3 Eylül 2014 Çarşamba

WHITE SEA, YELLOW PENIS AND HAND JOB


İnternette dolaşırken gördüm bazı yerlerde yazıyor Erdoğan’ın “White Sea” lafına atıfta bulunup “Acaba Sarıkamış’a da Yellow Penis mi der?” diyorlar. Şimdi biraz araştırdım “ak” kelimesini ak Eski Türkçe’de “beyaz” anlamına geldiği gibi “parlak” anlamına da geliyor. Malum Akdeniz bayağı sıcak, güneşin tepede her yanı parlattığı, kışın bile cayır cozur yanan bir deniz. Yani Türkçede bu denize Akdeniz deme sebebimiz büyük ihtimalle “parlak deniz” deme isteğimiz olabilir. Kesin değil ama makul, malum dediğim gibi güneşli ve parlak bir deniz.
Ama bu denizin İngilizcesi White Sea değil. Gerçi Davos’ta mükemmel İngilizcesiyle “Van minut! Van minut!” diye bağırıp, kendisini sakinleştirmek için elini omzuna koymaya çalışan moderatörün de şak şuk diye eline koluna vurarak tüm dünyayı hayrete düşüren Davos Fatihi sabık başbakanımız ve aynı zamanda mevcut reis i cumhurumuzdan iyi bilecek değiliz. O sadece İngilizcesi müthiş bir dilbilimci değil aynı zamanda bir jinekolog. Kürtajın cinayet olduğunu, sezaryenin günah olduğunu falan hep ondan öğrendik. Yalnız Jinekolog olsa yine iyi evrim ve abiyogenez konusunda da bir otorite. Müthiş alimimiz TÜBİTAK’ta Darwin’li kapak hazırlayan pis zındığı işinden attırmakla kalmamış TÜBİTAK’ta önemli bir göreve de bir hayvanat bahçesi müdürünü getirtmişti. Evet, evet yanlış okumadınız böylesi bir kurumda bilimle ilgili çalışmaların yapıldığı bir yerde hayvanat bahçesi müdürünü görevlendirdi. Neyse uzun etmeyeyim devletluları yaptıysa var elbet bir bildiği.
Gerçi ben büyük dilbilimci Erdoğan’dan iyi bilecek değilim ama ben de Türkoloji alanında lisans eğitimi almış bir bilim insanı olarak naçizane fikrimi sunayım. Akdenizin İngilizcesi “Mediterranean” terra kara parçası, arazi demek. “Mediterranean” karaların ortasında gibi bir anlama geliyor. Akdeniz de Bildiğiniz gibi Avrasya ve Afrika karalarıyla çevrilmiştir. Şimdi büyük ihtimalle Erdoğan bir danışmanına sordu: “Akın İngilizcesi ney lan? Hımm vayt mı hımmm tamam. Pekii denizin İngilizcesi ney hımmm si hmm tamam.” Sonra da muhtemelen şöyle düşündü “ Van minut lan! Akın İngilizcesi vayt, denizinki si. O zamaan Akdeniz’in İngilizcesi de vayt si.” İşte bu olaydan sonra çıktı bu Sarıkamış da “Yellow Penis” mi esprisi.
Aslında bırakın espriyi biz buna çok yakın bir çeviriyi 2011 yılında yaptık. Bütün dünyaya da maskara olduk. Şimdi bir el işi sempozyumu vardı. Dış basında da yer buldu bu. Yabancı gazeteciler falan gelmişti. Konuşmacıların çıkıp konuştuğu kürsünün arkasında bir pankart asılıydı: “12. Geleneksel El İşi Eğitimi Sempozyumu” yazıyordu Türkçesinde bir sorun yok. Altta İngilizcesinde eğitim ve gelenksel kelimeleri şöyle çevrilmişti: “education” yerine “educatoin”; “traditional” yerine “tradional” yazılmıştı. Bunlar bir tarafta dursun en büyük rezalet “el işi” kelimesinin çevrilişiydi. Artık hangi parlak fikir üstadı yaptıysa “handcrafts” ya da “crafts” yazması gerekirken tutup “handjob” yazmış. Yani sözlüğü açmış “el” kelimesine bakmış “hand”, iş kelimnesine bakmış “job” sonra da “elişi” olmuş mu sana “hand job”! Hand job ne demek? Hand job bir erkeğin cinsel organının kendisi tarafından ya da bir kadın tarafından uyarılarak cinsel doyum sağlanmasıdır. Yani hal i pür meali ile söylersek hand job mastürbasyon demektir. İşte fotoğraflar çekiliyor, dış basında yayınlanıyor, adamlar şaşkın, bizse gururlanıyoruz. Bak bir de iktidarda İslamcılar var, diyorlar ulan bu cinsel özgürlük nerede var bee! Gururluyuz ve mutluyuz çıkıp mikrofonda konuşarak, gazetecileri çağırarak dosta düşmana karşı insanlara mastürbasyon eğitimi veren kaç ülke var şu dünyada! Gurur duy Türkiye! Hepsiyle: Van minut, Vayt si, yelov penis, hend cob!

Hiç yorum yok: