8 Şubat 2009 Pazar

BEDİR GAZASI

İslam'ın savaşlarla yayılıp genişlediği hatta bu savaşlarda nasıl bazı kepazeliklerin yaşandığı İslami kaynaklarda vardır. Bildiğiniz gibi İslam dünyasında ilk büyük ve önemli gaza Bedir Gazası'dır. (Gaza: Muhammed'in bizzat katıldığı savaş) Bedir Gazası neden yapılmıştır?


Bildiğiniz gibi 624'te Hicret'ten iki yıl sonra olmuştur bu gaza. Mekke'den göç eden muhacirler geçim sıkıntısı çekiyordu. Muhammed bunun için Mekkelilerin Şam'dan dönen bir ticaret kervanını vurmak üzere üç yüz kişilik bir orduyla yola çıktı. Mekkeliler durumu haber almıştı. Alelacele 900 kişilik bir ordu hazırlandı. Bu ordu da Ebucehil komutasında Mekke'den yola çıktı. İki ordu Bedir'de karşılaştı.O devirde savaşlar hemen başlamazdı. Önce iki ordu arasında bazı askerler teke tek dövüşler yapardı amaç karşı taraftan birini tepeleyerek kendi safındaki askerlerin moralini yükseltmektir. Teke tek dövüşecek kişi öne çıkar adına "recez" denilen doğaçlama bir şiir okurdu. Şiirli ve kafiyeli konuşarak yaptığı kahramanlıkları anlatırdı. Örnek vereyim şu an atıyorum:

Var mı kılıcı benden keskin buralarda / Nam saldı adım öte diyarlarda / Çıkarsa karşıma biriniz elbet / Yeri sulayacaktır kanıyla / Her kim karısını dul babasını evlatsız bırakmak istiyorsa çıksın karşıma bakayım!

Buna "er dileme" denirdi. Yani karşı taraftan birini teke tek dövüşe çağırma. Şimdi koyuyla yazdığım yer değişmezdi doğaçlama başlayan recezin bitişi genelde bu laftır. Önceki sözlerim doğaçlama şu an yazdım. Daha sonra karşı taraftan biri çıkıp meydan okumayı kabul ederdi ve teke tek dövüş başlardı. Böyle bir ya da birkaç teke tek dövüşten sonra da savaş başlardı.

Bedir Savaşı'nda Kureyş ordusundan üç kişi ileri çıktı ve kimliklerini açıkladı. Er dilediler. Genç olanın adı Velid idi Velid Ebu Sufyan'ın kayın biraderi idi, orta yaşlı olan Şeybe Velid'in amcasıydı, ihtiyar olan ise Utbe Şeybe'nin ağabeyiydi. Muhammed bunlarla teke tek dövüşmesi için ansardan üç kişi gönderdi bunlar ileri çıkıp kimliklerini açıklayınca. Utbe "Siz bizim dengimiz değilsiniz. Bizler sizinle vallahi dövüşmeyiz." dedi. Ve bağırdı: "Muhammed al şu üç Medineli'yi bize kendi amcamız oğullarını gönder!" Bunun üzerine Muhammed onları çağırdı. Yerlerine gönderdiği üç kişi kimliklerini açıklayarak öne çıktı. "Ben EbuTalib oğluAli'yim!" Ali kendisi gibi genç olan Velid'in karşısına çıktı. Hamza ortayaşlıydı Şeybe'nin akranı "Ben Abdülmuttalib oğlu Hamza'yım!" Ubeyde de Utbe'nin karşısına çıktı o da Utbe gibi yaşlıydı. Ali bir vuruşta Velid'i yere yıktı. Utbe Ubeyde'yi yaralayıp yere yıktı tam öldürecekken Ali yetişip Utbe'yi öldürerek Ubeyde'yi kurtardı. Hamza ise Şeybe'yi öldürdü.

Kureyş ordusunun morali bozulmuştu. Önce iki tarafın okçuları karşı tarafa ok atmaya başladı sonra göğüs göğüse çarpışmalar başladı. Müslümanlar çaresizdi kazanmaktan başka şansları yoktu aksi takdirde yok olacaklarını biliyorlardı. Müslüman ordusunda Abdurrahman bin Avf adında yaşlı bir adam vardı değneğine dayanarak yürüyebiliyordu savaşmıyordu ama o da gelmiş savaşı izliyordu. Abdurrahman bin Avf Mekke'den göç etmiş muhacirlerdendi ve Mekkelileri tanıyordu. Ansar'dan iki genç Mauz ve Muaz yaklaştılar. "Amca sen Ebucehil'i tanırsın, Resulullah'a çok çektirmiş kimdir bu?" diye sordular. Abdurrahman bin Avf sopasıyla işaret etti. "İşte şu devenin üstünde etrafa kuduz köpek gibi saldıran adam Ebucehil'dir." dedi. Muaz ve Mauz devenin arkasından yaklaştılar ve kardeşlerden birinin vurduğu bir kılıç darbesiyle Ebucehil'in bir bacağı koptu. Ve devesinin üstünden yere düştü. Yere düşen Ebucehil'e kılıçlarıyla vurdular ve adamı kanlar içinde bırakıp gittiler.

Kureyş ordusu zaten çok önemli üç kişisini başta yitirmişti Ebucehil'in de ölümüyle iyice moralleri bozuldu ve bozguna uğradılar. Kureyşiler kaçmış savaşı Müslümanlar kazanmıştı. Muhammed Ebucehil'in öldüğünden emin olmak istiyordu. Cesetlerin arasında onun aranmasını emretti. Ebucehil'in öldüğüne ikna olmak için kellesini istiyordu. Müslümanlardan biri cesetlerin arasında Ebucehil'i gördü bir bacağı kopan ve kanlar içinde kalan, ağır yaralı Ebucehil henüz ölmemişti. Müslüman gidip can çekişen zavallı adamın göğsüne bastı. Ebucehil ölmeden önce bir soru sormak istediğini söyledi. "Sor." dedi Müslüman. "Zafer kimden yanadır?" dedi. Müslüman savaşçı "Allah'a şükür zafer ehli İslamındır." dedi. Ebucehil "Öyleyse Muhammed'e söyle zaten düşmanıydım şimdi de düşmanı olarak gidiyorum." dedi. Bundan sonra Müslüman savaşçı eğilip kılıcıyla koyun boğazlar gibi Ebucehil'in kafasını kesti. Kesik başı tutup Muhammed'e götürdü. Muhammed gülümsedi Allah'a şükredip secdeye kapandı...

Bu savaşa Cennet umudu, ganimet arzusu, çevre baskısı vb. nedenlerle katılan bazı Müslümanlar o kadar yoksuldu ki kimisi kılıç yerine sopa kullanmıştı. Bu savaştan sonra ölen Kureyşilerin zırhı, giysisi, kalkanı gibi ganimetler Müslümanlar için techizat da sağladı. Bu savaşta akrabalar birbirini kesmişti ve Mekke'nin fethine kadar Müslümanlarla Kureyşiler arasında yapılacak savaşlarda çok yakın akrabalar vuruşmuştu. Örnek vermek gerekirse Bedir'de Muhammed'in amcası Abbas Kureyş safında, Abbas'ın kardeşi Hamza ise Müslüman ordusundaydı. İki kardeş olduğu gibi iki tarafta bab-oğul bile vardı. Yine Müslüman ordusu safında Ebubekir varken Ebubekir'in oğlu Abdurrahman ise Kureyş safındaydı.Bedir çok önemliydi İslamiyet ya başlamadan bitecek ya da iyice önü açılacaktı. İkincisi oldu.

Hiç yorum yok: