Muhammed’in hayatının son 10 yılı boyunca Müslümanlar durmadan savaşmış ve yağmalamıştır. Medine’ye Hicretten sonra Muhammed’in ölümüne kadar geçen süre içinde (yani 10 yılda) küffara karşı 60’tan fazla sefer yapılmıştır. Bedir, Uhud, Hendek gibi savaşları hepimiz biliriz ama Evtas Savaşı, Beni Lihyan Gazası, Beni Nadir Gazası…… gibi savaşlar pek anılmaz.
Kuran ayetleri savaşı över ve teşvik eder niteliktedir. Biliyoruz ki bugün hukukta cinayet suç olduğu gibi cinayete azmettirmek de suçtur.
"Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi size?Allah'a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır." (Saf, 10-11)
"Kim Allah'a güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok değerli bir mükafat da vardır." (Hadid, 11)
"Haram aylar çıkınca Allah'a ortak koşanları bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin." (Tevbe, 5)
İslamcılar bu ayetlerin savunmasını nasıl yapıyor? “Ayetlerin sebeb-i nüzuluna (iniş sebebi) ve indirildiği zamana bakmak gerekir. Bu ayetler savaş zamanında indirilmişti.” Bu savunmanın ne kadar saçma olduğu ortada savaş zamanında elbette insanlar birbirini öldürür kimse kimseye çiçek vermez. Kuran’da yakalayın, asın, kesin demeseydi müminler kılıçla savaşa gelen kafirlere çiçek mi uzatacaktı? Ya da sağ böğrünü deşene sol böğrünü mü dönecekti? Bu ayetlerin savaşa kışkırttığı insan öldürmeye teşvik ettiği apaçık ortada. Hele ki:
“Fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar, onlarla savaşın.” (Enfal, 39)
Ayetinde açıkça görülüyor ki maçayı kurtarmak için Müslüman olmaktan başka çıkar yol yok.
İslamcılar bir başka kandırmacası daha var, ne diyorlar: “Serçe parmağının ucuna bakarak bir insanın resmini çizmek ne kadar yanlış bir sonuç doğurursa, bir tek ayetin sadece mealine bakarak Kur’an hakkında hüküm vermek de en az onun kadar yanıltıcı olur.”
Kuran’da dinlere karşı hoşgörü olduğunu iddia edip ardından şu ayeti ekliyorlar: “Dinde ikrah (zorlama) yoktur. Doğruluk sapıklıktan cidden ayrıldı…..” (Bakara, 256)
Bu ayet var diye yukardakiler buhar olup uçtu mu bu çelişkili değil mi şimdi? Elbette çelişkili bırakalım bilmem kaç tanesini sadece Enfal 39’a bakmak bile çelişkiyi görmek için kâfidir. Peki nedir bu çelişkinin sebebi? İslam’ın ilk yıllarında Muhammed Mekke’deydi ve kendisine inananların sayısı azdı. Ne zamanki Medine’ye hicret etti taraftarları çoğalıp palazlandı işte o zaman cihat başladı.
Ayrıca sadece savaşa teşvik ve kışkırtma değil Kuran’da savaşmayanlara karşı tehdit de var sıkıysa “Dinim emretse de savaşmak istemem, inancı yüzünden insanları öldüremem” de. Bakalım bunu diyenlere Kuran ne yanıt veriyor: "Yoksa siz; Allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?" (Al-i Imran, 142) yani adam öldüremem falan derseniz maazallah kafir olur Cehennem’i boylarsınız. Yalnız dinde değil din için savaşmada da zorlama vardır.
Hoş Kuran’da Allah Fil ordusunun üstüne ebabil kuşlarını gönderip taş attırarak onları mahvetmiş, Nuh’un kavmini tufanda boğmuş, Lut kavminin üzerine “azap yağmuru” yağdırmış, Medyen kavmine “dayanılmaz bir sarsıntı”yla diz çöktürmüş, Ad kavminin “kökünü kurutmuş”tu. Allah o kavim senin şu kavim benim diye ona buna sürekli ayar vermiş ama her ne hikmetse Kureyş’e bir türlü kendisi doğal yollardan ceza verememiş hep Muhammed ve ordusu savaşmak zorunda kalmıştır. Bu da ilginç tabii.
5 Şubat 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder