4 Nisan 2009 Cumartesi

KURAN'DA O ÇAĞIN BİLGİSİNİN İLERİSİ YOK

Kuran’da hurma, incir, zeytin gibi hep arapların bildiği yemişlerden söz edilir. Hep Arabistan’da yaşayan her insanın bildiği meyveler bilinmeyen meyve yok. Mesela Allah o çağlarda Arapların bilmediği mısırdan söz etse Mucize olurdu. Allah “Tane tane sarı meyve yüzyıllar sonra önünüze gelecek adına Mısır denecek haşlanıp da yenecek.” Diyebilirdi. Ama demedi. Sadece Arapların bildiği kadarını söyledi.

Deveden söz edilir, mesela zebradan söz edilmez. “Dünyanın uzak ve sıcak bir yerinde yaratılan siyah çizgili beyaz eşeğe andolsun ki” diye bir ayet yok. Ama "atlara andolsun" var. Eğer Muhammed Kongo havzasında yaşasaydı deveyi değil de zebrayı ele alacaktı Kuran’da. Ya da Muhammed Ortaasya Türkleri’nin arasında olsa börüden (kurt) bahsedecekti. “Tang Tangrı börüyü yarattı görüben düşünüben anlamazsınız.” Derdi. Ama Arabistan’da olduğu için deveden bahsetti.

Sonra şöyle bir ayet yazsa şimdi bütün dünya Müslüman olurdu dese ki: “Andolsun ki biz insandan 60 milyon yıl önce dev sürüngenler yarattık. Ahir zaman yaklaşınca toprak altından dev sürüngenlerin kemikleri insan tarafından çıkarılacak.” İşte Kuran asırlar önce dinozor fosillerini anlatmış helal olsun der iman ederdik.

Ya da Kuran şunu diyebilirdi “Bin üç yüz yıl sonra gökte uçan büyük demir gemilerin içine girip seyahat edeceksiniz.” Uçaktan bahsetmiş olurdu. Ya da Kuran quantum fiziğinden bahsedebilirdi, atomaltı parçacıklardan, E=Mc2’den ama Kuran hep o çağın bir insanının yazdığı bir şeyden öteye gidememiş.

Kuran'a göre hava (atmosfer) olmadan da su olabilir. Hiç mümkün mü hidrojen yok oksijen yok ama su var. Hiç olacak şey mi?

Allahü teâlâ, gökleri ve yeri altı günde yarattı. (Bundan evvel ise) Arş'ı su üzerinde idi. ( Hûd sûresi/7)
Tabii 1400 sene öncesinin insanı ne bilsin bunu. Allah böyle bir hata yapmayacağına göre...


Eskiden insanlar düşünce idrak gibi şeylerin beyinde değil de kalpte oluştuğuna inanırdı:

"Burundan bir çengelle girilip beyin parçalanır ve parça parça çıkarılıp atılırdı. Beynin korunmamasının nedeni Eski Mısırlılar’ ın beyine önem vermemelerindendir: Eski Mısır’da yaşam kalpten girer, kalpte yaşar, kalpten çıkardı. Eski Mısırlılara göre, düşünce merkezi de yine kalpti. Bu nedenle kalp çıkarıldıktan sonra mumyalanıp tekrar yerine konulmasına rağmen, beyin hiçbir şekilde saklanmamıştır, beyin önemsenmediğinden dolayı, hiyerogliflerde bile yer almamıştır."
Kaynak: http://www.girgin.org/ansiklopedi/misirdamumyalama.htm

Kuran'da bakalım ne diyor:
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır. (A'RAF SURESİ / 179)


Hamilelik sırasında kanama gecikir eski insanlar annenin içinde biriken kanın pıhtılaşıp bu pıhtının çocuk olduğunu zannediyor bu yüzden:

"O, insanı pıhtılaşmış kandan (alak'tan) yarattı."(ALAK - 2)



Hiç yorum yok: