Tayyip Erdoğan’ın jinekoloji profesörü,
evrim ve abiyogenez dallarında doktora yapmış bir bilimadamı, beslenme uzmanı,
dilbilimci olduğunu biliyorduk ama onun teorik fizik alanında da harikalar
yaratacak bir fizik profesörü olduğunu ve quantum fiziğini anlamamıza yardımcı
olacağını kaçımız biliyordu? Biz şahit olduk ki Erdoğan büyük bir fizikçi,
üstün bir bilim adamı.
Onu nobele aday göstereceğiz. Hem
Nobel Barış Ödülü’ne hem de Nobel Fizik Ödülü’ne. Barış ödülüne aday
göstereceğiz çünkü Gezi olayları sürecinden bu yana gösterdiği özverili
çalışmalar toplumun kutuplaşması ve birbirine diş bilemesini engelledi. Eğer
onun teskin edici toplumu yatıştırıcı dili olmasaydı satırı kaptığımız gibi
birbirimize saldırırdık… Ama o, kucaklayıcı ve şefkat dolu demeçleriyle bu tarz
olayları engelledi. Bununla kalmayıp protesto yapan komşusunu polise ispiyonlayanlara
yapmayın ayıptır, dedi. Yürüyüş yapan göstericilere polislerin fişeklerinden
kırmızı güller fırlattırdı. Biz onun zaten sevgi ve barış için çalışan bir
sevda kelebeği olduğunu biliyorduk. Bizim yeni öğrendiğimiz şey ise onun müthiş
bir fizikçi olduğuydu.
Efennim Tayyip’in quantum
fiziğinde çığır açan çalışmasını anlatmadan önce quantum fiziği hakkında kısa
bir bilgi verelim bilmeyenler için. Şimdi klasik fizik 19. Yüzyılın sonlarında
yamulmaya ve aksamaya başladı. Bazı şeyleri açıklamakta yetersiz kaldı. 1900
yılında Max Planck enerjinin tanecikli yapıda olduğu hipotezini ortaya attı.
Şimdi o saate kadar fizikte bir şey ya madde idi ya da enerji yani bir şey hem
madde hem enerji olamazdı. Enerji tanecik değil zaten dalga olmalıydı. Ama
burda enerji dalga değildi yoksa Planck bizimle dalga mı geçiyordu? Ama Planck dalga
geçmedi ve enerjiye tanecikler atfederek klasik mekaniğin suratının ortasına
kroşeyi patlattı. Planck’tan ilhamla yola çıkan Einstein da Planck’ın
çalışmasından 5 yıl sonra ışığın tanecikli yapıda olduğunu ileri sürdü ki klasik
fizik yediği bu ikinci yumrukla iyiden iyiye sendelemeye başladı. Ardından
Planck, Einstein, Schrödinger bir oldu ve bayramda üçü birleşip danaya giren
amcalar gibi. Birleşip klasik fiziğe öyle bir daldılar, öyle bir giriştiler ki
klasik fiziği haşat ettiler. Sonuç kaçınılmazdı: Nakavt!
Şimdi Schrödinger’in önemi
şuradan geliyor o atomaltı parçacıklarıyla ilgili yürütülen çalışmaları ve akıl
yürütmeleri daha somut ve makro düzeye taşımak istedi. Peki bunun için ne
yaptı? Schrödinger’in kedisi diye bir akıl yürütme ortaya attı. İşte bu akıl
yürütmede Schrödinger atomaltı parçacıklardaki belirsizliği makro düzeyde
açıklayacak ve quantum fiziğinin bendeniz gibi saksılar tarafından bile
anlaşılma ihtimali olduğunu gösterecekti. Neydi Schrödinger’in akıl yürütmesi?
Schrödinger'in kedisi tamamen
kurmaca bir deney yani gerçekleştirilmiyor ortada gerçek bir kedi ve gerçek bir
dabança yok. Tek bir kedi bile telef edilmiyor. O yüzden kedi besleyen
arkadaşlar hemen Schrödinger’in mezarına sövmeyin sakin olun. Ayrıca niye ölmüş
gitmiş bir adama sövüyorsunuz, terbiyesizleşmeyin. Ayrıca beni kızdırmayın…
Neyse tamam sakinim şimdi Schrödinger amcanın kurmaca deneyine dönelim yine. Bu
deneyde bir adet kedicik ve bir dabança var. Dabançanın tetiği ise fotona
duyarlı (foton: hani Albert amca ışığı parçacıklara ayırmıştı ya foton işte
ondan) Şimdi tetiği barmağımızla çekmiyoruz. Napıyoruz? Hiçbir şey bir foton
kaynağı var ordan foton geliyor dabançanın tetiğine çarpıyor, dabança ateş alıyor
ve kedi ölüyor. Ama quantum fiziği öyle bi şeydir ki atom altı parçacıkların k.çı
ayrı başı ayrı oynar. O halde bu fotonların da k.çı başı ayrı oynar. Bu
karaktersiz fotonlar, aşağılık ve ikiyüzlüdürler yani quantum halinde olan bu
fotonlardan her biri tetiğe hem çarpar hem de çarpmaz. O zaman dabança hem ateş
alır hem de ateş almaz kedi de hem ölür hem de ölmez. Ben de quantum fiziğini
az daha kurcalarsam kafayı yiyeceğimdir.
Şimdi Tayyip Erdoğan da bize
quantum fiziğinin makro dünyadaki halini gösteriyor. T.C. anayasasına göre ya
cumhurbaşkanı olursun ya da başbakan. Ya partilisindir ya da partiler üstü. Ama
Erdoğan ne yaptı? Kalktı cumhurbaşkanı seçildikten sonra AKP kongresine
katıldı, üstüne kongrede oy da kullandı hem cumhurbaşkanı oldu hem AKP delegesi.
Yalnız bu mu Erdoğan hukukun üstünlüğünü koruyacağına dair şeref namus yemini
etti sonra da mahkeme kararına rağmen Atatürk Orman Çiftliği’nde hukuku
çiğneyerek yaptırdığı köşke yerleşeceğini açıkladı. Hem hukukun üstünlüğünü
korudu hem hukuku çiğnedi ve bu şekilde Nobel Ödülü sahibi olan Schrödinger’den
daha büyük bir fizikçi olduğunu kanıtladı. Çünkü Schrödinger teorik düzeyde
quantum fiziğini reele makro düzeye taşımakla uğraşırken Erdoğan bunu de facto
olarak gerçekleştirdi. Hani Mehmet Akif Çanakkale Şehitlerine yazdığı şiirde
gökten ecdat inip o pak alnını öpse değer diyordu ya. Ben de Erdoğan’a diyorum
ki Viyana’daki mezarından kalkıp Schrödinger gelse o pak alnını öpse değer. Aman
yarabbi o bir dünya lideri olmakla kalmayıp dünyanın en büyük Fizikçisi
olduğunu da gösterdi. Ağlamak istiyorum… Hüloooğ!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder