23 Eylül 2014 Salı

VIVA ZAPATA!

Dostlar siyaset, tarih ve edebiyat sohbetlerimize biraz da sinema ekleyelim. Geçmişin başarılı yapıtlarını ve o yapıtlarda geçen unutulmaz replikleri konuşalım siz de hoşunuza giden filmleri anlatın ben de izleyeyim "Zorba the Greek" gerçekten bir şaheserdi. Romandan uyarlanmış bu filmin sadece mükemmel senaryosu değil Anthony Quinn'in müthiş oyunculuğu da güzeldi.
Diğer bir şaheser "Viva Zapata!" bu da kitaptan uyarlama biyografik bir kitaptan, gerçek hayattan alınma. Kitabın ve film senaryosunun yazarı Jonh Steinbeck desem bu bile yeter. John Steinbeck Fareler ve İnsanlar, Gazap Üzümleri, Bitmeyen Kavga, İnci... gibi şaheserleri edebiyat dünyasına kazandıran eşsiz bir yazar. Şair değil ama müthiş bir roman yazarı ona Amerika'nın Nazım Hikmet'i diyebiliriz.
1952 ABD yapımı filmde Marlon Brando, Zapata rolünde. Anthony Quinn ise Zapata'nın ağabeyi Eufemio rolünde. Başroldeki Marlon Brando’ya Cannes Film Festivali’nde en iyi aktör ödülünü getiren bu film; Anthony Quinn’e de en iyi yardımcı aktör oscarını kazandırmıştı. Film 1910'larda Meksika çalkalanıyordu. Diktatör Porfirio Díaz baskı ve tehditle her istediğini yapabileceğini zannediyordu. Ona bunu sürdüremeyeceğini göstereceklerdi. Filmin tanıtım sloganı ise: “Meksika'nın beyaz atlı kaplanının kükreyen öyküsü” Beyaz atlı kaplan Emiliano Zapata'ydı. Onu herkes tanıyor peki ya Diaz kaç kişi onu tanıyor? Daha geçmişe gidelim, Spartacus onu hepimiz tanırız peki ya Crassus onu kaç kişi tanıyor? Şimdi bu güzel filmden birkaç replik yazalım.

Filmin başlarından güzel bir replik. Köylüler Diaz'a dertlerini anlatmaya gelmiştir: Köylüler:
- Toprağımızı aldılar.
Diaz:
- Toprağınızı kim aldı?
Köylüler:
- Oradaki en büyük resmi kurum. Krallık'tan daha büyükler. Yeşil vadilerimizi aldılar. Bize tepenin kayalık tarafını bıraktılar. Mısırımızı yetiştiremiyoruz. Dikenli tellerle çevirdiler. İneklerimizi besleyemiyoruz.
Diaz:
- Bu araziye sahip olduğunuzu
ispat edebilir misiniz?
Köylüler:
- Köyümüz bu araziye tarih öncesinden bu yana sahiptir. İspanya Krallığı'ndan ve Meksika Cumhuriyeti'nden belgelerimiz var.
Diaz:
- Eh, bu doğru ise, sorun yok. Çocuklarım, mahkeme bunu halleder. Sizi şahsi avukatıma göndereceğim. Ama onu görmeden önce, sınır taşlarınızı bulmanız gerekiyor.
Zapata:
- Sınır taşlarının doğruluğunu kanıtlıyamayız, başkanım. Arazi dikenli telle çevrili ve silahlı adamlar tarafından korunuyor.
Diaz:
- Mahkemeler halleder. İzninizle!
Zapata:
- Mahkemeler mi? Şimdiye kadar köylülerin kazandığı bir arazi davası duydunuz mu?
Diaz:
- Çocuklarım, ben sizin babanızım, koruyucunuzum. Sizin kanınızdanım. Ama inanın bu davalar zaman alıyor. Sabırlı olmalısınız.
Zapata:
- İzninizle başkanım. Pidelerimizi mısırdan yapıyoruz, 'sabır'dan değil. Ve 'sabır' silahlı nöbetçiler tarafından korunan dikenli telin içinden geçemez. Dediğiniz gibi sınır taşlarının
tespiti konusunda dikenli teli geçebilmek için otoritenize ihtiyacımız var.
Diaz:
- Böyle bir otoriteyi muhtemelen
uygulayamam.
Zapata:
- Ama akıl öğretirsiniz.
Diaz:
- Sadece tavsiye edebilirim.
Diaz bu ihanetinin bedelini çok pahalıya ödeyecekti. Hainler bedel öderler er ya da geç! Geçmişteki hainler ödediler, bugünkü hainler de ödeyecekler. Hainliğin en alçakça yapılanlarından biri de insanların elinden ekmeğini almaktır. Tıpkı bugün yapılmaya devam edildiği gibi atanmayan öğretmenlerin, Suriye'den kaçan gariplerin, Soma'da enkaz altında can verenlerin... hepsinin ama hepsinin hesabını vereceksiniz aşağılık Diaz'lar hepsinin!

Bu da filmden bir başka replik:
"Kafamda bir soru davul çalıyor. Kötü bir hareketten iyi bir şey çıkar mı? Bu kadar katliamdan sonra barış gelebilir mi? Bu kadar vahşetten, sonuçta merhamet doğar mı? Bu kadar kızgn ve nefret dolu bir adam... böyle bir adam, barışa rehberlik edebilir mi? Barış içinde hüküm sürebilir mi?"

Yukarıdaki konuşmadan sonra ben de şunları düşündüm: 15 yaşında bir yavruyu öldürtüp onu terörist ilan eden, annesini meydandaki güruha yuhalatan nefret ve kin dolu biri barışı getirebilir mi? İçinde birmek bilmez bir kin ve nefretle ülkeyi yöneten, sırf birilerine karşı şahsi kini var diye, sırf cemaaten almak istediği intikam uğruna devletin eğitim sistemini kökten değiştirmeye kalkan biri barış içinde yönetebilir mi? Siyasi show amacıyla insanlara kefen giydirtecek kadar gözü dönmüş bir hareket ülkeye huzur getirebilir mi?

Hiç yorum yok: