Theorodios
Kolokotronis, 1824’te Mora’da bir caminin imamını öldürtür. Bugün Yunanistan’da
o caminin bulunduğu caddenin adı Theorodios Kolokotronis Caddesi’dir. Ne
hissettiniz? Size yalan söyledim. Ne Theorodios Kolokotronis bir imamı öldürtmüş
ne de öyle bir cadde adı var. Ama Sadrazam Ali Paşa diye biri var hepi topu bir
ay sadrazamlık yaptı ve yaptığı en büyük icraat Rum patriğini patrikhanenin
kapısında astırmak oldu. Patrikhane’nin bulunduğu caddeye ise Sadrazam Ali Paşa
Caddesi adı verildi. Şimdi ne hissettiniz? Hisleriniz farklı mı?
Tarihte
hiçbir ulusun “Benim tarihimde tek bir katliam yaşanmadı, ben hiçbir zaman
hiçbir etnisiteyle kavgaya tutuşmadım ve katliam yapmadım” diyebileceğini
zannetmiyorum. Geçmişte işlenen cinayetler, geçmişte yapılan katliamlar, neden
unutulmuyor, bu defterler neden kapatılmıyor? 100 yıl önce yaşanmış bir olayın
bugün kavgalara neden olması, bu defterlerin kapatılamamasının nedeni geçmişte
değildir. Neden bugünkü tutumdadır. Neden keçi inadıyla geçmişte yapılmış zulmü
ve katliamı inkar eden devlet politikalarıdır.
Sene
1943 İkinci Dünya Savaşı devam ederken tüm dünya, özellikle Avrupa kan
kusmaktadır. 20 Nisan-13 Mayıs arasında Polonya, Varşova’da on binlerce Yahudi
katledilir. Alman işgalinin son bulmasından sonra Varşova’daki bir meydana
Yahudi anıtı dikilir.
Tarih
7 Aralık 1970 Batı Almanya Başbakanı Willy Brandt, Polonya’ya gider.
Varşova’daki anıtın önünde diz çöker ve Yahudi Soykırımı için özür diler.
“Hâlâ bana o hareketimi soruyorlar; Bunu daha
önce planladın mı? Kesinlikle hayır. Etrafımda duran gazeteci ve foto
muhabirleri kadar yakın arkadaşlarım da şaşırmıştı. O davranışımı planlamadım,
fakat Wilanow Sarayı’nda geçirdiğim gece gettodaki anıtın önemini düşündüm.
Alman tarihi ve milyonlarca kurban için söyleyecek söz bulmakta zorlanmış,
dizimin bağları çözülmüştü.”
Almanya,
Nazi kurbanları için hatırı sayılır miktarda tazminat ödedi. Yılın birkaç
gününü Yahudi soykırım kurbanlarını anmaya ayırdı. İşte bugün Almanya bu yüzden
büyük bir devlet. Almanya’yı Hitler’den devralanlar aynı kafayla gitseydi,
bugün Almanya Almanya olamazdı.
Brandt
diz çökünce Polonyalı Yahudiler’in içinde yıllarca biriken kin yok oldu, hınç
yok oldu. Almanya geçmişte bazı topluluklara karşı girişilen katliamlar, toplu
yok etmelerle yüzleşti. Bunları kabul etti, bütün topluma da kabul ettirdi.
Hatalarını inkarın değil de onarmanın peşine düştü ve bugün büyük bir devlet
oldu. Almanya Holokost’u asla unutmadı, unutturmadı. Eğer Almanya bunu
unutsaydı yeni holokostlara yeni katliamlara davetiye çıkarmış olurdu.
Almanya
büyük felaketi unutmadığı için bir daha büyük bir felaket yaşanmadı. Almanya
ırkçılardan nefret eder. Söz gelimi bir ırkçı Alman, Yahudi bir gazeteciyi
kafasından vurup kaçsa bunun alçakça bir saldırı olduğunu tüm Almanlar söyler.
Eğer bir Alman siyasetçi kalkar da böyle bir durumda “Canım milliyetçi bir
gencin yanlış tepkisi”dir derse onun siyasi hayatı biter. İnsan içine çıkamaz.
O adama Almanya’yı dar ederler. Hele hele bu katil üzerine mesela mavi bir
kazak giymiş olsa… Sonra da bu gazetenin bir haberi üzerine birileri çıkıp
“Mavi kazaklarımızla sizi takip ediyoruz. Evet sizi tehdit ediyoruz.” dese
direk hapse girer.
Ya
da Almanya’da 16 yaşında bir çocuk Müslüman bir din adamını vursa, sadece o
çocuk hapse girmez. Olay adamakıllı araştırılır. Ona tabancayı temin eden, o
çocuğu dolduran, aklına giren hep ortaya çıkarılır. Onlar da hapse girer hatta
çocuktan daha fazla ceza yer ki olması gereken de budur. Ayrıca çocuk polis
tarafından götürülürken Ağabeyi: “İsa yücedir de! İsa yücedir de!” diye bağırsa
bu şekilde cinayeti meşrulaştırma arayışı içinde olsa o da yargılanır.
(Santoro’yu öldürüken götürülen gencin ağabeyi “Allahu ekber, de! Allahu ekber,
de!” diye bağırıyordu.)
Türkiye
Dersim katliamını unuttuğu için 6-7 Eylül vahşetini yaşadı, 6-7 Eylül vahşetini
unuttuğu için Maraş katliamını yaşadı, Maraş katliamını unuttuğu için Sivas
katliamını yaşadı, Sivas katliamını unuttuğu için Roboski’yi yaşadı, Roboski’yi
daha şimdiden unuttuğu için de başka katliamlar yaşamaya aday.
Şu
halde bizlere (öğretmenlere ve öğretmen adaylarına) büyük bir görev düşüyor.
6-7 Eylül katliamı, Sivas katliamı, Roboski katliamı gibi olaylar ortaöğretimde
ders kitaplarına girmelidir. Girmelidir ki bir daha yaşanmasın! Sadece
etnisitelere değil işçilere yönelik katliamlar (Tuzla ve Soma katliamları gibi)
ders kitaplarına girmelidir, girmelidir ki tekrarı olmasın! Sorumlular
cezalandırılmalıdır, yargı önünde hesap vermelidir. Aksi takdirde ne barışı ne
huzuru buluruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder