27 Şubat 2009 Cuma

İSLAM'DA RECM

İslam ülkelerinde bugün recm uygulanan bir cezadır ve bu onların kendi kafalarına göre uyguladıkları keyfi bir şey değildir elbette ki İslam ülkeleri Muhammed'in kurduğu dinin hükümlerine göre davranmaktadır.

Bakın İslamiyet'in en muteber kaynaklarından Müslim'de ne buluyoruz, bakalım Ömer caminin minberinde ne söylemiş:

"Cenab-ı Allah Muhammed (s.a.s)'i hak ile göndermiş ve O'na Kitab'ı indirmiştir. Recm ayeti de O'na indirilen ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladık. Resulullah (s.a.s) recmi uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık". Korkarım, zaman geçince birileri çıkıp "Biz Allah'ın kitabında recmi bulamıyoruz" der ve Allah'ın indirdiği bir farzı terkederek sapıklığa düşerler. Şüphesiz recm, Allah'ın kitabında, evli olmak, şahit, gebelik veya ikrar bulunmak şartıyla, zina eden kimse aleyhine bir haktır" (Müslim, Hudûd, 15).

Yani recmi emreden ayet varmış ama Kuran ağaç kabuğu, taş, tahta, deve kemiği, deri gibi şeylerin üzerine yazıldığı için bu ayet kaybolmuş sonra bunlar toplandığında recm ayeti yazılı olarak bulunamamış bu yüzden de eklenmemiş ama Ömer de dahil bir çok sahabi böyle bir ayetin varlığından söz ediyor. Gördüğünüz gibi Ömer "Resulullah (s.a.s) recmi uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık." diyor ve buna hiç kimse itiraz etmiyor.

Bu ayet ezberinde ama yazılı olarak bulunamamış. Bunun üzerine şunu söylüyor Ömer: "Eğer insanlar, Ömer Allah'ın Kitabına ilave yaptı demeyecek olsalar, "ihtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ettikleri..." ifadesini Mushaf'ın haşiyesine yazardım" (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/1978, IX, 37).

Burada ihtiyar'ın "yaşlı" anlamında olduğunu sanmıyorum. 20 yaşında biri zina ederse recm uygulanmaz da 60 yaşında biri zina ederse recm mi uygulanır? Tabii ki öyle değil. Burada ihtiyar "aklı başında" (deli olmayan) anlamında. Hani nasıl irade dışını "gayrı ihtiyari" diye tarif ediyoruz işte bu ordaki ihtiyar. Burada küçük bir çeviri hatası var. İhtiyar yerine aklı başında denmesi daha doğru olurdu ama İslamcılar kaynakları çarpıttığımı iddia etmesin diye ben de ihtiyar yazdım.

İşte Ömer ve sahabeler de şu an benim davranışımdaki neden gibi Kuran'a ezberlerinde olan bu ayeti eklememişler. Peki Muhammed recm uygulattı mı? Elbette İslami kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre halifenin bu şekilde konuşması bile yeterli ama yine de en güvenilir kaynaklara bir bakalım.

Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhumâ)'dan nakledildiğine göre, zina eden kadının kocası ile, zina eden işçinin babası Resulullah (s.a.s)'e başvurarak bu konuda "Allah'ın kitabı" ile hüküm vermesini istemişlerdir. Işçinin babası şöyle dedi:"Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi. Onun hanımı ile zina etti. Bana, oğlum için recm gerektiği haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekâr olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezası, bunun karısına ise recm cezası gerektiğini haber verdiler". Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git. Eğer zinasını itiraf ederse, onu recmet". Üneys kadına gitmiş ve kadın suçunu itiraf etmiş, Hz. Peygamber'in emri üzerine de recmedilmiştir (Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13)

Buyrun işte hem Buhari'de hem de Müslim'de bu hadis var.

Bir hadis daha:

Mâiz b. Mâlik, Hz. Peygamber'e gelerek "Beni temizle" dedi. Hz. peygamber "Yazık sana, çık git, Allah'a tövbe ve istiğfar et" buyurdu. Mâiz, pek uzaklaşmadan geri döndü ve "Ey Allah'ın Resulu! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında "Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Mâiz; "Zinadan" dedi. Hz. Peygamber "Bunda akıl hastalığı var mıdır?" diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. "Şarap içmiş olabilir mi?" diye sordu. Bir adam kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit edemedi. Hz. Peygamber tekrar "sen zina ettin mi?" diye sordu. Mâiz "Evet" cevabını verdi. Artık emir buyurdular ve Mâiz recmedildi. Recimden sonra onun hakkında sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Mâiz'in helâk olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptığını söylediler. Bu farklı yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yanlarına gelen Resulullah (s.a.s) "Mâiz b. Mâlik için dua edin" buyurdu. "Allah Mâiz'e mağfiret eylesin" dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasında paylaştırılırsa onlara yeterdi" (Müslim, Hudûd, 22; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III, 314 vd.)

Yine bu hadisin de Müslim gibi muteber bir kaynakta geçtiğine dikkatinizi çekerim. Aynı zamanda Muhammed'in "Bunda akıl hastalığı var mıdır?" sorusu da kayıp Kuran ayetindeki "ihtiyar" kelimesindeki çeviri hatasını gösteriyor.Bu kelime "aklına malik" diye çevrilseydi o zaman doğru olurdu. Ne yazık ki İslamcılar ve ilahiyatçıların bilgili olanları konuyu eşelememek için cahil olanları bilinçsizlikten bu işin üstüne düşmüyor ve hatayı düzeltmek de doğru düzgün Arapça bile bilmeyen bir Ateiste düşüyor. Herhalde dine yaptığım bu hizmetlerden dolayı İslamcılar yakında bir ödül verecektir.

Hiç yorum yok: