mûsâ`ya uğradım. (O da:) "Hoş geldin, safâ geldin Nebiyy-i sâlih. Hoş geldin, safâ geldin sâlih kardeş." dedi. "Bu kim?" diye sordum. (Cibrîl:) "Bu Mûsâ`dır" dedi. Sonra İsâ`ya uğradım. (O da:) "Hoş geldin, safâ geldin sâlih kardeş. Hoş geldin, safâ geldin Nebiyy-i sâlih." dedi. "Bu kim?" dedim. (Cibrîl:) "Bu, İsâ`dır." dedi. Sonra İbrâhim`e uğradım. "Hoş geldin, safâ geldin Nebiyy-i sâlih. Hoş geldin, safâ geldin sâlih oğlum." dedi. "Bu kim?" dedim. (Cibrîl:) "Bu, İbrâhim salla`llâhu aleyhi ve sellem`dir." dedi. (Muhammed b. Şihâb-ı Zürhî`nin İbn-i Hazm tarîkından rivâyetine nazaran) İbn-i Abbâs ile Ebû Habbe el-Ensârî radiya`llâhu anhüm, Nebiyy-i Ekrem salla`llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz`in: "Sonra (Cibrîl aleyhi`s-selâm) beni yukarıya götüre götüre nihâyet aklâm (kazâ ve takdîr)in cızırtılarını duyacak yüksek bir yere çıktım." buyurduklarını söylerlerdi. HadisNo : 227
Cebrail önce evin tavanını yarıyor sonra Muhammed’in göğsünü sonra ikisini de kapatıyor bu Cebrail’in vahiy taşımaktan başka cerrehlık yeteneği de var anlaşılan. Hadis sahih i Buhari’dendir. Şu en baştaki haşırt diye göğüs yarıp kalbi çıkarma kalbi yıkayıp temizleyip içine hikmet koyup göğse sokuşturup sonra da göğsü kapatma yeteri kadar ilginç Sonra da gökte seyahat. Ama bunlar sadece Muhammed’in mi başına gelmiş caart diye göğsünü yırtıp Muhammed’in kalbine hikmet doldurmuşlar da başkasına bunu yapmamışlar mı? Muhammed’i uçurmuşlar da başka kimse uçmamış mı? Bir bakalım.
Özet olarak geçelim. Zerdüşt Avitak suyunun kenarında halvete çekilmiş ibadetle meşgul iken bu suyun kenarına bir melek geldi. Zerdüşt’ü alıp Cennet’e götürdü. Onu Ahura Mazda’nın (tanrının) huzuruna çıkardı. Ahura ona ilim öğretti. Melekler Zerdüşt’ün karnını yardılar içindekileri temizleyip geri yerine koydular. Kaynak: (Tarlan, Ali Nihat, Zerdüşt’ün Gataları, XI, XII, Suhûlet Matbaası, İstanbul, 1935.)
Benzerlik sadece hadislerle sınırlı değil o hikmet fışkıran Kuran'da da Zerdüştlükten aşırma var.
Meryem Suresi:
Kitap'ta Meryem'i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti. (16)
Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril'i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü. (17)
Demişti ki: "Gerçekten ben, senden Rahman (olan Allah)a sığınırım. Eğer takva sahibiysen (bana yaklaşma)." (18)
Demişti ki: "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)." (19)
O: "Benim nasıl bir erkek çocuğum olabilir? Bana hiç bir beşer dokunmamışken ve ben azgın utanmaz (bir kadın) değilken" dedi. (20)
"İşte böyle" dedi. "Rabbin, dedi ki: -Bu benim için kolaydır. Onu insanlara bir ayet ve bizden bir rahmet kılmak için (bu çocuk olacaktır)." Ve iş de olup bitmişti. (21)
Böylelikle ona gebe kaldı, sonra onunla ıssız bir yere çekildi. (22)
Zerdüşt inancında Ahura Mazda da bir ışık şekline bürünerek Zerdüşt’ün annesini hamile bırakmış. (Sarıkçıoğlu, Ekrem, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, 105, Fakülte Kitabevi, Isparta, 1999)
Muhammed'in yanındaki sahabeden birinin İranlı eski Zerdüştçü Selman-ı Farısi’dir. Selman Zerdüşt dinini çok iyi bilirdi. Selman'ın eski dini ne de olsa. Çok da bilgili bir sahabidir. Hendek Savaşı'ndan evvel Medine'yi hendekle çevirmeyi de Selman önermişti.