15 Ağustos 2013 Perşembe

MISIR’DA DARBEYLE ASLINDA SİYASAL İSLAMCILAR GÜÇLENDİRİLİYOR

28 Şubat’ta neler neler olmuştu hatırlar mıyız? Şöyle biraz geriye gittiğimizde o günleri bir hatırladığımızda ya da o zamana ait bilgi ve belgeleri topladığımızda ilginç bazı şeyler görüyoruz. Anormal bir şeyler oluyor birileri bir işe girişmiş ama olayın sıcağında bu fark edilmiyor.O ana kadar tarikatlar yine vardı ama o günler sanki tarikatlar yeni ortaya çıkmış gibi her akşam ana haber bültenlerinde kafa sallayan, zikir yapan Aczimendiler, tutuklanan tarikat liderleri, Fadime’yle yatakta basılan Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı… İmam hatiplerin orta kısımlarının kapatılması, başörtülü öğrenciler ve memurlar üstünde estirilen terör… Şiir okudu diye hapse giren bir belediye başkanı… Yani muhafazakâr diye tabir edilen kesime sürekli bir saldırı. İslamcılar sürekli tehdit ve saldırı altında gerçekten mazlum ve mağdur durumdalar. İşte bu mağduriyetle halkta İslamcılara karşı bir sempati yaratıldı. İslamcıların elinden iktidarın alınması aslında ABD’nin emriydi. Çünkü ABD Türkiye’de İslamcıları başa geçirmek istiyordu. Bunun için İslamcılar mağdur edilecek, darbeciler onların iktidarını devirecek ve onların daha sonra devletin tüm kurumlarını ele geçirmesine kimse ses çıkaramayacak, ses çıkaran da darbeci olacaktı. Erdoğan hapse girdiği için kahramanlaştırılmış, insanlar askerden ve giyim kuşama indirgenmiş zırva laiklik anlayışından iyice soğutulmuş, İslamcılara karşı sempati peydah olmuştu. İlerleyen yıllarda katı bir şekilde uygulanan başörtü yasağıyla da halk iyice kıvama gelmişti. Medenî ülkelerde bir siyasetçiye oy verirken dürüstlük, daha önce yaptıkları… vs. kriter olabilir amma ve lâkin herhangi bir nedenle mağdur olması bir kriter olmaz, olamaz. Bizim gibi Ortadoğu ülkelerinde ise bu önemli bir kriterdir. Bu halk artık AKP’yi tek başına iktidara taşımaya hazırdı. Nitekim öyle de oldu. İlk beş yıl boyunca AKP insanların kaygı ve önyargılarını da hesaba katarak ve gücünün sınırlarını hesap ederek ortamı germedi. Taa ki 2007’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar. 2007’de cumhurbaşkanlığı için CHP’nin karşısına tek aday dayattı, bütün uzlaşma çabaları karşısında rest çekti aynı resti CHP de çekti. Cumhurbaşkanı seçilemedi ve ülkede kriz çıktı. E muhtıra falan derken AKP bir kez daha mağdur oldu. Ama bu olay bir kırılma noktasıydı artık AKP harekete geçti, ordu içinde İslamcı olmayan subayları bir bir temizledi. Sadece ordudan mı? Medyadan, gazetecilerden, bilimadamlarından, rektörlerden muhalif kim varsa bir bir almaya başladı içeri. Yarattığı Ergenekon öcüsüyle olmayan darbenin sanıklarını içeri tıkarken 12 Eylül’de olan darbenin sanıklarını ise yargılanmıyordu. Şimdi olmayan darbenin sanıklarını yargıladığı için olan darbeye karşı da göstermelik bir yargı yapılıyor sanki tek suçlu Evren ve Şahinkaya’ymış gibi başka yargılanan yok bir de tutuksuz yargılanıyorlar zaten. Evren de 100 yaşına yaklaşmış yargılamayı uzattıkça uzatıp ölmesini bekliyorlar Evren’in. Zaten 12 Eylül anayasasının başta YÖK ve seçim barajı olmak üzere anti-demokratik maddelerine de dokunmuyorlar. Nihayetinde AKP de 12 Eylül mirası bir parti. Siyasal İslam bir ilaçtır ABD için, siyasal İslam solcuların karşısında bir düşman, ABD’ye karşı ise kardeşten de yakın biricik müttefiktir. Siyasal İslam emperyalistler için candır, kandır, kankadır. Dinle beyni uyuşturulan bir kitleye dini kullanarak hükmetmek kolaydır. Artık onlara “Allah’ını seven beni takip etsin!” dediğinizde peşinize takılacaklardır. “Allah için, din için…” diyip aslında kendi menfaatiniz için onları yönlendirebilirsiniz. Aslında dine imana değil sadece size karşı olanları bir kez “din düşmanı” olarak kabul ettirirseniz işiniz çok kolaydır. Dünyada yönetilmesi ve yönlendirilmesi en kolay topluluk dindar insanlardır. İstediğiniz gibi hasımlarınızın üstüne saldırtabilirsiniz onları. Bunu Şubat 1969’da ABD’yi ve 6. Filo’yu protesto eden gençlere bıçaklı sopalı saldırılarıyla da, sonrasında Maraş katliamıyla, daha yakın tarihte Sivas katliamıyla, son olarak da Gezi parkı olaylarında satırla, bıçakla, sopayla pusuya yatanlarla gördük. Siyasal İslam’ın tepesindekiler de aynıdır. ABD askerleri Irak’ta camide adam öldürüken, camilere girip içinde basketbol oynarken, yüzlerce Iraklı kadına kıza tecavüz ederken sus pus olur da polisten kaçan insanlar camiye sığınınca “Vay yezidin dölleri camiye pabuçla girersiniz haa!” diye ortalığı birbirine katar. Ve kitle aynı kişilerin geçmişte Irak’ta her rezilliği yapan ABD’ye bırak tepki göstermeyi, ABD yanında Irak’a karşı savaşmak için tezkere çıkarmaya uğraştığını da unutur. Canını kurtarmak için camiye sığınanlar dindarın gözünde din düşmanıdır artık. Az buçuk öngörü ve siyasi tecrübesi olanlar için bugün etrafına bakıp birkaç yıl ilerisini görmek bazı olaylarda mümkündür. Mısır’da bugün İslamcılar, şeriatçılar mağdur ediliyorsa bu ABD’nin kirli bir tezgâhından başka bir şey değildir. 28 Şubat sayesinde Türkiye’de gerçekleştirilen değişim şimdi Mısır için uygulanmak isteniyor. İşte olay bu.

Hiç yorum yok: